
ESG kriterlerinin her yatırım ve marka stratejisinin merkezinde yer aldığını belirten Clé & Partners Kurucu ve Yönetici Ortağı Yiğit Sezgin, bu dönüşümün ivme kazanmasında NGO ve devletler kadar global dev şirketlerin de önemli bir rol oynadığını ifade ediyor.
Son yıllara damga vuran jeopolitik çatışmalar ve geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan tarifeler birçok sektörü derinden etkiliyor. Sizin de faaliyet gösterdiğiniz gayrimenkul geliştirme ve ağırlama sektörlerinde ne gibi gelişmeler yaşanıyor?
Turizm sektörü doğrudan ticari mallarla ilgili olmadığı için tarifelerden fazla etkilenmiyor. Bizim işimiz aslında “servis, deneyim ve mutluluk” satmak. Gayrimenkul tarafında ise COVID’den bu yana maliyetlerde artış var; ancak bu artışlar doğru fiyatlama stratejileriyle dengelenebiliyor. Dünyayı tek bir kalıp içinde değerlendirmek zor; Dubai ve Orta Doğu gibi yükselen pazarlara karşılık, Uzak Doğu gibi daha yavaşlayan pazarlar da mevcut.
Bugünün misafirleri artık “cookie cutter” yani her yerde aynı deneyimi yaşamaktansa, daha yerel, farklı ve özgün deneyimler arıyor. Sosyal medyanın etkisiyle bir destinasyonun gizli kalması imkansız hale geldi. Bu nedenle topluluk oluşturma, üyelik programlarıyla benzer zihniyette insanları bir araya getirme stratejileri öne çıkıyor. Gayrimenkulde ise markalı satış ve pazarlama yöntemleri yaygınlaşırken, ortak yaşam alanları yaratma yarışı dikkat çekiyor. Geleneksel markaların yerini yaşam stili markaları alıyor. Bugün uzun ömürlülük, biyo-hackleme ve esenlik odaklı, markalı konut projeleri yeni stratejilerin başında geliyor. İnsanların evlerinde yaşam kalitesini artırmak ve yapay zekâyı daha verimli kullanmak bizim gözlemlediğimiz ana başlıklar arasında yer alıyor.
Clé & Partners olarak bu zorlukların üstesinden gelmek adına ne gibi girişimlerde bulunuyorsunuz?
Aslında her zorluk, yatırım dünyasında yeni bir fırsat demek. COVID gibi küresel krizlerde bile bunu net şekilde gördük. Clé & Partners’ın en güçlü yanı, krizden en çok etkilenen yatırımcılara yeni çözümler üretmek: onları yeni pazarlara açmak, finansallarını yeniden yapılandırmak, markalara ve entelektüel mülkiyete yönlendirmek, yeni gelir modelleri geliştirmek. Yani zorlukları avantaja çevirecek stratejiler geliştirmek bizim işimizin merkezinde.
Benim bir TED Talk konuşmam var: “Polar Bear in the Desert”. Orada da söylediğim gibi; her kriz bir fırsattır. Önemli olan sakin kalabilmek, doğru okumak ve doğru insanlardan destek alabilmek.
Birçok araştırma, üretken yapay zekâyı en verimli şekilde kullanan organizasyonların büyük bir rekabet avantajı yakalayacağını gösteriyor. Siz bu teknolojiden nasıl yararlanıyorsunuz?
Yapay zekâ gerçekten inanılmaz bir devrim. Ben bu çağı sonuna kadar kucaklıyorum ve genç, dinamik stratejistlerden oluşan ekibimizle bu dönüşümün kapsamını büyütüyoruz. Bugün iyi eğitilmiş, yapay zekâ araçlarını ustalıkla kullanan 10 kişilik bir ekibin, 10 bin kişilik bir organizasyona bedel olabileceğini söyleyebilirim.
Ben hem sürekli eğitim alıyorum hem de aktif kullanıcı olarak işin içindeyim. Aynı zamanda çevremi bu işi benden daha iyi bilen genç beyinlerle güçlendiriyorum. Yapay zekâ bir evrim değil, tam anlamıyla bir devrim. Telefon, internet, sosyal medya birer evrimdi; yapay zekâ ise bambaşka bir dünya.
CRM’den toplantı notlarına, hukuki danışmanlıktan finansallara, içerik yönetiminden sunumlara kadar şirketimizin her faaliyetinde yapay zekâdan yararlanıyoruz var ve bu bizi daha hızlı, daha güçlü ve çok daha verimli kılıyor.
Dünya çapında faaliyet gösterdiğiniz için farklı sosyal topluluklarla da etkileşim içindesiniz. Yerel düzeyde toplumsal fayda sağlamak adına neler yapıyorsunuz?
Özellikle turizm alanında, yerel topluluklarla birlikte çalışmak, kültür yaratmak ve istihdam sağlamak bizim için çok önemli. İnsanlara sadece üretim yaptırmak yerine, onları entelektüel mülkiyet geliştirmeye teşvik etmeyi hedefliyoruz. Türkiye yıllarca tekstil üretti ama dünya çapında marka çıkarabilen şirket sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Biz bu döngüyü kırmak istiyoruz.
Clé’nin temel ilkesi “Collaboration with Purpose” (Hedefli İşbirliği) ve “Fairness” (Adalet). Benim en büyük odağım gençleri sevdikleri işin sahibi yapmak, onlarla ortaklık kurmak, onları yeni pazarlara ve network’lere açmak. Şirketimizin DNA’sı, ortaklık üzerine büyüyen fikirleri desteklemek ve tüm çalışanlara hak ettikleri gelecek fırsatlarını sunmak üzerine kurulu.
Sürdürülebilirlik, iş dünyasının en sıcak gündemlerinden biri. Sizin sektörünüzde neler yaşanıyor ve Clé & Partners olarak nasıl adımlar atıyorsunuz?
Sürdürülebilirlik artık sadece bir “opsiyon” değil, işin zorunlu bir parçası. ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) kriterleri her yatırım ve marka stratejisinin merkezinde yer alıyor. Sadece NGO ve devletlerin zoruyla ilerlemesi mümkün olmayan bu dönüşüm, bugün Apple, büyük bankalar ve global devlerin satıcılarına kriterler koymasıyla ivme kazandı.
Bizim stratejik ortaklarımız bu alanda çok güçlü. Örneğin, şirketlerin satın almaları gereken karbon emisyon kredilerini üretiyorlar. Böylece hem dünyayı temizliyor hem de müşterilerimize ihtiyaç duydukları hizmeti sağlıyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye’de yatırımcılarımızla birlikte elektrikli hobi araçları üretiyoruz.
Son olarak, organizasyonunuzun önümüzdeki dönem hedef ve planları neler?
Clé & Partners olarak hedefimiz, Küresel Güney’in en güçlü yatırım ve danışmanlık ekosistemlerinden birini kurmak. Stratejik ortaklıklarla büyüyerek, markalı yaşam projeleri, turizm yatırımları ve yeni nesil gayrimenkul geliştirme alanlarında öncü olmaya devam edeceğiz. Yapay zekâ destekli yapımız sayesinde daha çevik, daha global ve daha etkili bir oyuncu olmayı hedefliyoruz.
Önümüzdeki dönemde bizi bekleyen bazı projeler:
• Dünyanın ilk butik residential hospitality markası Omoria’nın lansmanı
• Gaia Hotel, Residences & Membership Club
• Atina’da dev bir gastro destinasyon
• 21 Eylül’de Göcek Miori’de Pink Martini konseri
• Maldivler’de iki lifestyle resort projesi
• Türkiye’de ürettiğimiz Lampago elektrikli aracının ABD lansmanı
• 71 Gin markasının Dubai lansmanı
• Godiva’nın 100. yıl kutlamaları
• Dubai’de tamamen Japon ekibi tarafından yönetilen Kigo Omakase restoranının açılışı