Küresel ısınma ve iklim değişimi, şirketleri ve toplumları tehdit eden çevresel etkiler ortaya çıkarıyor. Kimi şirketler, tedarik zincirlerine, süreçlerine ve altyapılarına destekler oluşturuyor. Fakat faaliyetlerini her zamanki gibi düşüncesizce sürdüren şirketlerin sayısı da az değil. Yakın tarihli bir küresel araştırmaya göre liderlerin üçte ikisi iklim değişiminin gerçek olduğu konusunda hemfikir; ama yalnızca üçte biri, şirketlerinin bu sebeple karşılaşacağı aksaklıklara karşı hazırlıklı. İklim değişimin yol açtığı afetler sonucu operasyon, mevzuat ve itibar risklerine karşı yöneticilerin stratejilerini ürün ve hizmet, risk toleransı, değer zincirinde üçüncü partilere bağımlılık, müşteri ihtiyaçları ve diğer faktörlere göre ayarlamasını gerekiyor. Süreçlerinizi bu açıdan değerlendirmek için aşağıdaki alanlarda kontrol listeleri oluşturmalısınız:

• Tedarik: İklim değişiminin yol açtığı hadiseler, hammadde bulunabilirliğinin giderek öngörülemez hale gelmesine, dolayısıyla fiyat volatilitesine, ürün eksikliklerine ve satış kaybına neden oluyor. 
• Üretim: Boşa harcanan enerji ve malzemeler maliyetleri yükseltir, yasal aksiyon riskini ve müşteri tepkisini artırır. Üretimin her yönüne ilişkin sağlam yedekleme olmazsa iklimle ilişkili aksaklıklarda ürün sıkıntısı ve satış kaybıyla karşılaşırsınız. 
• Dağıtım: Aşırı hava koşulları yollardan köprülere, limanlardan nakliye rotalarına ve bölgesel enerji şebekelerine kadar tüm nakliye altyapısını sakatlayabilir, dağıtım ve perakende bölgelerinizde aksamalara yol açabilir. 
• Tüketici: Kendinizi rakiplerinizden bir sürdürülebilirlik lideri olarak ayrıştırabilirsiniz. Ürünlerinizin çevresel etkilerini ihmal etmeniz durumunda ise müşterileriniz ve kamuoyuna yabancılaşabilirsiniz. 

Eric Lowitt'in, HBR Nisan 2014 sayısında yayınlanan, "İklim Değişimine Karşı Ayakta Kalıp, Büyümeyi Başarmak Mümkün mü?" isimli makalesinden uyarlanmıştır.