Covid-19 veya namı diğer koronavirüsü tedavi eden bir hap bulunsa hepimiz rahatlayacak; birçok yan etkisi olacağını, herkeste etki göstermeyeceğini belki de pek dikkate almayacağız. Sadece “Bir çaresi var” düşüncesiyle “normale” döneceğiz. Öte yandan yüzyıllardır bilinen grip nedeniyle, aşısı da ilacı da olmasına rağmen dünyada her yıl ortalama 389 bin insan ölüyor zira hastalık her birimizde farklı seyrediyor. Kimi hafif bir baş ağrısıyla geçiriyor, kimi de en az yedi gün yataktan çıkamıyor. Kiminde ilacın yan etkisi olmuyor, kimindeyse ilaç çok ciddi yan etkilere sahip oluyor. Tıp dünyası bu farklılıkların bilincine vararak kişiselleştirilmiş tıp konusuna ciddi şekilde eğiliyor. Şirketler de canlı organizmalara benzer. İster büyük ister küçük olsun tüm şirketler öğrenir, büyür, değişir ve zamanı gelince ölür ya da farklılaşır. Şirketler de tıpkı canlılar gibi hasta olurlar. Ve hastalığın olduğu yerde teşhisi ve tedavisi de olmalı, değil mi? Doğru teşhis koyuldu mu? Doğru tedavi uygulanıyor mu? Size söylenen “hap çözüm” işinize yaracak mı? Bu yazımda bu sorulara yanıtlar arayacağım.

Her “Hap Çözüm” Neden Şirketinize İyi Gelmez?

Tıpkı insan hastalıklarında olduğu gibi, şirketlerin hastalıkları için de çareler üretiliyor. Maalesef bunlar bazen kulaktan dolma çözümler halini alıyor. Şirketiniz için şu tavsiyeleri mutlaka duymuşsunuzdur: “Şunu yaparsanız şirketiniz içinde bulunduğu sıkıntıyı atlatır”, “Bunu yaparsanız mali tablolarınız iyileşir”, “Onu da yaparsanız pazar payınız artar”. Bunu söyleyenin kendinden emin bir tavır takınması karşısındakini ikna etmeye yetiyor çoğu zaman. Özellikle yurt dışındaki ve yurt içindeki itibarlı firmalardan örnekler vermesi size hapı yutmak dışında seçenek bırakmıyor. Söyleneni yapıyorsunuz ama sonuç söylendiği gibi olmuyor ne sıkıntı geçiyor ne mali tablolar düzeliyor ne de pazar payı artıyor. Çünkü tavsiye verenin şirketinizin gerçekleri hakkında tam bir bilgisi yok. Teşhisi de büyük ihtimalle doğru değil. Sadece başkasına iyi gelenin size de iyi geleceği önermesiyle, bildiği “en iyi çözümü” hap şeklinde sunuyor. Aslında yardım etmeye çalışırken belki de zarar veriyor.

Teşhis ve Tedavi Doğru mu?

Primum non nocere”, yani “önce zarar verme” tıp biliminin temel ilkesidir. Buna istinaden yıllarca eğitim alıp yetişen doktorlar, önce doğru teşhisi koymaya sonra da doğru tedaviyi bulmaya odaklanır. Ne yazık ki şirketlerin doktoru yoktur. Doktorun olmadığı yerde bu boşluğu dolduran insanlar ve kurumlar ortaya çıkar. Onlar da reçete ve tedavi olarak bildikleri çözümleri önerirler. Ancak sundukları çözümleri veya iyileştireceğini düşündükleri hapları yutmadan önce şunları sormak gerekir:

Teşhisi koyan bu konuda yetkin mi? Karşınızdaki konuyu yeterince bilmeyen, konuya dair farklı örneklerle karşılaşmamış birisiyse zaman kaybetmeyin ve konu hakkında yetkinlik sahibi olmayan kişilerin önerilerini dikkate almayın.

Teşhisi koymadan önce şirketinizle ilgili yeterince bilgi toplandı mı? Şirketinizi yeterince tanımayan, buna vakit ayırmayan, iç dinamiklerinizi anlamayan birisinin koyduğu teşhisin doğru olma olasılığı çok düşüktür. Haliyle tedavinin, faydayı bırakın zarar verme olasılığı bile doğabilir. 

Teşhis doğru mu? Koyulan teşhisin doğruluğunu sorgulayın. Gözden kaçan küçük bir detay yanlış teşhise sebep olabilir.

Tedavi net ve size özel mi? Teşhis koyulduğuna göre artık tedavi aşamasındasınız demektir. Tedavinin net ve tutarlı olduğundan, şirketinizin koşullarına göre özelleştirildiğinden emin olun. Şirketiniz, tedaviyi uygulayabilecek durumda olmalı. Tedavi doğru olsa bile bunu uygulayacak doğru formatı seçmek kritiktir.

Verilen tedavi içinize sindi ve uygulamaya başladınız. Bu noktada tedavi sürecini iyi izlemek gerekiyor:

Tedavi semptomatik mi? Tedavi sadece semptomlarda mı iyileşme sağlıyor, yoksa genel şirket sağlığına fayda sağlıyor mu? Gözlemleyin. Sadece semptomlarda iyileşme varsa bu, şirketinizin sağlığına kavuşması için yeterli olmayabilir.

İyileşme sağlandı mı? Uygulanan tedavi kalıcı iyileşme sağlamalı. Tedaviye rağmen tekrarlayan hastalıklarda altta yatan başka kök nedenler olabilir. Bunları araştırın.

Yeniden Kazanılan Sağlığı Korumak

Vücudunuzu en iyi siz bilirsiniz. Bu nedenle insanın en iyi doktoru kendisidir. Sadece hastalıkların tedavisi için değil, sağlıklı kalmak ve hastalıklardan korunmak için egzersiz yapmak, dengeli beslenmek ve yeterince uyumak gibi alışkanlıklar geliştirebilirsiniz. Sağlıklı kalmak için çaba harcamak, hasta olup iyileşmekten çok daha kolaydır. Şirketler için de durum farklı değildir. Şirketinizin sağlıklı ve dengeli gelişimi için harcayacağınız çaba, sorunlar ortaya çıktıktan sonra tedavi etmekten çok daha ekonomiktir. Şirketinizin sağlığı için önereceğim alışkanlıklar:

Çalışanlarınızı motive edin. Çalışanlarınız motivelerse ve yaptıkları işi sahiplenmişlerse işleriniz yürüyecektir. Motivasyonu artırmak için elinizdeki tüm imkanları kullanın. Motivasyon sadece para ile olmayacaktır. İşe anlam katmak ve değer vermek çok önemlidir. Şirket içinde yapılan çalışmaları dinlemek ve teşekkür etmek için zaman ayırın. Bunu yapmanız, sıradan gibi görünen işlerde bile insanların nasıl fark yaratabildiklerini gösterecektir.  

Müşterilerinizi mutlu edin. Müşterilerinize sunduğunuz deneyimi ve bu deneyimle ilgili davranışlarını dikkatle izleyin ve sorunlarını dinleyin. Hiçbir müşteri çantada keklik değildir. Onları dinler ve sorunlarına çözüm bulursanız sadakatleri artacaktır. Sadık müşteri iş dünyasının en büyük hazinesidir.

Nakit akışına dikkat edin. Şirketin yaşamsal ihtiyacı olan nakit akışını kan dolaşımına benzetebiliriz. Nakit akış olmazsa şirketler yaşayamaz. Nakit akışını ay sonlarına ve bilanço dönemlerine bırakmayın. Nakit akışında herhangi bir sorun ihtimali varsa erkenden önlem alın.

Teknolojiyi unutmayın. Teknolojiyi, işinizi daha iyi yapabilmek için bir araç olarak kullanın. Tüm teknolojik gelişmeleri her türlü detayıyla takip edemeyebilirsiniz ancak işinize yarayacak güncel teknolojileri iyi takip edip doğru zamanlarda işinize dahil edin. Teknolojiye çok para harcamak teknolojiyi iyi kullandığınız anlamına gelmez. Çok para harcamak içinizi rahatlatsa bile işinizi rahatlatmaz.  

Unutmayın her işin başı sağlıktır. Şirketiniz hasta olursa size verilen her hapı yutmayın. Doğru teşhisin yapıldığından ve size özel doğru tedavinin sağlandığından emin olun. Hastalığı iyileştirmek zor, korunmak kolaydır. Şirketinizin sağlığını korumak için öncelikle sağlıklı alışkanlıklar geliştirin ve uygulayın.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş