Cinsel taciz terimi 1970’lerde akademik çevrede kullanılmaya başlandı ve 1977’de hukuki bir kavram olarak yaygınlaştı. O yıl feminist hukukçu Catharine MacKinnon iş yerinde tacizin cinsel ayrımcılık oluşturduğunu öne sürdü ve bu, 1964 Sivil Haklar Yasasına aykırıydı. Federal yargıçlar bu fikre başlangıçta şiddetle karşı çıktı ancak MacKinnon, 1978’de üç mahkeme tarafından haklı bulundu, 1986’da ise Anayasa Mahkemesi MacKinnon lehinde karar verdi. Cinsel taciz kavramının dönüm noktası 1991 yılıydı. Anita Hill, Yüce Mahkeme için aday gösterilen Clarence Thomas’ı, Eşit İstihdam Fırsatı Komisyonunda asistanı olarak çalışırken kendisini taciz etmekle suçladı. Hill’in medyaya da yansıyan ifadesi cinsel tacize dair bir farkındalık yarattı ve birçok kadın kendi hikayesini paylaşmaya başladı. Sorunun boyutunu anlayan ve hem hukuki açıdan hem de halkla ilişkiler bağlamında gittikçe endişelenen birçok şirket bu sorunu ele almaya karar verdi ve hemen harekete geçti. 1997’de Amerikalı şirketlerin yüzde 75’i çalışanlarına, hangi davranışların hukuken yasak olduğunu ve nasıl şikayette bulunulacağını açıklamak için zorunlu eğitimler başlattı. Yüzde 95’iyse tacizi bildirmek ve soruşturma talep etmek için şikayet sistemleri geliştirdi. Eğitim ve şikayet mekanizmaları şirketler için de çalışanlar için de yararlıydı. Anayasa Mahkemesi 1998’de şirketlerin, eğitim ve şikayet sistemleriyle kendilerini bu tür davranışlardan nasıl koruyabileceğine yönelik iki dava yürüttü
X
Üye Girişi
Üye Ol