Başarı için gereken unsurlar düşünüldüğünde büyük olasılıkla akla ilk gelenler çok çalışmak, uygun şartları yakalamak veya oluşturmak ve doğru zamanda doğru adımları atmak olur. Fakat herkesin sınırlarını test eden bu yeni ve sıra dışı dönemde başarının belirleyici unsurları da güncellendi. Yılmazlık, esneklik, dayanıklılık gibi anlamları barındıran resilience ve çeviklik yani agility, yeni kavramlar olmasalar da iş dünyasında başarı için artık olmazsa olmazlar arasındalar. İşletmelerin bugün karşılaştıkları zorlukları çözmenin yanı sıra geleceğe de güçlü bir şekilde hazırlanmak için ihtiyaç duyduğu becerileri kazanmalarında çevik ve yılmaz bir yaklaşımın kritik yolu giderek daha belirgin hale geliyor. Tüm dünyanın adapte olmaya çalıştığı bu yeni dönem, işletmelerin bugün ve gelecekteki önceliklerini yeniden tanımlamalarını gerektiriyor.
Değişime akıllı bir işletme olarak yanıt vermek
Çalışma biçimlerimize, insanlarla etkileşimlerimize, alışveriş alışkanlıklarımıza ve bunların sonucunda iş yapış şekillerimize baktığımızda yaşanan ani ve büyük değişimleri net bir şekilde görebiliyoruz. Çok köklü bir değişim yaşanıyor, dünyanın eski haline dönmesi zor görünüyor. İşletmelerin bu dönemin üzerinden gelmeyi başarıp geleceğe güçlü bir şekilde hazırlanması için sadece işlerinin temelini oluşturan unsurları değil, tüm sinyalleri katma değere dönüştürmeleri gerekiyor. Bu durumun işletmelere olan çok sayıdaki etkisinden biri de IT altyapıları üzerindeki baskı. Akıllı işletmeye dönüşmek artık bir tercih değil zorunluluğa dönüşüyor.
SAP Bulut Çözümleri Küresel Direktörü David Sweetman’ın “Esnek ve Yılmaz Şirketler Çalkantılı Zamanlar Öncesinde, Sırasında ve Sonrasında Ne Yapar?” başlıklı yazısına göre akıllı bir işletme, tanım gereği değişimi hızlı bir şekilde algılar, içinde bulunduğu network içinde güçlü bir bağlantı kurar ve gelişen tedarik zincirlerini, değişen iş modellerini ve iş gücü dinamiklerini ve sermaye kısıtlamalarını yönetir. Daha da önemlisi, işlerinin bu yönlerini değişen müşteri taleplerine yanıt sunabilen bir mükemmellik düzeyiyle hizalayabilir.
Akıllı bir işletme haline gelmekse işlem hızı, iş çevikliği ve işletme çapında görünürlük için yapılandırılmış bir sistem yani akıllı kurumsal kaynak planlamasını (ERP) gerektiriyor. Değişim daha yoğun ve yıkıcı hale geldikçe akıllı ERP; işletmelere dikkatle gözlemlemeleri, daha akıllıca çalışmaları ve tedarikçiler, müşteriler ve çalışanlarla bağlantıda kalmaları için gereken desteği sağlar. Diğer bir ifadeyle, işletmenin beklenmedik talep artışlarına, ihtiyaç duyulan yatırımlara, değişen satın alma alışkanlıklarına ve tercihlerine zamanında, doğru yanıtları vermesi için yardımcı olur. Çeviklik ve yılmazlık yaklaşımı, bu teknolojiyle birleştiğinde şirketleri daha da ileri taşıyabilir. Esnek, çevik ve yılmaz kurumlar toplanan, işlenen ve analiz edilen bilgileri temel yetkinliklerine odaklanmak ve kendilerini güçlendiren yatırımlar yapmak için kullanabilir. Apple örneğini hatırlayalım. Apple’ın gelir akışlarını başarılı bir şekilde aksesuarlara, hizmetlere ve daha geniş bir donanım yelpazesine doğru çeşitlendirip iPhone’a olan bağımlılığını azaltması, hisse değerini hızla yükseltmişti.
Peki, çevik ve yılmaz şirketler bunun için yatırımlarında hangi alanlara odaklanmalı? Uluslararası danışmanlık firması McKinsey’den Kevin Laczkowski ve Mihir Mysore tarafından yazılan makalede bu soruya yanıt olarak aşağıda sıralanan yedi kritik konuya dikkat çekiliyor.
- Sürekli gelişen satın alma alışkanlıkları ve tercihleriyle uyumlu yeni iş modelleri oluşturarak müşteri yakınlığını geliştirme.
- Tekrarlayan süreçleri otomatikleştirmek ve kararları daha hızlı ve daha doğru bir şekilde almak için yapay zekayı benimseme.
- Satış kaybı, daha düşük paydaş güveni ve artan operasyonel maliyetlerle sonuçlanabilecek olası kesintilerin önüne geçmek için tedarik zincirinde çevikliği teşvik etme.
- Üretim, lojistik, satış ve servis gibi ikincil becerileri yönetmek için üçüncü taraf iş ortakları ağına güvenerek temel yetkinliklere odaklanma.
- Çalkantılı dönemlerden önce, bu dönemler sırasında ve sonrasında gereksiz maliyetlerden kaçınmak ve operasyonları korumak için riski azaltma ve uyumluluk sağlama.
- İşletmenin ekonomik durgunluk zamanında ve sonrasındaki durumunu görmek için harcamayı optimize etmek üzere bilanço oluşturma.
- İşleme sürecinden raporlama, analiz ve içgörülere kadar veri zincirindeki tüm boşlukları yakalamak ve kapatmak için bir sistem platformunu güvence altına alma.
Bu adımlar biraz zorlu olsa da SAP S/4HANA, bir işletmenin günümüzün zorluklarını akıllı bir işletme olarak daha iyi anlamasına, en önemli olanı düşünmesine ve yılmaz, esnek ve çevik bir işletme olarak ilerlemesine yardımcı oluyor. SAP’nin Kurumsal Teknoloji Platformu da tüm dengeleri değiştiren bu dönemde işletmelere toparlanma sürecinde yardımcı olacak bir platform sunuyor.
SAP Kurumsal Teknoloji Platformu
SAP, toparlanma sürecini 4P kısaltmasıyla açıklıyor: Prioritize, Prepare, Planning, Platform yani önceliklendirme, hazırlık, planlama ve platform.
Önceliklendirme (Prioritize) müşteriler, arz-talep ve operasyonlar için kısa vadeli sorunları çözmek anlamına geliyor. Finansal sonuçları korumayı amaçlayan önlemleri içeriyor. Bunu yapabilmek için, finansal ya da operasyonel verilerin görünürlüğündeki kritik boşlukları doldurmaya yönelik yatırımlar gerekebiliyor. Hazırlık (Prepare) işletmelerin, pazardaki değişimlere başarıyla karşılık verebildiği ölçüde büyüyüp gelişebileceği gerçeğinden hareketle iş modelini yeniden yapılandırmak da dahil olmak üzere, yeni normale hazırlanmayı ifade ediyor. Planlama ile daha verimli çalışmayı sağlayacak fırsatları görerek, hatta yeni gerçekliklerin getirebileceği olası fırsatları düşünerek yeni iş modelini planlamak gerektiğine dikkat çekiliyor. Dördüncü P olan Platform ile de işletmelerin müşterilerine, operasyonlarına, gelir ve giderlerine ilişkin verileri, süreçleri ve içgörüleri net bir şekilde sunan çevik ve işlevsel bir platform oluşturmaktan söz ediliyor.
SAP Kurumsal Teknoloji Platformu’nun stratejisiyse üç temel bileşenden oluşuyor. Birincisi, uçtan uca iş süreçlerini destekleyen, entegre bir uygulamalar paketi. İkincisi, müşterilerin, çalışanların ve diğer kritik paydaşların duyguları hakkında içgörüler sunan Deneyim Yönetimi çözümleri. Son olarak da analitik ile akıllı teknolojileri içeren, veri yönetimi ve entegrasyonu da destekleyen açık sistem kurumsal teknoloji platformu. SAP bütün bu fonksiyonları, Microsoft Azure, Google Cloud Platform, Amazon Web Services gibi kullanıcının tercih ettiği altyapı üzerinde hayata geçirebiliyor.
SAP Kurumsal Teknoloji Platformu, operasyonları nasıl iyileştiriyor?
Veriden değere. İşletme genelinde daha iyi iş sonuçları elde etmek için verileri anlamlandırmaya yardımcı oluyor.
Entegrasyon. Tek bir sorunsuz deneyimle uçtan uca iş süreçleri oluşturulabiliyor. SAP’nin entegrasyon yetenekleriyle SAP ve üçüncü parti çözümlerinde süreçleri, verileri ve deneyimleri birbirine bağlamak, tüm değer zinciri boyunca operasyonları iyileştirmenin ve geliştirmenin yolunu açıyor.
Genişletilebilirlik. SAP uygulamaları özel iş ihtiyaçlarına göre hızla oluşturulabiliyor, genişletilebiliyor ve geliştirilebiliyor. Platformun sunduğu uygulama geliştirme yetenekleri, iş süreci yönetimi ve akıllı işletme servisleriyle işletmeler, ihtiyaçlarını karşılamak için SAP uygulamalarını özelleştirebiliyor.
Bu sayede SAP Kurumsal Teknoloji Platformu çevik ve yılmaz bir işletme olmanın öncelikli gereklilerinden birini, verileri gerçek değerlere dönüştürmeyi sağlıyor. Bunu da işletmeleri bu yolculuklarında verileri içgörülere, içgörüleri de eyleme dönüştürecek araçlarla destekleyerek yapıyor.