Daha fazla içerik için

“Parisliler yiyecekleri ile ünlü olabilirler, fakat Pekin ördeğini bize bırakmalılar.” diye düşündü Yang Jianguo, pilavını isteksizce yemeye çalışırken. Deronde International'da küresel ürün geliştirmeden sorumlu kıdemli başkan yardımcısı olmuştu ve yönetim ekibi bu yeni pozisyonunu kutlamak için, yerel mekanlar arasında favorilerden biri olan La Mer de Chine'da toplanmıştı. Yöneticiler, hangi şarabın ördek ve yengeç ile daha iyi gidebileceği üzerine tartışıyordu.

İsmi “ülke kurmak” anlamına gelen Yang Jianguo, milliyetçi bir gurur duymaktan kendini alıkoyamadı. Asya pazarında popüler olan iki kokuyu üretmiş bir laboratuvarın başındaydı ve bu işinden terfi ettirilerek parfüm üreticisi şirketin Çin operasyonlarından sorumlu ülke müdürü olmuştu. 18 ay içinde Çin şubesi, Deronde’nin gelişmekte olan pazarlar arasında en hızlı büyüyen bölümü olmuştu. Şirketin CEO'su Alain Deronde, Jianguo'yu hem teknik yeterliliği hem de en önemlisi Asya pazarlarına dair derin bilgisi sebebiyle diğer üç yükselen yıldız liderden üstün görüyordu.

Jianguo'nun işe yarar fikirler ortaya atacağından hiç şüphesi yoktu; bununla birlikte, geleneklerine bağlı görevdaşlarının duydukları coşkudan o kadar da emin değildi. Fakat, henüz küresel veya yerel herhangi bir şirket Asya koku piyasasında önemli bir pay alamamıştı yani yarış devam ediyordu ve bu nedenle Jianguo herhangi bir fırsatı kaçırmak istemiyordu. Jianguo, küresel kozmetik endüstrisinde ürün geliştirmeye yön veren ilk Çin vatandaşıydı. Atanmasının Çin gazetelerinde yarattığı heyecanın hakkını vermeye kararlıydı.

CEO’nun sesi, Jianguo’yu daldığı hayalden çıkardı. Alain’in gülümseyen yüzüne baktı. “Bizimle olmanızdan mutluluk duyuyoruz ve fikirlerinizin bizi nereye götüreceğini görmek için sabırsızlanıyoruz! Umarım siz ve aileniz Paris'in tadını çıkarıyorsunuz.” Jianguo hafifçe kaşlarını çattı ve –Alain’e göre biraz ani bir girişle- her şeyin yolunda olduğunu fakat gelecek hafta yapacakları yönetim kurulu toplantısından evvel kendisiyle fikirlerini paylaşmak istediğini söyledi.

“Tabii, Caroline’dan bir şeyler ayarlamasını isteyeceğim” dedi Alain ve Jianguo'nun 360 derece geribildirimlerden gelen tipik bir yorumunu hatırladı: “Anlaması biraz zor biri. Kartlarını kapalı tutuyor.” Jianguo'nun seçilmesinden önce, Alain, bilim insanı ve eşi olan kişiyle -adı neydi?- Deronde’nin ana vatanında bir terasta oturup, ceviz ve kaz ciğeri yediklerini hayal etmeye çalışmıştı. Bu görüntü şimdi çok daha ihtimal dışı görünüyordu.

Yaşasın Farklılık

Ertesi gün Jianguo, köşedeki ofisinde üzerinde bir baskı hissederek oturuyordu. Çift haneli rakamlarla ifade edilen onca yıllık büyümeden sonra, Deronde’nin pazar payı değişiyordu. Markanın imzasını taşıyan kokunun, yani Insouciance’ın sadık alıcıları yaşlanıyordu. Daha da kötüsü, Deronde etiketleri, büyümenin durgunlaştığı Kuzey Amerika ve Avrupa'daki anlayışı yansıtıyordu. Şirketin en iyi beklentileri gelişmekte olan pazarlardaydı, ancak yine de Çin'deki ve diğer pek çok Asya pazarındaki tüketiciler, Batı kokularını fazlaca ağır buluyordu. Latin Amerika'da da satışlar zayıftı. Deronde, São Paulo'da bir laboratuvar açmıştı, ancak Brezilyalı tüketiciler hızlı büyüyen ekonomilerine rağmen hâlâ kitlesel markaları tercih ediyorlardı.

Deronde, Fransız kimliğiyle gurur duyan bir aile işletmesiydi. Çok yüzeyli kristal tıpası ve zarif parıltısı ile Insouciance’ın şişesi Paris ruhunu yakalamak için tasarlanmıştı. Jianguo, Şangay'daki Oriental Pearl Tower'a göre modellenen bir şişenin bu kalabalık için çok daha cazip olacağından şüpheliydi.

Ani bir vuruşla bir an irrite oldu. Düşüncelerini bölen kişi, gelişmiş pazarlardan sorumlu başkan yardımcısı Yves Saurac'tı. Görevdaşlarının çoğu, hatta neredeyse son dakikaya kadar Alain de, Yves'in kıdemli başkan yardımcılığı işini alacağını düşünmüştü. Yves kendinden emin, güler yüzlü bir adamdı; sadık, verimli, güçlü bir lider olmasının yanı sıra Fransızdı. Yaz aylarında hafta sonlarını Deronde’nin memleketi Beynac'ta, Alain'in kızı Jasmine ile Dordogne'yi kanoyla gezdirerek geçirmişti. İş için diğer iki aday - cilt bakımı kategorisinin pazarlamadan sorumlu başkan yardımcısı Elise Bernier ve şirketin spa ürünleri hattının genel müdürü Antoine Lambert de aile arazisine davet edilmişti. Jianguo, Alain’in bir misafir listesi yapıp yapmadığını merak ediyordu.

Deronde'nin başarılı yeni oda spreyi serisini geliştiren Yves, “Oda kokularımıza bir Asya lezzeti ekleyebileceğimizi düşünüyorum.” diyerek konuşmayı başlattı ve ekledi, “Kırmızı Çin tasarımlarıyla süslenmiş, vernikli taban üzerinde kırmızı bir mum düşünüyorum. Bu ürün hattına “Chinoise” diyebiliriz. Sizce eşiniz bunu satın alır mı?”

Jianguo, “Nasıl koktuğuna bağlı, ama muhtemelen almaz” dedi. “Oda spreyleriyle ilgilenmiyor ve bildiğiniz gibi Çin'de çekici olabilecek kokuları izole etmiyoruz. Amerikalı kadınlar bunu egzotik bulabilirler, fakat işin aslı Çinli kadınların kendi kültürlerine çağrışım yapmasını bekleyerek bir Fransız mumu aldıklarını görmüyorum. Sizin eşiniz ‘Fransa’ isminde, şampanya şişesine benzeyen bir mum satın alır mı?”

“Benim eşim yok.”

“Kız kardeşiniz diyelim o zaman.”

“Alabilir, kokuya bağlı olurdu. Fakat ne demek istediğinizi anladım.”

Jianguo, önemsenmediğini hisseden ve ayrılmak için hazırlanan Yves'e doğru şaşkın bir ifadeyle baktı. Jianguo'nun, Deronde’nin -hâlâ piyasanın büyük çoğunluğunu temsil eden- mevcut Batılı müşterileri hakkındaki fikirlerini almak için hiçbir çaba sarf etmemiş olmasından hatta kendi fikirlerini dile dahi getirememiş olmaktan dolayı rahatsız olmuştu.

“Yves, Jianguo'nun Deronde’nin mevcut Batılı müşterileri hakkındaki fikirlerini sormaya çalışmamasından rahatsız olmuştu.”

“Gerçekten yeğenimi aramalıyım.” dedi Jianguo, Yves arkasındaki kapıyı kapattığında. Yakın zaman önce işletme okulundan mezun olmuş ve şu anda Pekin'deki bir ileri teknoloji şirketinde genç bir yönetici olarak çalışan Lin, Deronde’nin hedef pazarını oldukça iyi temsil ediyor gibi görünüyordu. Jianguo terfi ettiği için, Lin, arkadaşlarına çeşitli Batı kokularını denemeleri konusunda baskı yapmıştı, ancak sadece birkaç marka öne çıkmıştı. Jianguo saatine baktı; Lin muhtemelen henüz eve varıyordu. Telefonu aldı ve aramaya başladı.

Jianguo Lin’e, onun ve görevdaşlarının bir parfümde ne aradıklarını çeşitli şekillerde sorduğunda, tekrar ve tekrar “hafif ve saf olması” yanıtını verdi. Yves’in fikrine gelince: “Tabii, sonra tandır tavuğu gibi kokan bir mum yapacaklar, ona “Punjab” diyecekler ve Hindistan’da satmaya mı çalışacaklar?” diye sordu. “Bu hakarettir.”

Ertesi hafta, yönetim kurulu toplantısından bir gün önce Alain, Jianguo ve eski rakiplerini yeni ürün fikirlerini görmek için bir öğle yemeğinde topladı. Yemek boyunca CEO, Antoine'yi ortak bir marka kurma fırsatı olup olmadığı konusunda sorguladı; bu marka çatısı alında, tanınmış bir Parisli dermatolog da yer alacak ve içeriği nemlendirici, güneş kremi ve yaşlanma karşıtı tedaviler üzerine olacaktı.

“Bu, radikal olmasa da mantıklı.” diye söze girdi Jianguo. “Fakat Fransa dışındakiler bu arkadaşın kim olduğunu biliyor veya önemsiyor mu?” İş arkadaşları boş gözlerle ona baktı. Konuşma ilerledikçe Jianguo, Alain'in Catherine Deneuve'yi Insousiance'ın satışlarını yeniden canlandırmak ve hatta ürün hattını onun adını taşıyan bir parfümü de içerecek şekilde genişletmek için bir marka sözcüsü olarak konumlandırmaya çalıştığını öğrendi.

“Deneuve” dedi Alain. “Şimdiden bir klasik.”

Jianguo oflamamak için kendini zor tuttu. Gelişinden bu yana her taraftan sayısız öneri duymuştu ve bunların büyük çoğunluğu Fransız imajını yansıtıyordu. “Tuileries” yeşil duş ürünlerini içeren yemyeşil bir ürün hattı. “Ravissant” kozmetik sektörüne bir adım: Şirketin gizli bir kampanyayla tanıtacağı içtenlikli bir makyaj serisi, iki çekici genç modelin yer aldığı online bir dizi film -ki elbette Avrupalı. Şimdi de Catherine Deneuve mu?

Derin bir nefes aldı ve “Başka fikirlerim var” dedi Jianguo, ve en makul görünen öneriye dair şüphe duyduğu şeylerle başladı: Çinli gençler arasında oda kokuları için bir iştah yaratmak. Yeni ürünler, incelikli olmalı yani belki hafif bir çiçek kokusu olabilir. “Kirli kokuları maskeleyen hafif arıtıcıların üretilmesine yardımcı olabilecek bazı kimyasal bileşenler buldum” dedi, şakayık kokusunu andıracak bir dizi ürün önerdi; şakayık, Pekin Botanik Bahçeleri'nin başlıca çiçeği ve Japonya'da geleneksel bir refah sembolüydü. Asya'nın pek çok yerindeki koku yeniliğini göz önüne alarak, çiçeğin kokusunu seyrelterek özünü koruyacak ve duyuları boğmayacak bileşenler araştırdığını anlattı.

“’Jardin’diyebiliriz!” dedi Yves.

Jianguo başını iki yana salladı. Şakayıkın Japon transliterasyonunu düşünüyordu: “Botan.”

“Güzel” dedi Antoine.

“’Botox’ gibi geliyor kulağa” dedi Yves. “’Fleur’” a ne dersin?

Fikir alışverişini gözlemleyen Elise, Alain’in Jianguo önerilerini sunarkenki temkinli ifadesine dikkat etti. Fakat Jianguo'nun patronunun tedirginliğini fark edip etmediğini anlayamadı.

Kültür Çatışması

Ertesi sabah erkenden, Jianguo, terfisinden bu yana ilk kez tüm yönetim kuruluyla yüzleşmeye hazırlanıyordu. Koridorda, Antoine, Alain ve Yves'in sessizce sohbet ettiğini fark etti. Onu gördüklerinde sustular, fakat Jianguo konferans odasına girerken, yüzlerindeki ifade hiçbir şeyi açığa vurmuyordu. Elise zaten birkaç kişi ile birlikte oturmuştu. Kafasını notlarından kaldırdı ve yüzünde bir gülümsemeyle,"Kapalı bir kulüp gibi, değil mi?" dedi  garip bir şekilde başını sallayarak, Jianguo yerini aldı ve notlarının üstünden geçti.

On beş dakika sonra, herkes masadaki yerini almıştı. Alain, teknik konulardaki parlak zekası ve gelişmekte olan piyasalarda yaşanacak fırsatlar konusunda ekibini bilgilendirmesine atıfta bulunarak Jianguo'ya içten bir karşılama yaptı. Çin'deki ve diğer gelişmekte olan ekonomilerdeki satışlar genel gelirlerin sadece küçük bir yüzdesi olmasına rağmen büyümeye dair umutları oldukça fazlaydı.

Alain, Yves’e hızlı bir bakış attı. "Bizim bu pazarlara satmamıza yardım etmesi için onu getirdik, bu yüzden yeni fikirlere açık olalım." Bununla birlikte, küresel ürün geliştirmeden sorumlu yeni başkan yardımcısına yöneldi.

Jianguo, bir gün önce öğlen yemeğinde ortaya attığı fikirleri hızlı bir şekilde gözden geçirerek başladı ve daha sonra genç erkeklere yönelik bir cilt bakım ürünü serisi için teklifini sundu. Mükemmel bir marka sözcüsü olduğunu düşünüyordu: Engelli koşuda olimpiyat yarışçısı Liu Xiang. Evet, bir yaralanmadan ötürü sporu bırakmıştı ve bir milyardan fazla hayranının kalbini kırmıştı, ama geri dönüş yapıyordu. O bir umut, bir fırsat sembolü olurdu. Çin ekonomisi dünya sahnelerinde patlama yaşıyordu ve atalarının hayal bile edemeyeceği yüksekliklere ulaşmıştı. Ve Liu Xiang, Çin'den bir atletizm süper starı çıkabileceğinin kanıtıydı.

“İnsanlar kim olduğunu biliyor mu?” diye sordu Yves, "Çin dışında yani?" Odadakilere baktı. “Evet, Çin önemlidir, ancak müşterilerimizin çoğunun üçüncü dünya ülkelerinde olmadığını unutmayalım.”

Jianguo yorum yapmadan devam etti. “Bu pazarlar için yeni ürünlerden söz etmeye başlamadan önce” dedi, “bazı satın almalar yapmalıyız. Pekin ve São Paulo laboratuvarlarımızda yeterince çalışan yok. Brezilya'da, bir parfümün koku ömrünü uzatmak için kimyasal bileşimler üzerinde çalışan küçük bir laboratuvar ve Singapur'da erkek tüketiciler ile ilgili çok fazla araştırma yapan bir pazar araştırması şirketi buldum.” dedi ve sonrasında Deronde’nin markayı temsil edecek Brezilyalı bir futbolcu bulması gerektiğini öne sürdü ve hatta her gelişmekte olan pazarda bir spor kahramanı bulmak gerektiğini söyledi. Örneğin, Hint kriket yıldızı Yuvraj Singh ve bir Rus hokey yıldızı.

Elise, Brezilya'nın 2014'te Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacağına dikkat çekti. Deronde, ana sponsor olabilirdi ve önerilen erkek ürün serisi ile büyük ilgi toplayabilirdi.

“Biraz aceleci davranmıyor muyuz?” dedi Yves, düşünceli bir şekilde başını sallayan Alain'e bakarak. “En azından şimdilik, özümüzden çok uzaklaşmayalım. Belki de markalarımız için yeni yüzlere ihtiyacımız var, ancak erkekler arasında Deronde için bir pazar olup olmadığını bilmiyoruz.”

Jianguo sinirlendi. Hiçbir yere varamıyordu. Alain, saatini kontrol edinceye ve toplantıyı erken bitirmeye karar verinceye kadar konuşmalar finansallar üzerinde döndü. Bir haftalığına Davos'a gidecekti ve orada kayak yapmak için birkaç gün daha kalmayı planlıyordu. Ekip üyelerine fikirlerinden ötürü teşekkür etti ve gelecek 10 gün içinde, yokluğundan istifade ederek işbirliği içinde iki ya da üç ürün lansmanı için somut planlar yapmalarını istedi. Bununla birlikte dikkatini, peşinde olduğu dermatologla olan ortaklık fikrini kesinleştirmek isteyen Antoine'a yöneltti.

“Ayrılmak zorunda olduğunu sanıyordum.” dedi Jianguo kendi kendine, resmen ertelenmiş olmasına rağmen toplantının devam ettiği görülüyordu. Birkaç dakika sonra Jianguo notlarını topladı ve odadan çıktı. Kimse fark etmemiş gibiydi. Jianguo, “Neden Antoine bu konuyu bana değil de Alain'e götürdü?” diye merak etti. "Dünya çapındaki yeni ürünlerden sorumlu kişi ben değil miyim?"

Yves, Jianguo'nun kayboluşunu ve Antoine ve Elise ile göz teması kuruşunu izledi. Rakiptiler, ama onları yıllardır tanıyordu ve sonuç olarak da birbirlerine güven duyuyorlardı. Daha sonra, üçü özel olarak konuşmak için fırsat bulduğunda, Yves şirketin geleceği konusunda ciddi endişelerini dile getirdi. “Jianguo üç haftadır bizimle birlikteydi” dedi. “Sanırım işi neden aldığını anladım ve iyi bir sporcu olmaya çalışıyorum. Özümüzden vazgeçemeyeceğimizi söylerken çok geleneksel olduğumu düşünmüyorum. Jianguo ve ben Batı pazarları hakkında tek bir konuşma yapmadık. Doğu ve Batı'yı birbirine bağlamanın yollarını bile bulmaya çalıştım. Fakat her seferinde konuyu değiştirerek, bir ya da bir başka marjinal pazara getirdi.”

Dışlanmak

Bir hafta sonra, Jianguo hayal kırıklığına uğramış ve kafası karışmış durumdaydı, ve stratejik kararlara da dahil olamamıştı. Bu arada, “marjinal” ve “sıradan” gibi sözler duyduğu aklına geldi. Beynac'ta bir toplantı gibi söylentiler bile vardı, ancak ona hiçbir davet gelmemişti. Öte yandan, fikirlerini anlatmaya çalıştığı zaman sevimli gülümsemelerden başka hiçbir şey görmemişti.

Elise ona, fikirlerini sevdiğini ancak şirket politikasını düşünmesi gerektiğini söylemişti. “Uzlaşmak zorundasın” demişti. “Ben de dışarıda kaldım. Şartlarını kabullenmek zorundasın çünkü onları değiştiremezsin. Güzel yoldan hallet.” Jianguo şüphe içindeydi. Olabildiğince çok çalışıyordu. Bu insanları aynı tarafta toplamak için ne gerekiyordu? Alain, şayet onu dinlemek istemiyorsa neden onu seçmişti?

Bu ikilem içinde derinlemesine düşünürken bu işi almış olmasının bir hata olup olmadığını merak ediyordu. Belki de, Deronde’nin Çin'deki işlerini yürüttüğü sırada daha iyi durumdaydı, ne de olsa orada dilediğini yapmakta özgürdü. Çok sayıda rakip firma onunla çalışmaktan memnun olurdu. Başka bir yerde, muhtemelen daha fazla para kazanabilir ve hak ettiği itibarı görebilirdi.

JIANGUO NE YAPMALI?

UZMANLARIN YORUMU

Mansour JavIdan, Glendale, ArIzona’daki ThunderbIrd School of Global Management’ta  GarvIn DIstInguIshed Profesörüdür. Ayrıca GLOBE research project’te yönetim kurulu başkanlığını yapmıştır. 

“Çin’de bir unvana sahipseniz, patron sizsiniz ve kararları siz verirsiniz. Başkalarının size saygı göstermesini ve işinize müdahale etmemesini beklersiniz.”

Davranışını değiştirmek zorunda olan tek kişinin Jianguo olduğuna inanıyorum. CEO’nun desteğini alsaydı  bu geçiş süreci daha kolay olurdu. Fakat Alain Deronde mesafesini koruduğu için, çok fazla yardım etmeyecek. Aslında, Alain zihinsel bir uyumsuzluk yaşıyor gibi görünüyor. Jianguo’yu bu iş için seçti çünkü büyümenin gelişmekte olan pazarlardan geleceğini düşünmüştü, ama şimdi seçimini sorguluyor. Jianguo’yu kendi ülkesi dışındaki bir yerde düşünemiyor.

Jianguo, büyük ihtimalle ihanete uğramış gibi hisseden meslektaşlarından çok bir destek bekleyemez. Yeteneklerinin yanı sıra, benzerlikleri de onları büyük başarılarına götüren nitelikler. Şimdi bunun için cezalandırılmış gibi hissediyorlar ve egoları da inciniyor. Yves, özellikle, herkesin içinde küçük duruma düşmüş gibi hissediyor. Rakip bir şirketten gelen bir teklifi kabul ederse şaşırmam. Eğer onun durumunda olsaydım ben tam olarak bunu yapardım.

Jianguo, tamamen farklı bir iş kültüründen geliyor. Çin’de bir unvana sahipseniz, patron sizsiniz ve kararları siz verirsiniz. Başkalarının size saygı göstermesini ve işinize müdahale etmemesini beklersiniz. Jianguo’nun meslektaşlarının davranışları hakkındaki algısı da budur. 

Dahası, GLOBE (Global Leadership and Organizational Behavior Effectiveness/Küresel Liderlik ve Organizasyonel Davranış Etkinliği) araştırmamız, Çinli yöneticilerin, genellikle karşılıklı ilgi ve saygıyla tanımlanan “insani yönelim” dediğimiz boyutta yüksek puan alma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Fransız yöneticiler ise bunun aksine, aynı ölçüde dünyanın en düşük puanlarına sahipler. Bunlar tabii ki genellemelerdir, fakat bu farklılık turistlerin neden Fransızları genellikle kibirli olarak tanımladıklarını açıklayabilir; bu sadece kültürel bir farklılıktır.

Peki Jianguo ne yapmalı? Birincisi, rahatlamalı, bir martini almalı (ya da sahip olduğu gerginliği atmak için yaptığı her neyse onu yapmalı) ve görevdaşları konusunda duygusallaşmayıbırakmalı. Bu tutum sadece verimsiz değildir, aynı zamanda küresel bir yönetici için olgunlaşmamışlık belirtisidir. Saygılı olmalı ancak ilk önceliği meslektaşları olamaz. İyice sertleşmeden evvel Alain’in zihinsel uyumsuzluğunu kontrol altına alması gerekiyor. Sonuçlara ulaşabileceğini ve küresel bir lider gibi davranabileceğini kanıtlamak zorunda. Çin’i savunan bir avukat gibi görülmekten kesinlikle kaçınmalı, oysa bu zamana kadar bir ülke yöneticisi gibi davranıyordu.

Jianguo’nun Alain ile olabildiğince çabuk yüzleşmesini tavsiye ederim. Birlikte, yeni roller için başarıya yönelik ölçütler (hem gelişmekte olan hem de geleneksel pazarlarda büyüme hedefleri) geliştirmeli ve hedeflerine ulaşmak için bir altyapı inşa etmeyi sağlayabilecek bir strateji hazırlamalı. Örneğin, “Fransız formüllerini Brezilya için çekici hâle getirmek için çalışacak olursak bunu yapmamıza kim yardım edebilir? Hangi kaynaklara ihtiyacımız var?” Jianguo iş bitirici birisi bu yüzden her şey ile kendisi ilgilenmek istiyor. Ancak, yönetim düşünürü olan Jim Collins’in bir metaforuna atıfta bulunarak anlatacak olursak, zamanı kendisine söylemek yerine işleyen bir saat yapmalıdır. Bir kampanyadaki doğru kriketi veya hokey oyuncusunu seçmekle ilgili ayrıntılara karışmamalı.

Jianguo bazı hızlı kazançlar edinip kendi değerini gösterebilirse, Deronde’deki ekibin geri kalanını etrafına toplayacak. Bu gerçekten basit bir seçim. Düşman olarak kendilerini kötü gösterebilirler ya da onunla ilişki kurup kendilerini iyi gösterebilirler.

James Champy, Perot Systems firmasının yönetim kurulu başkanı ve ReengIneerIng the CorporatIon’ın ortak yazarıdır. (Harper, 1993).

“Hiç kimse, özellikle de bir yönetici, bir sonraki iş için hiçbir zaman tam olarak hazır değildir, ama Jianguo, süreçte öğrenebilir.”

Benim deneyimlerime göre, bir aile şirketinde, sadakat ve konfor diğer hususları da beraberinde getiriyor. Ford Motor’a bakın: Genç Bill Ford bu işi yürütmeye hazır değildi. Şirket pazar payını kaybetmeye devam etti, ancak aile, dümende güvenilir bir insan olduğu için rahat görünüyordu. Bu yüzden Alain’nin Jianguo’yu seçmiş olmasına şaşırdım. Bildiği ve güvendiği Yves’i seçmek çok daha kolay olurdu.

Ancak Alain akıllıca ve stratejik bir seçim yapmış gibi görünüyor. Muhtemelen, bir durgunluk olduğu için, Deronde’nin büyüme beklentilerinin öncelikle gelişmekte olan piyasalarda olduğunu görüyor. Jianguo, Çinli genç tüketiciler ile bağlantılı gibi görünüyor ve Alain, noktaları birleştirme açısından akıllıca davranıyor. Bunlar ışığında, Jianguo’nun makul bir seçim olduğuna ve başarılı olabileceğine inanmaya hazırım. Ama onun büyük ölçüde tek başına olduğunu fark etmesi gerekiyor, çünkü Alain’nin Jianguo’nun başarısı için gereken temeli oluşturduğunu düşünmüyorum. Alain’in kötülüğünü istemiyor, ancak Jianguo ve kültürüyle iyi bir ilişki de kurmuyor.

Başarılı olmak için, Jianguo inanç ve davranışlarında bazı değişiklikler yapmak zorunda. İşini biliyor, ancak ilişkiler söz konusu olduğunda gerekli bazı şeylere sahip değil. Piyasa talepleri söz konusu olduğunda, sahip olduğu varsayılan gücü- Asya pazarları ve tatları hakkındaki bilgisi- bile sorgulanabilir. Kararlarını, somut verilere değil de sezgilere ve anekdotlara dayandırıyor. Bu eski işinde faydalı olmuş olabilir, ama şimdi çok daha stratejik bir rol oynuyor. Ve bu rol için cesaret ve zeka tek başına yeterli olamaz. Örneğin, biraz sabır ve somut veriler sayesinde, Japon kadınlarının klasik Fransız şişesindeki güçlü kokan ve klasik bir şekilde yüksek fiyata sahip olan Chanel için ciddi bir bedel ödediğini fark etmiş olabilir. Avrupalı mistik kokular  bazen Avrupa dışında da çekici olabiliyor. Jianguo bu gerçeğe karşı kayıtsız görünüyor. Muhtemelen laboratuvarda geçirdiği zaman çok fazla ve piyasada geçirdiği zaman ise çok az.

Davranışlara gelince, Jianguo’nun uyum sağlamasına yardımcı olacak bir koç görevlendirilmesini öneriyorum. Ayrıca zamanının çoğunu Fransa’da geçirmesini tavsiye ederim. Unvanının küresel ürün geliştirmeden sorumlu başkan yardımcısı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu kulağa tuhaf görünebilir, ancak Yves bir açıdan haklı: Jianguo, önce iç pazarı tanımak zorunda. Ancak o zaman yeni pazarlara etkili bir şekilde girmeye başlayabilir. İşlerin temeline hâkim olduğundan emin olmak için Paris’te yeterince zaman geçirmesini öneririm. Diğer şirket yöneticileri ile olan ilişkilerini bile geliştirmesi mümkündür. Hiç kimse, özellikle de bir yönetici, bir sonraki iş için hiçbir zaman tam olarak hazır değildir, ama Jianguo, süreçte öğrenebilir.

Deronde International’ın da bazı düzenlemeler yapması gerekiyor. Şirket küresel bir hamle yapma konusunda ciddiyse, Alain tüm ekibi ile bir çeşit kültürel anlayış ve pratik süreci geçirmelidir. Kültür en yukarıdan başlar ve bu şirketteki yöneticiler, kendileri gibi görünmeyen ve konuşmayan herkesi bir stereotip ile yargılamaktan rahatsız gibi görünmüyor. Alain’in astlarının Jianguo konusunda o kadar da rahat olmamasına şaşmamak gerek. Bununla birlikte, Deronde’nin geçiş süreci ile ilgili tam anlamıyla iyimser değilim. Şirket kültürleri ve davranışları kolayca büyüyemez- özellikle CEO’nun değişim için bir isteği yoksa.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş