Dünyada ciddi değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Mevcut sistem burada yeterli gelmiyor. Sistemin dönüşmesi noktasında ise 3 temel dinamik öne çıkıyor. İlki içerisinde sürdürülebilirlik, iklim ve çevre konuları yer alıyor. İkincisi dünyada ekonomik yapının ve ülkelerin git gide kutuplaşması ve küreselleşmeden bölgeselleşmeye geçmesi. Üçüncüsü ise teknoloji tarafı. Bütün modelin bu temel eksenlerin etrafında yeniden kurgulanması gerekiyor. Bu da bizi alışık olduğumuz iş modellerinin ve yapılarının yeterince değer üretemediği noktaya taşıyor. Yani artık doğru bildiğimiz, iyi dediğimiz bize yetmiyor ve bunların ötesine geçmek gerekiyor.

Bu geçiş de aslında 3 temel eksende gerçekleşiyor. Bunlardan bir tanesi bugüne kadar alışık olduklarımızın ötesinde bir büyüme gerçekleştirmek. Temel anlamda kar-amaç dengesi yakalamak, sürdürülebilirliği ve insanı merkeze koymak ön plana çıkıyor. Diğeri bugüne kadar alışageldiğimizin ötesinde iyi operasyonlar gerçekleştirmek. Burada da operasyonel mükemmellik, verimlilik gibi konular dikkat çekiyor. Üçüncüsü de bildiğimiz anlamdaki organizasyon yapılarının ötesine geçebilmek. Bu noktada da çevik çalışma, insanı merkeze koyan organizasyonlar gibi yeni nesil iş yapma biçimlerinden söz etmek mümkün. Liderlerin de böyle bir süreçte herkesin önünü açan daha orkestratif bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor.