Neredeyse her gün bir şirket yeni bir sürdürülebilirlik taahhüdü ilan ediyor ya da insanlara ve gezegene nasıl yardım ettiği konusunda bir reklam kampanyası başlatıyor. Bu inisiyatiflerin pek çoğu köklü ya da komşu pazarlardaki ürün ve operasyonları iyileştirmeye ya da daha çeşitli bir ürün yelpazesiyle yeni pazarlara açılarak sürdürülebilirlik getirileri elde etmeye odaklanıyor. Bu da çoğu yöneticinin aşina olduğu o klasik “nerede oynamalı/nasıl kazanmalı” stratejisinin bir çeşidi. Sürdürülebilirlik alanında yeni bir cephe olarak markaların süreklilik gösteren bir etki elde etmek için müşterilerle aktif işbirliği yapması yaklaşımını benimseyen yönetici sayısıysa az.
Giriş yap veya
ücretsiz üye ol, okumaya devam et