Büyük değişimlerin yaşandığı bu dönemde, özellikle teknoloji alanında yaşanan yenilikleri gündemine alan ve sürdürülebilir projeler tasarlayan, yeni neslin büyük ihtiyaç duyduğu yetenek programları sunan ve değişimlere ayak uydurmanın yanında değişimlere yön veren inovasyon odaklı şirketlere ihtiyaç giderek artış gösteriyor. Intel EMEA ve Hindistan IOT Satış Direktörü Ediz Altun ile teknoloji sektöründe değişim yönetimine dair çalışmalarını, teknoloji ve üretim sektöründe yaptıkları işbirliklerini ve sürdürülebilirlik adına yaptıkları çalışmalar üzerine konuştuk.
Dünyamız büyük değişimler ve zorluklarla karşı karşıya kaldığı bir dönemden geçiyor. Intel sorunlarla mücadele etmek için ne gibi sorumluluklar üstleniyor?
İçinde yaşadığımız bu teknoloji odaklı dünyada sürekli olarak meydana gelen değişikliklere ve yeni zorluklara uyum sağlamak çok önemli. Intel'in amacı, dünya üzerindeki her bir insanın yaşamını iyileştiren ve dünyayı değiştiren bir teknoloji yaratmak. Kurumsal sorumluluğa olan bağlılığımız da bu amacımızın içinde yer alıyor ve şeffaflık, yönetişim, etik ve insan haklarına saygı gibi temeller üzerine kuruluyor. Söz konusu bağlılığımız; riskleri azaltmamıza, maliyetleri düşürmemize, marka değeri oluşturmamıza ve toplumun en karmaşık sorunlarını çözmeye yardımcı olacak teknolojilerimizi uygulamak için yeni pazar fırsatlarını belirlememize yardımcı olarak biz ve paydaşlarımız için büyük bir değer yaratıyor. İşte kurumsal sorumluluğa olan bu bağlığımız bizi 2030 RISE stratejimize götürüyor.
Intel'in 2030 RISE stratejisi, teknolojimiz, uzmanlığımız ve Intel çalışanlarının tutkusu aracılığıyla daha sorumlu, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dünya ideasını amaçlıyor. RISE stratejisi yalnızca kendimiz ve tedarik zincirimiz için çıtayı daha üst seviyelere çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda müşterilerimiz ve yeni işbirlikleri aracılığıyla projelerimizin ölçeğini ve küresel etkisini artırmayı hedefliyor. Dünyanın yıldan yıla daha da küreselleştiğinin ve bu anlamda küçüldüğünün farkındayız. Intel olarak, önümüzdeki on yıl ve sonrasında giderek daha karmaşık ve birbirine bağlı hale gelecek küresel sorunları çözmek için teknolojinin gücünden tam olarak yararlanmayı amaçlıyoruz. Fakat tek başımıza hareket ederek ulaşmak istediğimiz hedefleri gerçekleştirmek oldukça zor olacaktır. Intel RISE stratejisini duyurduğumuzdan bu yana, çalışanlarımızın zorlu bir dış ortam karşısında hedeflerimizde ilerleme kaydedebilmesinin birçok yolu başta olmak üzere küresel etkiyi hızlandırmak için paydaşlardan gelen olumlu geribildirimler ve artan ilgiden ilham aldık ve almaya devam ediyoruz. Hep birlikte çalışırsak herkes için daha iyi bir dünya yaratabileceğimize inanıyoruz.
Pandeminin etkisiyle teknoloji anlamında uzun zaman sonra beklediğimiz evrelere daha hızlı geçiş yaptık ve bu süreç içerisinde gençler teknolojiyle daha iç içe oldu. Bu durum da birçoğunun teknolojiye olan merakını artırdı. Gelecek nesiller için düzenlenen programlarınız var mı? Bunlardan bahsedebilir misiniz?
Bugünün gençleri yarının yenilikçileridir. Sürekli gelişen bir teknoloji olarak yapay zeka teknolojisinin günümüz dünyasında halihazırda çok büyük bir etkisi var ve bu teknoloji yıllar ilerledikçe daha gerekli ve önemli bir konuma gelecek. Yapay zekanın etkisi yadsınamaz olsa da gençleri etkileme ve bu teknolojinin kullanımına ilişkin hazırlama seviyesi günümüzde ülke, cinsiyet ve yaş gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Bu nedenle yapay zekâ aslında her yerde varmış gibi gözükse de, ondan yararlanma ve şekillendirme fırsatı için aynı şeyleri söyleyemeyiz. İşte Intel'in "Gençler için Yapay Zeka" programı tam da burada devreye giriyor.
Yeni nesil yenilikçilerin, yapay zekanın ne olduğunu, nasıl tasarlandığını ve dijital dünyada neden önemli olduğunu anlamak için doğru becerilere ve kaynaklara ihtiyacı var. Programın ana hedefi, öğrencilere herhangi bir ayrım yapmadan yapay zeka becerilerini öğrenme, tasarlama ve uygulama konusunda fırsat eşitliği yaratmaktır. Bu program ile gençlere, yapay zekanın nasıl çalıştığını öğretmeyi, onları yapay zeka üzerinde çalışmak için gerekli becerileriler ile donatmayı ve Intel teknolojileri ile oluşturulan yapay zeka araçlarına erişimi demokratikleştirmeyi amaçlıyoruz.
“Skills for Education” adını verdiğimiz başka bir programımız daha var. Intel Skills for Innovation (SFI) girişimi; karar vericileri ve eğitimcileri, sanal, okul veya ikisinin karması olmak üzere tüm öğrenme ortamlarında, öğrencilerin aktif olarak ilgilerini çekmeye yönelik yenilikçi öğrenme deneyimleri oluşturmak için teknolojiyi benimsemelerine teşvik eder. Girişim, eğitimcilere ve öğrencilere teknoloji destekli, beceriye dayalı bir yaklaşım ile tam potansiyellerine ulaşmaları için ilham vererek öğrenme sonuçlarını maksimize etmeyi amaçlar. Öğrencilere, sürekli değişen ve teknolojinin egemen olduğu bir dünyaya hazır olmak için gerekli becerileri kazanmalarında rehberlik eder.
Teknolojinin sürdürülebilirlik konusunda üretim sektörlerine katkılarından bizlere bahseder misiniz? İlerleyen yıllarda teknoloji ve üretim sektöründe yapılan işbirlikleri ne gibi avantajlar sağlar?
Sürdürülebilir üretimin merkezinde verilerle daha fazlasını yapabilmek yer alıyor. Sistemlerini akıllı uç çözümleriyle destekleyen üreticiler, faaliyetlerinin etkileri hakkında kapsamlı bir anlayış elde ederek atık ve kirliliği azaltmanın yollarını belirleyebilirler. Intel’in uç ve bulut teknolojileri, operasyonel kritik öngörüleri otomasyon yoluyla ortaya çıkararak işletmelerin daha sürdürülebilir hale gelmesine yardımcı oluyor. Artık maliyetleri ve israfı azaltan sürdürülebilirlik odaklı üretim teknolojileri her zamankinden daha ulaşılabilir ve güçlü.
Enerji kullanımını dönüştürmek ve küresel ekonominin iklim üzerindeki etkilerini azaltmak için müşterilerimizle birlikte çalışıyoruz. Örnek olarak bu yıl, petrol ve gaz şirketlerinin saha otomasyonlarını daha verimli ve uygun maliyetli bir şekilde yönetmelerine ve ölçeklendirmelerine olanak tanıyan Evrensel Kuyu Başı Denetleyicisini (UWC) geliştirmek için ExxonMobil ile işbirliği yaptık. Intel teknolojisinin kullanıma hazır çözümleri, kuyu başlıklarını tamir etme veya güncelleme maliyetlerini düşürüyor. Üretim inovasyonunda küresel bir lider olarak, müşterilerimizle birlikte üretim süreçlerimizin etkisini azaltmaya kararlıyız. 2030 yılına kadar net su pozitif hedefi, yüzde yüz yenilenebilir enerji, sıfır atık ve mutlak karbon emisyonu azaltımı elde etmeyi amaçlıyoruz.
Kripto işlemleri son yıllarda gündemimizde ve hayatımızda büyük bir yer edindi ve bununla birlikte madencilerin sayısı oldukça arttı. Madencilerin de bu işlemler için aradığı önemli özelliklerin başında performans ve düşük enerji tüketimi geliyor. Intel bu konu hakkında ne gibi çalışmalar yürütüyor?
Blockchain, merkezi olmayan ve dağıtılmış bilgi işlemi etkinleştirme özelliği ile büyük önem taşıyor ve yenilikçi iş modellerine imkan sunuyor. Bu yeni bilgi işlem çağına büyük önem veriyoruz ve onu güçlendirmek için, müşterinin çalışma ortamından bağımsız olarak, hashing ve enerji verimliliği arasında optimal bir denge sunabilen çözümler sunuyoruz. Bunu başarmak için de Intel Blockscale ASIC'i duyurduk. Yıllarca süren Intel araştırma ve geliştirme çalışmalarına dayanan ASIC, müşterilere enerji verimliliği yüksek bir hashing fonksiyonu sağlayacaktır.
Intel Blockscale ASIC, ölçeklenebilirlik ve sürdürülebilirlik elde etmek için gereken enerji verimliliğini ve bilgi işlem gücünü sağlamak için tasarlandı. Bu teknolojiye güç sağlayan silikonun doğası göz önüne alındığında, Intel, yeni CPU veya GPU tedariğinden hiçbir ödün vermeden ASIC tedariği sağlayabilecek. Intel olarak, blockchain teknolojisini sorumlu bir şekilde geliştirmeye kararlıyız. Küresel düzeyde daha sürdürülebilir bir kripto para ekosistemi yaratmak için şirketlerle işbirliği yapıyoruz. Intel Blockscale ASIC'in, bitcoin madenciliği şirketlerinin önümüzdeki yıllarda hem sürdürülebilirlik hem de hash oranı ölçeklendirme hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmada önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz.
Hibrit ve uzaktan çalışma modellerine geçişin son yıllarda artmasıyla hayatlarımızı daha fazla bilgisayarlar üzerinden geçirmeye başladık. Dolayısıyla güvenlik anlamında da yepyeni tehlikeler ile karşılaşma riski yükseldi. Intel bu konuda ne gibi çalışmalar yürütüyor? Çalışanlar güvenlik risklerini azami seviyeye indirmek için neler yapabilir?
Hibrit ve uzaktan çalışma gibi yeni çalışma modelleri dünya genelinde giderek daha yaygın bir hale geliyor. Ancak bu, sizin de söylediğiniz gibi IT güvenliği ile ilgili riskleri de beraberinde getiriyor. Intel'de güvenliğin tek seferlik bir proje olamayacağına, süreklilik arz etmesi gereken bir öncelik olduğuna inanıyoruz. "Her düzeyde güvenlik", Intel'in Teknoloji İnovasyonun Altı Temel Unsurundan biri ve bizim için büyük önem taşıyor.
Birinci sınıf ürün geliştirme politikaları, süreçleri ve araçları kullanarak güvenliği ve performansı artırmak Intel'in en önemli ilkelerinden bir tanesi. Güvenlik tasarımı konusundaki prensiplerimiz doğrultusunda; Intel bünyesindeki tasarımcıların, geliştiricilerin, kodlayıcıların, onaylayıcıların ve mimarların aldıkları tasarım kararlarının güvenlik etkilerini proaktif ve tutarlı bir şekilde dikkate alarak ürünlerimize dayanıklılık kazandırmaları son derece önemlidir. Intel ürünleri, potansiyel saldırı yüzeylerini korumaya yardımcı olmak için yerleşik güvenlik teknolojileriyle tasarlanır. Bu teknolojilerin temeli silikonda bulunduğundan bozulan yazılımlardan etkilenmeksizin çalışabilirler. Bu, bilişim için güvenilir bir temelin oluşturulmasına ve sistemleri en son siber tehditlerden korumaya yardımcı olur. Yerleşik güvenlik teknolojileri, CSP'lerin, ISV'lerin, OSV'lerin ve OEM'lerin müşterilere güvenliği optimize edilmiş çözümler sunmak için kullanabileceği güvenilir bir temel oluşturmaya yardımcı olur.
Çalışanlar, güvenlik risklerini en aza indirmek için en son InfoSec (bilgi güvenliği) uygulamalarını benimsemelidir. En son InfoSec trendleri arasında donanım tabanlı güvenlik, hibrit, çoklu bulut modelleri, yama yönetimi ve veri zekası yer alıyor. Bu trendlerin IT güvenliğine uygulanması, işletmelerin, verilerini, cihazlarını ve ağlarını siber saldırılara karşı büyük oranda korumasını sağlayacaktır. Intel olarak, Intel Atom, Intel Core ve Intel Xeon işlemcilerde uç nokta, veri merkezi, bulut ve ağ üzerinde kapsamlı güvenlik çözümleri sunan silikon temelli yerleşik güvenlik teknolojileri kullanıyoruz.
Intel, 2040 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonu taahhüt ediyor. Bu konudaki çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz? Teknoloji şirketleri, üzerine düşen sorumluluğu almak adına neler yapmalı?
Intel'in doğrudan ve dolaylı sera gazı emisyonlarını daha da azaltma ve daha sürdürülebilir teknoloji çözümleri geliştirme planlarını duyurduk. 2040 yılına kadar küresel operasyonlarımızda net sıfır sera gazı emisyonu elde etmeyi, enerji verimliliğini artırmayı ve belirli hedefler doğrultusunda Intel ürün ve platformlarının karbon ayak izini azaltmayı hedefliyoruz. Müşteriler ve sektör ortaklarıyla birlikte çalışarak, tüm teknoloji ekosisteminde karbon ayak izini azaltan verimli çözümler geliştirmek istiyoruz. İklim değişikliğinin etkisinin acil bir küresel tehdit olduğuna inanıyoruz. Gezegenimizi korumak için dünyanın işleyişini değiştirmeli, acil eylem planları ve yeni fikirler yaratmalıyız. Dünyanın önde gelen yarı iletken tasarım ve üretim şirketlerinden biri olarak, sadece kendi operasyonlarımızda değil, müşterilerimizin, ortaklarımızın ve tüm zincirimizin dünya için bir şeyler yapmasını kolaylaştıracak şekilde fark yaratmak üzere benzersiz bir konumdayız.
Bunun iddialı bir hedef olduğunun farkındayız ve bunu gerçekleştirmede bize yol göstermesi için kendimize kilometre taşları koyuyoruz. Her şeyden önce, 2030 yılına kadar küresel operasyonlarımızda yüzde yüz yenilenebilir elektrik kullanımı sağlamak istiyoruz. Bunun yanında, enerjiye yatırım yapmaya devam ediyoruz ve tesislerimizde dört milyar kilovat saat enerji tasarrufu sağlamak için 300 milyon dolarlık bir yatırım planımız var. ABD Yeşil Binalar Konseyi LEED program standartlarını karşılamak için ABD, Avrupa ve Asya'da yeni fabrikalar ve tesisler inşa etmeyi planlıyoruz. Ayrıca, daha düşük küresel ısınma potansiyeline sahip daha yeşil kimyasalları belirlemek ve yeni azaltma ekipmanları geliştirmek için sektörler arası bir araştırma ve geliştirme girişimi başlatacağız.
Sürdürülebilirlik sonuçlarında uzun yıllarda lideriz ve liderlik büyük sorumluluk getirir. Şimdi çıtayı yükseltiyoruz ve 2040 yılına kadar faaliyetlerimizde net sıfır sera gazı emisyonu elde etmek istiyoruz ve bunun için heyecan verici bir döneme giriyoruz.