Gülden Yılmaz

“Sürdürülebilirliği Bir Proje Değil İş Yapış Şekli Olarak Ele Alıyoruz”

8 Aralık 2022, Perşembe

Dünyamızın ve doğamızın geleceğine ilişkin son yıllarda artan kaygı ve duyarlılık her sektörde iş yapış biçimini değiştirdi. Sürdürülebilirlik artık üzerinde en çok durulan ve adım atılan konu oldu. Koton da hazır giyim sektöründe sürdürülebilirliğin öncülerinden. Şirketin yönetim kurulu üyesi Gülden Yılmaz sürdürülebilirlik konusundaki sorularımızı yanıtladı.

Dünya genelinde daha sağlıklı koşullarda pamuk üretimi için oluşturulmuş bir inisiyatif olan Better Cotton’a imza atarak hangi yükümlülüklerin altına girdiniz?

Türkiye’de sürdürülebilir pamuk bilincinin oluşturulması ve yaygınlaştırılması bizim için son derece önemli. Üç yıl önce Türkiye’de Better Cotton imzacısı ilk perakende markası olduk.  Bence en önemli kazanım bizden sonra başka markaların da bu yola girmesi oldu. Bu konuda öncü olmaktan gurur duyuyoruz.

Better Cotton inisiyatifine imza atarak beş yıl içinde pamuk içeren ürünlerimizin yüzde 60’ını Better Cotton İnisiyatifi (BCI) şartlarına uygun olarak üretilen pamuktan tedarik etmeyi taahhüt ettik.

Better Cotton’da beş yıllık taahhüdümüz sonucunda, dünyamızın Koton üzerinden kazanımları şöyle olacak:

-Yaklaşık sekiz milyon metreküp su tasarrufu elde edilecek. Bu miktarı gözünüzde canlandırmak için yaklaşık 25 bin hanenin ortalama bir yıllık su tüketimine denk geldiğini söyleyebilirim.

- Yaklaşık beş ton daha az kimyasal ilaç (pestisit) kullanılacak

- Yaklaşık 750 ton daha az kimyasal gübreye ihtiyaç olacak

- Verimlilik artışıyla yaklaşık bin 100 ton daha fazla pamuk elde edilecek ya da başka bir deyişle dört milyon tshirtlük pamuk, sadece verimlilik artışından sağlanacak.

Yıldan yıla hedeflerimizi büyütmeye ve Koton ürünleri içerisindeki Better Cotton içerikli ürünlerin payını arttırmaya devam edeceğiz.

Sürdürülebilir ürünlerin toplam satışlardaki payı 2022 itibarıyla nedir ve beş yıl sonra ne olacaktır?

Bugün tüm ürünlerimizin yüzde 25’i  sürdürülebilir ürünlerden oluşuyor. Bu ürünlerin satış payı da yine benzer seviyelerde gerçekleşiyor. Sürdürülebilirlik yolculuğumuzda kısa- orta- uzun vadeli hedeflerimizi belirledik. Buna göre 2026 yılında ürünlerde geri dönüştürülmüş malzeme oranını yüzde 50,  geri dönüştürülmüş ambalaj oranını yüzde 50 artırmış ve tek kullanımlık plastik malzeme oranını yüzde 50 azaltmış olacağız.

Sürdürülebilirlik yatırımları maliyetlerinizi ve satışlarınızı nasıl etkiliyor?

Sürdürülebilir hammadde ve sürdürülebilir  üretim tekniklerinde  pek çok farklı yöntem ve teknoloji kullanılyor. Şu anda konvansiyonel üretime göre ortalamada yüzde 15 seviyelerinde bir fiyat farkı var. Ülkemiz tekstil üretimi global olarak merkezi durumda ve önümüzde Avrupa ile ticaretin standartlarını belirleyecek Yeşil Mutabakat var.  Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2030’a kadar karbon salınımını yüzde 50 oranında azaltma, 2050 yılında ise “karbonsuz kıta” olmak hedefini ve bu bağlamda Avrupa ile ticaret yapmanın şartlarını açık şekilde ortaya koyuyor. Sınırda Karbon Düzenlemesi ile AB’ye yapılacak ihracatta ton başına  karbon vergisi maliyetiyle karşı karşıya kalınması söz konusu. Yani yeşil dönüşüm dünyamız için ne kadar kaçınılmaz bir gereklilikse aynı şekilde sektörün geleceği için de kaçınılmaz. Bugün endüstrimiz sürdürülebilir tekstil alandaki yeniliklere hızlı uyum sağlıyor, dikkate değer bir istek ve çaba var. Biz dönüşüme liderlik etme misyonumuzun farkında olarak, organik bağımız bulunan tekstil teknolojilerini  de çok yakından takip ediyor ve tercihlerimizi bu yatırımı yapmış üreticilerden yana kullanıyoruz. Marka olarak bir irade ortaya koyduk, tedarikçilerimizden sürdürülebilir hammadde ve üretim teknikleri getirmelerini talep ediyoruz. Bizim yılda yaklaşık 60 milyon adet üretimimiz var, büyük bir satın almacıyız. Bu ölçekte bir markanın talebi tekstil üreticisini de değişime yönlendiriyor. İçeride kumaş Ar-Ge ekibimiz pazardaki yeni malzemeleri ve teknikleri çok yakından takip ediyor ve yenilikçi ürünleri koleksiyonlarımıza   hızla adapte ediyoruz. Hacimli satınalma yapan büyük markalar üreticilerden sürdürülebilir, dünyamıza daha az zarar veren hammadde ve teknikleri talep ettikçe, sürdürülebilir ürünler daha kolay erişilebilr hale geldikçe bu fiyat farkı kapanacak.

Sürdürülebilirlik konusundaki beş yıllık hedefleriniz ve bugüne kadarki sonuçlar nelerdir?

Öncelikle sürdürülebilirliği bir proje değil iş yapış şekli olarak ele alıyoruz ve yönetim olarak en üst seviyede sahipleniyoruz. Bu bilincin şirketteki tüm operasyonlara yayılması birinci adım olarak görüyorum. Tasarımdan üretime, lojistikten mağazaya, insan kaynakları uygulamalarından pazarlamaya her birimin bu kavramı içselleştirmesini sağlamak hedefimiz. Bu yönde ilerlerken yanımıza global olarak güçlü deneyime sahip bir danışmanlık firması olan EY’yi aldık; hedeflerimizi danışmanlarımızın bilgi ve uzmanlığından yararlanarak belirliyoruz. Hedeflerimizi Aralık ayında sürdürülebilirlik raporumuzla birlikte açıklayacağız.

Bu süreçte neler yaptığımıza gelince, üç yıl önce “Yaşama Saygı” adını verdiğimiz manifestomuzda belirttiğimiz gibi, sürdürülebilir kalkınma amaçlarını rehber aldık ve bu doğrultuda Global Compact üyeliğimizle de uluslararası standartları benimseyeceğimizi taahhüt etmiş olduk.

Bu süreçte en önemli atılımlarımızdan birini gerçekleştirdik ve bizi Better Cotton Initiative (BCI) platformunda Türkiye’nin ilk markası yapan imzayı attık. Ne mutlu bize ki bu alanda örnek teşkil ettik ve bizden sonra dört marka daha Better Cotton üyesi oldu. 

Sürdürülebilirliğin kurumsal olduğu kadar bireysel bir yolculuk olduğunun bilinciyle, Koton dünyasında gönüllülüğü teşvik ettik. Sürdürülebilirlik yaklaşımını tüm Koton çalışanları benimsedi ve sahiplendi. Koton içinde bir sürdürülebilirlik komitesinin yanında gönüllülerimiz de var. Sürdürülebilirlik Komitemiz şirket çalışanlarımızın katılımıyla düzenli olarak şirket hedeflerine ulaşmak için çalışıyor ve hedeflerin takipçisi oluyor.

Marmara’nın müsilaj sorunuyla savaştığı günlerde “Marmara Denizi’ni Yaşatalım” mottosuyla hazırladığımız tişört koleksiyonunun satışından elde ettiğimiz geliri Marmara Denizi’ni kurtarma-koruma çalışmalarına destek vermek için Turmepa’ya bağışlamış, Kınalıada’da bir kıyıyı sahiplenmiştik.  Geçtiğimiz günlerde Turmepa, Koton gönüllüleri ve kamuoyunda çevre konusunda duyarlılığı yüksek dostlarımız ve basın mensuplarının katılımıyla kıyı ve dip temizliği yaptık. Şahika Ercümen deniz kirliğine dikkat çekmek için bir dalış yaptı.  Sadece bizim bir saatlik  temizlik etkinliğimizde bile 50 kilo atık topladık. Turmepa ile bu temizlik etkinliklerimize devam edeceğiz. Suyun yaşamsal önemine dikkat çekmeyi ve daha az su tüketmeyi çok önemsiyoruz. Su bizim endüstrimiz için hayati önemde; pamuktan başlayarak, ham madde üretimi, kumaş boyama ve terbiye üretim süreçleri gibi tekstil süreçlerinde en çok tüketilen doğal kaynak. Böylesi dev bir endüstrinin su kullanım rakamları da çarpıcı; bir tişört için iki bin 700 litre yani 13 bin 500 bardak su tüketiliyor! Bir jean pantolon için 10 bin litre su harcanıyor. Sektörümüzün yarattığı geniş bir etki alanı söz konusu. Verilerin de çok net gösterdiği gibi su kullanımının azaltılması endüstrimizin alacağı ilk ve en acil önlemlerden.

Daha az suya ihtiyaç duyan teknolojileri sürdürülebilir koleksiyonlarımız içinde zaten kullanıyoruz. Bu ürünlere daha fazla eğilerek suya adanmış özel koleksiyonumuz “SUYA SAYGI”yı 2021 yılında lanse etmiştik. Bu koleksiyonlar hem su ayak izimizi azaltmayı hem de bir farkındalık yaratmayı amaçlamıştık. Suya Saygı organik pamuklu, BCI pamuklu, ecovera viskonlu,  geri dönüştürülmüş, su tasarruf sertifikalı Lenzing Ecovero Viscose kumaş gibi çevre dostu ürünlerden oluşuyor. Ecovere Viscose yüzde 50 daha az su tüketen bir malzeme. Bunun yanında yeni nesil yıkama makineleriyle su kullanımını en az yüzde 30 azaltıyoruz.  Daha az su tüketen baskı, boyama ve yıkama tekniklerini tercih ediyoruz.  Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse bir kilo pamuk kumaşa yapılan baskı için 100 litre su kullanmak yerine, yeni nesil tekniklerle aynı işlemi beş litre suyla yapabiliyoruz. Normalde çok su tüketen bir üretim prosesine sahip olan denimlerde  yıkama işleminde kullanılan suyun yüzde 95'ini geri dönüştürüyoruz.

Suya Saygı koleksiyonu ile üç sezonda bugüne kadar karbon emisyonumuz bir milyon 405 bin kilo daha az gerçekleşti. Doğa dostu materyal ve üretim teknikleri kullanarak 150 milyon litre su tasarrufu yaptık. 721 bin adet pet şişeyi ise geri dönüştürdük.

Sürdürülebilirlik çok yönlü bir kavram. Doğaya dost ürünlerimizle dünyamıza sağladığımız kazanımlarımızın yanı sıra, iş yapış şekillerimizden, çalıştığımız ortama, müşterilerimizle buluştuğumuz mağazalarımızdan, depolarımıza kadar varoluşumuzun dokunduğu her noktada aynı hassasiyette ilerlemek gerekir.

Bu maksatla; genel müdürlük binamızda ve lojistik merkezimizde atık yönetimimizi şekillendirerek Sıfır Atık Belgesi’ni almaya hak kazandık. Mağazalarımız için de bu belgelendirmeye kısa sürede geçmiş olacağız.

BM sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi” Koton’da en değer verdiğimiz konulardan biri. Bu anlamda 2016 yılında başladığımız El Emeği projemizle sosyal ve ekonomik sistemin dışında kalmış, Güneydoğu Anadolu bölgesindeki yedi binden fazla kadına temas ettik. El Emeği projemiz sayesinde kadınlarımız düzenli bir gelir elde ederek sosyal ve ekonomik hayata katılım sağlayarak büyük bir dönüşüm geçiriyorlar. Yıldan yıla büyüyen koleksiyonlarımızla bugüne kadar bölgedeki kız kardeşlerimize 7,2 milyon TL gelir aktarmış olduk. Gücümüz yettikçe daha fazla kadına ulaşmaya ve kadın emeğinin değerinin karşılık bulmasına gayret edeceğiz.

Yine kadınların iş hayatına katılımını sağlamak için geliştirdiğimiz “Ev Kadınları” projemiz kapsamında bugün 208 kadın kendi belirledikleri gün ve saatlerde, kendilerine en yakın Koton mağazalarında çalışma imkanı buluyor.

Tedarikçilerimiz tarafında da kadının güçlendirilmesi konusuna değinerek “Koton Paydaşları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği - Eşitiz” projemizi hayata geçirdik. Tedarik zincirimizde belirlediğimiz firmalarda toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalığı artırmayı ve olumlu yönde bir dönüşüm başlatmayı hedefledik. Bu bağlamda Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan projemizde, firmaların kadın çalışanlarına sağladığı eğitim, kariyer gelişimi ve fırsat eşitliği olanakları, çocuklu çalışalar için kariyer desteği, anneler için hijyenik şartlarda süt odası, işyerinde tacizin önlenmesi gibi başlıklarla değerlendirme ve iyileştirilmeleri hedefliyoruz.

Sürdürülebilir marka olmak uzun bir yolculuk. Yapacak çok işimiz var. Fakat attığımız adımlarla yarının bugünden daha iyi olacağına inancımız tam.

Önümüzdeki yıllarda sürdürülebilir ürünlerimizin payını yıldan yıla arttıracağız. AB ticareti yeşil mutabakat gereklerine uyum sağlamak için yapısal dönüşümü tamamlayacağız. Tüm bunları şeffaf bir şekilde sürdürülebilirlik raporumuzda paylaşacağız. Sektörümüzün dönüşümüne liderlik etmeye ve örnek projeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz.

Müşterileriniz sürdürülebilir ürünlere ilgi gösteriyor mu? Bu konuda talepleri var mı?

Özellikle pandemi sonrası tüm dünyada,  doğamızın ve dünyamızın geleceğine dair kaygı ve hassasiyet oluştu. İklim krizini tetikleyen tüm süreçler sorgulanmaya başladı. Doğal yaşam canlıları ve suyun durumuna dair bilimsel veriler sürdürülebilirliğin önemi konusunda farkındalığımızı ve duyarlılığımızı arttırdı. Bu anlamda tüm pazarlarda doğaya dost ürün ve hizmet arayışı ve beklentisi her zamankinden fazla oldu.

Biz müşterilerimizin sürdürülebilir ürünlere gösterdiği  ilgiden hem çok mutlu oluyoruz hem de  motive oluyoruz. Ürünler üzerindeki etiketlerimizle ürün içeriğini ve kullanılan teknikleri anlatmaya çalışarak müşterimizin arayışına yanıt oluyoruz.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş