Dr. Uygar Özesmi

Türetim Ekonomisi Derneği YK Başkanı, Good4Trust.org Kurucusu ve Kışkırtıcısı

"Döngüsel ekonomi mevcut büyüme paradigmasına ters bir felsefe."

5 Kasım 2024, Salı

Türetim Ekonomisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Good4Trust.org Kurucusı ve Kışkırtıcı Dr. Uygar Özesmi ile döngüsel ekonomi yaklaşımları ve türetim ekonomisi kavramı üzerine kapsamlı bir sohbet gerçekleştirdik. 

Sürdürülebilirlik meselesinin özünde yer alan boyutlardan biri kaynak yönetimi. Bu noktada amaç geleceğin kaynaklarından çalmadan bugünü yönetmek aslında. Döngüsel ekonomi yaklaşımı burada nasıl bir rol oynuyor?

Öncelikle kaynak kavramından uzaklaşıp varlık olarak bakmak birinci adım. Zira varlık varlığından dolayı hem içsel bir değer taşır, hem de bütünün bir parçası olarak değerlidir. Böyle bakınca su, tüketilen bir kaynaktan çok saygılı bir biçimde kullanılan ve döngüye geri bırakılan bir varlık olur. Gezegendeki her şeyin bir döngü içinde var olması gerektiğini kabullendikten sonra biz de insanlık olarak bütün tasarımlarımızı bu döngüselliği destekleyecek ve döngülerin içinde yer alacak şekilde yaparsak “çalma” diye bir sorun ortadan kalkar. Bu nedenle döngüsel ekonomi kavramı en önemli yaklaşımlardan biri. Ancak döngüsel ekonominin yer aldığı ekonomik sistem bağlamı, bu ekonomik sistemi çevreleyen kültürel, hukuk ve yönetim sistemi bu önemli rolü oynamasına izin verebilir.

Bu noktada biraz da türetim ekonomisi kavramından bahseder misiniz? Bu sistem döngüsel ekonomi yaklaşımı içerisinde nasıl konumlanıyor?

Türetim ekonomisi, döngüsel ekonominin varolabilmesi için işletmelerin yani şirketlerin nasıl bir etik ve hukuk çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini tanımlıyor. Döngüsel ekonomi rekabetle değil işbirliği ile inşa edilebilir. Döngüsel ekonomi büyük şirketlerle değil, küçük ve orta ölçekli işletme ekosistemleri ile var olabilir. Anti-tröst veya rekabet yasalarının amacının rekabeti korumak değil, büyük şirketlerin küçük şirketler arası işbirliğini ezmesini engellemek olduğunu hatırlayalım. Bunu hatırlayan pek kalmadı galiba…Türetim ekonomisi makro ölçekte işletmeler arası bir döngüselliği tanımlar, döngüsel ekonomi bunun vazgeçilmez bir parçası. Ancak Türetim Ekonomisi burada etik temelleri oluşturur ve hiçbir şirketin doğaya ve insana zarar verecek pratikleri uygulamamasını, ekolojik ve sosyal açıdan adil olmasını şart koşar. Örnek olarak herkesin anlayabileceği bariz bir örnek verelim; depozitolu ve yeniden doldurulan cam şişelerde yerel, hatta kasaba veya belediye düzeyindeki meyve suyu veya süt  pazarlayan şirketlerin yerine günümüzde tek kullanımlık plastik veya plastik içeren kartonların döngüsel olacağını iddia eden mega şirketlerin baskın hegemonyası altındayız.

Good4Trust.org bu noktada nasıl bir örnek sergiliyor?

Good4Trust.org türetim ekonomisini hayata geçirmeye çalıştığımız bir laboratuvar. Küçük ve orta ölçekli işletmeleri, kooperatifleri, şahıs şirketlerini ve türetici dediğimiz kullanıcıları 2016’dan beri bir araya getiriyor. Şu anda 800’ün üzerinde işletme ve 26000’in üzerinde türetici üyesi var. Türetim ekonomisini hep bir orman ekosistemi gibi tanımlarız, enerjisini güneşten alan tamamen döngüsel bir ekonomi. Good4Trust.org ekosisteminde üretilen ürün ve hizmetlerin hem perakende hem de toptan satışı yapılabiliyor, üstelik alışverişlerde kullanılabilen “Trust” diye bir dönüşüm aracı da var. Bir orman olamadıysa da 800 irili ufaklı ağaçtan oluşan bir küçücük koru oldu Good4Trust.org.

Ancak ilham kaynağı olarak büyük bir rol oynadığını da söyleyebilirim. Örneğin Tayland’da türetim ekonomisi sistemini Good4Trust.org’dan ilham alarak kuran Qaori diye bir kooperatif var. Özetlemek gerekirse, yakın zamanda iklim ve biyolojik çeşitlilik krizi nedeniyle günümüz uygarlığını kaybedebiliriz. Onu korumanın tek yolu ise bugünkü doğrusal sistemden vazgeçip, döngüsel ekonomiyi kapsayacak bir türetim ekonomisi sistemi kurmaktan geçiyor. Good4Trust.org da bunun olabileceğinin kanıtı.

Her geçen gün daha fazla şirket döngüsel ekonomi modelini hayata geçirme yönünde adım atıyor. Ancak görünen o ki bu tür bir modeli hayata geçirmek çok da kolay değil. Buradaki temel zorluklar ve düşülen yaklaşım hataları neler?

Hiç kolay değil, çünkü döngüsel ekonomi mevcut kâr maksimizasyonu ve büyüme paradigmasına ters bir felsefe… Amazon ormanına bakalım, orman sınırlarına geliyor ve duruyor, bütün gezegeni ele geçirmeye çalışmıyor. Yani “büyüme” yerine “yeter”i koymamız gerekiyor. Kâr maksimizasyonu yerine de topluma ve doğaya faydayı öncelikleyen kâr optimizasyonu gerekiyor. Bunu yaptığımızda ortaya çıkan bereket sayesinde insan refahının da arttığını göreceğiz. Döngüler üzerine kurulu gezegenimizde bu böyle işlemiyor mu? Döngüsel bir sistem olmasa böylesine bir biyolojik çeşitlilik ve zenginlik olabilir miydi? Yani döngüsel ekonomiyi kâr ve büyüme hedefli yapmaya çalıştıkça burnumuzun üzerine çakılmaya da devam edeceğiz. Bir de sistemleri sıfırdan yani baştan döngüsel tasarlamak gerekiyor… Eski paradigma üzerine kurulu sistemlere döngüselliği entegre etmek zor çünkü doğada olduğu gibi  her döngünün bir başka döngüye bağlanması gerekiyor.

Döngüsel ekonomi ve türetim ekonomisi ekseninde hangi yeni iş modelleri öne çıkıyor? Bu modeller şirketlerin uzun vadeli sürdürülebilirliğini nasıl etkiliyor?

Türetim ekonomisinde ortaya çıkan iş modellerinin başında yerel işbirliği ağları geliyor. Yani bir bölgedeki küçük ve orta ölçekli şirketler bir finansal kooperatif içinde bir araya geliyor… Örnek verecek olursak WIR Bankası. WIR Almanca Wirtschaftsring’in kısaltılmış hali, yani “işletme döngüsü”. WIR 1934’de bir kooperatif olarak kurulmuş, sonra bankaya dönüşmüş. Şu anda 60 bin üyesi var (İsviçre’deki işletmelerin yüzde 17si), bunlardan 45 bini KOBİ, 15 bini şahıs şirketleri. Birbirlerinden WIR diye İsviçre frangına çevrilebilir bir para birimi ile alışveriş yaparak topluca 10 haneli bir ciro yaratıyorlar (İsviçre GSMH’sının yüzde 2’sini). Bu nedenle dünyadaki en büyük ölçeklenmiş B2B kapalı devre para birimi olarak kabul ediliyor. WIR para birimi finansal kriz dönemlerinde KOBİ’lerin etkilenmemesini sağlamış.

Kooperatif yapısından öte kooperatif birlikleri de yeni iş modeli olarak önemli. Örneğin İspanya menşeli Mondragon Kooperatif Grubu bağımsız 81 tane kooperatifin bir araya gelmesinden oluşuyor ve dünya genelinde 70.000 çalışanı var, 150’den fazla ülkede satış yapıyor. Ekonomik kapasite olarak İspanya’da 10. Bask bölgesinde ise birinci sırada. Bilmiyorum hatırlar mısınız, bir de “Endüstriyel Simbiyoz” diye bir kavram vardı. Bir fabrika atığının bir diğer fabrikaya hammadde olduğu sistem. İşletmeler bunu kendi başlarına bir türlü örgütleyemediler. Döngüsel ekonomiye geçildiğinde bunun devlet tarafından örgütlenen ve desteklenen bir politika haline gelmesi gerekiyor.

Döngüsel ekonomi ve teknolojinin kesişim noktasında hangi yenilikçi gelişmeler sizce en çok potansiyele sahip? Dijitalleşme ve yapay zeka gibi teknolojiler, döngüsel ekonomi uygulamalarını nasıl destekleyebilir? 

Yapay zeka nasıl ki bilmediğimiz protein ve ilaç tasarımları yapıyorsa, aynı şekilde biyolojik ve maden hammaddeler kullanan döngüsel süreçleri de tasarlayabilir. Süreç optimizasyonları ve tasarruf olanaklarını bulup çıkarabilir. Örneğin tedarik döngülerinin senkronizasyonunu veya döngü içinde döngü akışlarını stokastik yani istatistiki tahminlere dayalı biçimde eşleyebilir. Blok zincir teknolojileri döngüleri belgeleyip güvenirlik sağlayabilir. Ancak teknoloji şu anda döngüsel ekonominin ve türetim ekonomisinin önünde engel. Nedeni de teknoloji döngüselliği değil, kâr ve büyüme paradigmasını desteklemek için kullanılıyor. Olabilecek döngüsel süreçler de kâr ve büyümeye alet ediliyor. Bu da toplumu ve doğayı gittikçe daha derine batırıyor. 

Türetim ekonomisinin gelişimini hızlandırmak ve döngüsel ekonomi uygulamalarını desteklemek noktasında regülasyonların rolü nedir?

Çok büyük önemi var. Selin Gücüm ile yazdığımız ve Kitap Dergisi tarafından yılın “İş Dünyası Strateji” ödülü verilen “İyi Şirket” kitabımızda bunun altını çiziyoruz. Düşünün ki bugün, kökleri köleliğin var olduğu, sömürge şirketlerine dayanan bir ticaret kanunu ile karşı karşıyayız. Bu şirketler ve ticaret kanunu bütün dünyada o derece aynılaşmış durumda ki kanun için “tarihin sonu” deniyor. Biz ise tam tersini söylüyoruz, “tarih bugün başlıyor”. Şu anda yeni şirketleri tanımlayan yeni şirket ve ticaret kanunları mevcut kanunlara paralel olarak ortaya çıkıyor. Yeni şirket kanunlarının inovasyon süreci tamamlandı, şimdi artık eski kanunların eksnovasyonu gerekiyor.

Yeni şirketler yasası, şirketlerin varoluş nedenini topluma ve doğaya fayda sağlamak olduğunu kanunlaştırmalı ve kârı amaç değil bu faydaya yönelik bir araç olarak tanımlamalı. Bu faydayı ise ölçümleyerek raporlamayı zorunlu kılmalı. Regülasyon ise, şirket büyüklüklerini KOBİ düzeyinde sınırlayarak üst ciro sınırı getirmeli. Şirketler arası rekabet yerine işbirliği ortamı sağlamalı. İşte tüm bunlar oluşursa döngüsel ağlar ve döngüsel sistemler ortaya çıkar. Bunun dışında çok basit teşvik mekanizmaları da söz konusu. Örneğin geri dönüştürülmüş madenlere vergi azaltımı, birincil madenlere ise vergi arttırımı gibi, ancak bunlar kök nedenlere dair değil daha çok semptomatik iyileştirmelere yönelik regülasyonlar.

Döngüsel ekonomi, sizce önümüzdeki 10 yıl içinde iş dünyasında hangi dönüşümlere yol açacak? Şirketler bu değişime nasıl hazırlıklı olmalı? 

10 yıl içinde iş dünyasındaki dönüşümü öngörmek ne yazık ki gezegendeki dönüşümü öngörmekten daha zor. “Club of Rome” küresel dinamik modellerine göre şu anda olduğu gibi büyüme temelli bir ekonomik anlayışı sürdürürsek bundan 15 yıl sonra yani 2040 gibi insan refahında ciddi bir düşüş yaşanacak. Bununla bitmiyor, iş dünyasının gözünden kaçan ve kısa erimli finansallara kurban edilen lineer ekonominin yarattığı  bir başka faciadan söz etmek istiyorum. “International Journal of Environment and Climate Change” adlı bilimsel dergide Kasım 2022’de yayınlanan makaleye göre gezegenimizdeki okyanusları kaplayan 1 ile 1000 mikron kalınlığında bir yüzey  tabakası var. Bu tabaka planktonların ürettiği lipidler ve yüzey aktif materyallerinden (surfaktan) oluşuyor. Bu tabaka o kadar önemli ki nerdeyse iklim regülasyonunun tamamından sorumlu. Şu anda bu tabaka kalıcı zehirli lipofilik kimyasalları, mikroplastikleri ve tam yanmamış fosil yakıtların hidrofobik siyah is partiküllerini yakalıyor.

Bu kimyasallar bu mikro tabakanın hemen altındaki sudan 500 kat daha yoğun. Neticede bu toksisite nedeniyle oluşan zincirleme biyokimyasal süreçler sonucunda okyanus asitlenmesi ve iklimi dengeleyen mikro tabakanın 2045 yılına kadar parçalanması söz konusu. 2050’de sıfır karbon emisyonlarına ulaşma yolunda olsak bile 2045’deki parçalanma, bir iklim felaketi yaratıp, yanısıra denizlerdeki fokların, kuşların, balinaların, balıkların ve 3 milyar insanın besin kaynağının yok olması anlamına gelebilir. İş dünyası veya toplum bu gerçeği idrak etmesi halinde dünya üzerinde döngüsel olmayan hiçbir sürecin kalmayacağını umut edebiliriz.

Dünyamızda şu anda lineer süreçlerin yok ettiği bu mikro tabaka gibi bildiğimiz ve bilmediğimiz onlarca yüzlerce mekanizma mevcut. Köşesinden döndüğümüz ozon tabakası faciasını hatırlayacak olursak önümüzdeki süreci daha iyi görebiliriz. Orada nasıl ki kloroflorokarbonları lineer üretim süreçlerinin dışında bıraktık şimdi de  döngüsel olmayan hiçbir üretim sürecine izin vermememiz gerekiyor. İş dünyası topluca bir yeniden tasarım ve varoluşa hazırlanmalı, bunun başka çözümü yok maalesef.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş