SPONSORLU İÇERİK - BASF

Döngüsel Ekonomide BASF Yaklaşımı

26 Nisan 2017, Çarşamba

Sürdürülebilirlik uzun yıllardır şirketlerin gündemini meşgul eden konular arasında. Peki, şirketler gelecekte bizi bekleyen tehditlerin gerçekten farkında mı? Gerekli aksiyonlar ne kadar alınıyor ya da sürdürülebilirlik programları ne derece işe yarıyor? BASF Sürdürülebilirlik Stratejisi Direktörü Andreas Kicherer ile sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomi ve BASF’in Verbund sistemi üzerine konuştuk.

Eğer sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi şirketlerin gündeminin baş sıralarında olmazsa, gelecek 20 yılda dünyayı bekleyen en büyük riskler ve zorluklar neler olacak?
Bu duruma hem tüm dünyanın karşılaşacağı hem de daha spesifik olarak şirketlerin karşılaşacağı zorluklar açısından bakabiliriz. Şu anda insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük tehlike iklim değişikliği çünkü hem direkt hem endirekt yollardan çok fazla etkisi var. İklim değişikliğinin direkt etkisi, su kaynaklarının artmasının önünde engel olması, yani insanlar gelecekte susuz kalma tehlikesiyle karşı karşıya şu anda ki bu durum mülteci sorununu da ortaya çıkarıyor aslında. Yani iklim değişikliği ve bu sebepten ortaya çıkan su kıtlığı ile mülteciler arasında net bir bağlantı var. Eğer gelecek 20 yılda hiçbir şey değişmezse, bu durum tüm dünyanın mücadele etmek zorunda olduğu en büyük zorluk olacak. Bununla birlikte eğer sistemi lineer bir düzenden daha döngüsel bir ekonomiye yani sürdürülebilir bir ekonomiye dönüştürürseniz o zaman bir fark yaratabilirsiniz. İşletme bakış açısından buna değer zinciri ve iş modellerinizde büyük değişimler gerekli diyebiliriz ki bu da işletmelerin mücadele edeceği en büyük ve önemli zorluk olacaktır. Bir örnek vereyim, işletme olarak siz günün sonunda araba üretiyor olabilirsiniz fakat bu sadece araba üretip satıyorsunuz anlamına gelmemeli, bu sizin örneğin mobilite sağladığınız anlamına gelmeli. Bu bakış açısı da zihniyette ve dolayısıyla iş modellerinde bir değişim gerektirir. 

Kimya endüstrisi için çevresel sürdürülebilirlik karmaşık bir mesele. BASF’nin endüstrinin döngüsel ekonominin önemini fark etmesi için temel yaklaşımları neler? Ve BASF’nin sürdürülebilir bir dünya yaratma misyonunu sürdürme çabasını gösterirken karşılaştığı en büyük zorluk ne?
Döngüsel ekonomi atık yönetiminin çok daha ötesinde bir konsept. Kimya endüstrisi, başlangıç noktası olması, hammadde temin etmesi ve tüm değer zincirleri için çözüm üretmesiyle anahtar bir role sahip. Bu rol esasen bizler için önemli bir fırsat da yaratıyor: İnsanları sürdürülebilir çözümler üretmeleri gerektiğine ikna edebilme gücüne sahip olmak. Bu bizim BASF olarak satıştan, pazarlamaya tüm fonksiyonlarda rol alan çalışanlarımızın sahip olduğu genel yaklaşım. Değer zincirimizdeki tüm insanlar sürdürülebilirliğin ne anlama geldiğini, her ürünün bu anlamda sahip olması gereken özellikleri bilir. Ve bu bilinçle tüm sektörlerle iletişim halinde olur ve sürdürülebilir çözümlerin onlar için ne ifade edeceğini, bu ürünleri etkili bir biçimde nasıl kullanabileceklerini anlatırlar. Bu her bir bireyin sahip olduğu bir yaklaşım. Bu yaklaşım aynı zamanda bizim için bir mücadele de aslında. BASF’de 110.000 çalışanımız var ve her bir bireyle konuşmak, bilmeleri gereken her bir detayı öğretmek ve her bir ürün için yani sürdürülebilir bir dünya için onların katkısının ne derece önemli olduğunu anlatmak zorundasınız.

BASF’nin döngüsel ekonomi yaklaşımının arkasındaki temel zihniyet nedir?
Döngüsel ekonominin arkasında 2 temel yaklaşımımız var. Bunlardan birisi “Keep It Smart” dediğimiz yaklaşım ki bunun anlamı ürettiğimiz çözümlerle, kullandığımız tekniklerle müşterilerimizin hammadde tüketimini azaltmaya, işlev ve dayanıklılığı ise devamlı kılmaya çalışıyoruz. Örneğin daha önce bahsettiğim su kaynaklarının tükenmesi sorununu düşünecek olursak, kullandığımız katkı maddeleriyle tuzlu suyu tatlı suya dönüştürüyoruz. Ters osmoz motorları ile yapılıyor bu işlem ancak kullandığımız bazı materyallerle bu işlemi yapan makinelerin enerji tüketimini de azaltıyoruz. Keep It Smart yaklaşımına verilebilecek örneklerden sadece birisi bu. Hiç şüphesiz su kıtlığı beklenen bir tehlike ve biz insanları 1 litre içme suyu üretmek için kullanılan kaynak ve enerjiyi azaltmaları yönünde destekliyoruz. Bir diğer yaklaşım “Close the loops”. Bu yaklaşımda, var olan atıkları yeniden kullanılabilecek hale getiriyoruz. Yaşam döngüsüne geri dönen bu atıklardan enerji üretebilir ya da yeniden ürün haline getirebilirsiniz. Örneğin, çimento dünyada en yaygın kullanılan malzemelerden birisi fakat aynı zamanda üretimi esnasında ortaya çıkan CO2 emisyonu da çok büyük oranlarda. Biz çimentonun geri dönüşümünü sağlaması için kullandığımız bazı katkı maddeleriyle şirketlere çimento yerine kül ya da başka atıkları kullanma olanağı veriyoruz, çok daha az ve zararsız malzemeden fakat aynı sağlamlıkta yapılar inşa edilebiliyor. Böylece başka şirketlerin geri dönüşüm yapmasına olanak veriyor ya da biz geri dönüşümü yapıyoruz.

Peki BASF’nin portfolyosunun ne kadarı sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomiye katkı sağlamak için kullanılıyor?
Tüm çözümlerimiz, özellikle sürdürülebilirliğe katkı sağlamak ve daha iyi alternatif çözümler üretmek için getirdiğimiz çözümler yaklaşık olarak tüm satışlarımızın yüzde 27’sini oluşturuyor ki bu oran yılda 14 milyar euro gibi bir rakama tekabül ediyor. Bu bizim sürdürülebilirliğe katkıda bulunmak için satışlarımızdan verdiğimiz rakam. Ayrıca 16 bin çözümümüz var ve bunun 15 bini piyasada var olan alternatif çözümlerden çok daha iyi. Bu çözümler her geçen gün gelişmeye ve var olan çözümlerden ileri olmaya devam ediyor. Diğer şirketlerle kıyaslandığında şunu görüyoruz ki çok daha sürdürülebilir olan çözümler diğerlerine göre çoğunlukla daha yüksek gelişim hızına sahip çünkü performansları çok daha iyi ve bu da sürdürülebilirliğe daha fazla katkı sağlıyor demek. 

BASF’nin Verbund sistemi döngüsel ekonomiye nasıl katkı sağlıyor? Ve bu sistemle elde edilen tasarrufun boyutu ne?
BASF’nin var oluş amacına baktığımızda, kurulduğu 1865 yılında bile kurucusunun sorduğu sorunun “Bu atıklarla ne yapabilirim?” olduğunu görüyoruz. Örneğin, “kömürün gazlaştırılmasından ortaya çıkan katran ile ne yapabilirim?” Ve cevap, “belki bu atıkla araba yapabilirim” ya da “kimyasallar yapabilirim” oluyor, 1865 yılında var olan bir düşünce bu. Ve bu bizim şu anda da merkezimizdeki düşünce. Eğer ortada bir atık varsa araştırmacılarımız bu atıklarla ne yapabileceklerini hangi malzemeleri üretebileceklerini düşünüyor. Avrupa’da, Asya’da, Amerika’da, dünyanın dört bir tarafında sahip olduğumuz 6 Verbund tesisiyle her yıl toplamda 3,5 milyon ton CO2 emisyonunun doğaya salınımını önlüyoruz ayrıca 1 milyar euro değerinde maliyet tasarrufu sağladık; gereksiz yere kullanılan hammaddeden, enerjiden ve daha pek çoğundan tasarruf ederek. İhtiyaç duyduğumuz enerjinin yüzde 60’ı atıklardan geliyor yani kimyasalların üretimi için gereken enerjinin sadece yüzde 40’ı petrol ve gazdan sağlanıyor.

BASF, döngüsel ekonomiye daha fazla destek ve katkı sağlayacak şekilde iş modelleri ve ürünlerinde nasıl farklılaşıyor?
Satıştan pazarlamaya tüm çalışanlarımızı doğru bilgi ve argümanlarla donanımlı hale getirmeye çalışıyoruz ki müşterilerimize sürdürülebilirliğin ne anlama geldiğini doğru şekilde aktarabilsinler, yani onlara endüstri dilini öğretiyoruz. Ayrıca iş modellerimizi biyo-tabanlı hammaddelerden her türlü kimyasalı üretecek ve CO2 emisyonunu azaltacak şekilde kurguluyoruz. Bunların yanı sıra kaynakları koruyan, kaynak tasarrufu sağlayan ürünler kullanan müşterilerimize doğru kaynakları kullandıklarına ilişkin sertifikasyon konusunda destek vermek gibi yeni yaklaşımlarımız da gündemde, böylece günün sonunda geliştirdiğimiz iş modelleriyle, ürünlerimizi kullanan müşterilerimiz de kendi nihai ürünleriyle diğerlerinden farklılaşıyorlar.

BASF tedarikçi ve müşterilerini akıllı bir döngüsel ekonomi sistemi konusunda nasıl teşvik ediyor?
Bu mücadele ettiğimiz zorluklardan birisi. Eğer gerçekten döngüsel ekonomiyi hayata geçirmek istiyorsanız, bu dönüşüm ve davranış değişikliği tüm değer zincirinde olmalı. Bu nedenle işbirlikçi bir tutum içinde olmak işin en önemli kısmı, ayrıca en zorlu olanı da bu. Bu nedenle bu adım adım ilerlemeniz gereken bir süreçtir. Yapmanız gereken ilk iş, “öncüleri” belirlemek, öncü müşterilerinizle işbirliği içinde çalışmalı, döngüsel ekonomi için neler yapacağınızı planlamalı, iş modellerini yenilemeli ve diğerlerinin de sizi takip etmesini umut etmelisiniz.

İçinde bulunduğumuz bu yeni dijital çağda BASF’nin dijitalleşme politikaları neler, süreçleri iyileştirmek için big data’nın gücünden nasıl faydalanıyor?
Dijitalleşme bizim için büyük fırsatlar doğuruyor. Dijital teknolojileri ve veriyi kullanarak müşterilerimiz için ek değer yaratıyor ve süreçlerimizin etkinliğini ve verimliliğini artırıyoruz. 4 temel alana odaklanıyoruz. Bunlar içinde “Akıllı Üretim” dediğimiz ve örneğini “Öngörülebilir Bakım” uygulamalarının oluşturduğu bir alan var mesela. Bu uygulamaların amacı, planlı olmayan kesintileri en aza indirebilmek için bakım ölçütlerinin yerine getirilmesi gereken zamanı en iyi seviyede öngörmek ve bakım ve üretim süreçlerinin koordinasyonunu en iyi şekilde sağlamak.

Peki yapay zeka ya da nesnelerin interneti gibi yeni teknolojilerin genelde döngüsel ekonomi uygulamalarını geliştirmede nasıl bir rolü olabileceğini düşünüyorsunuz, çok daha sürdürülebilir ürünler elde etmek için inovasyonların gücünden nasıl faydalanılması gerekiyor?
Sanallaştırma, müşteri tarafındaki endüstrilerde gelecekte çok daha güçlü bir yere sahip olacak. Örneğin, paylaşımlı araba kullanımını düşünecek olursak, sanallaştırma olmadan mümkün olmazdı. Arabada var olan bir mobil cihazla diğer aracın nerede durduğunu bile kolaylıkla görüyorsunuz. Bir diğer konu, elektrikli araçlar için bataryalara ihtiyacınız var ve bu da kimyasallar işin içinde demek. Ya da 3D yazıcıları düşünelim, yeni bir materyal ve işinizi kolaylaştırıyor. Tüm bu yeni teknolojiler hayatı kolaylaştırıyor ve bunlar özellikle müşterilerimiz için son derece önemli inovasyonlar. Ve biz buralarda da devreye giriyor ve aktif rol almaya çalışıyoruz. Fakat tüm bu teknolojilerin, Endüstri 4.0’ın, elektrikli araçların ve diğerlerinin önemli fırsatların yanı sıra doğurduğu riskler olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Fakat biz farklı endüstrilerde yeni trendler ve yaratıcı çözümler yaratmak için çalışmaya devam ediyoruz.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş