Büyük Markalar Paylaşım Ekonomisiyle Nasıl İlişki Kurabilir?

2 Temmuz 2014, Çarşamba

İşbirlikçi ekonominin büyümesi (ve artan rekabet baskısı) büyük markaları cezbediyor. Müşteriler gittikçe satın alımlarını (sizin büyük şirketinizden değil de) birbirlerinden yapmaya başladıkça, bu pazarla ilişki kurmaya ihtiyaç duyuyor ya da gelir akışınızın nasıl aksadığını görme riskine giriyorsunuz. Bu yeni ekonominin arkasındaki temel yönlendiricileri anlamak ve varolan modellere bunları uyarlamak halihazırda bulunan şirketlerin işbirlikçi arenaya girmelerine yardımcı olacaktır. Şu fikirleri göz önünde bulundurun:

  • Daha az satın alım, daha çok paylaşım. Başarıyı satılan birimler bağlamında değil, kullanılan birimler bağlamında düşünün. İnsanlar artık daha az satın alıyor, daha çok paylaşıyor. Bu yüzden geleneksel kürenin dışında mal ve hizmet sunum şeklinizi gözden geçirin. Örneğin paylaşım yaparak ya da kiralama hizmeti sunarak yeniliğe gidebilirsiniz.
  • Daha az tüketim, daha çok üretim. Yeni teknolojiler bireyleri üretici ve satıcı konumuna getirdi. Kitle üretimli mallarını tedarik zincirine dahil ederek (West Elm’in Etsy’le yaptığı gibi) ve küçük ölçekli satıcıların ilgisini çekerek, rekabet avantajı elde edebilirsiniz.

Alexandra Samuel’in “Established Companies, Get Ready for the Collaborative Economy” adlı yazısından uyarlandı.

Ayrıca Arda Aşkın’ın “Paylaşım Ekonomisi: Benim Olan Senindir” isimli makalesi de ilginizi çekebilir.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş