Siemens Ev Aletleri, daha iyi bir dünya hedefine katkı olarak sürdürülebilirlik çalışmalarını ‘Geleceği Merak Edenlere’ sloganı özelinde sürdürüyor. Bu çalışmalarda altını çizdikleri konulardan biri de sürdürülebilirlik ve bu konuya verdikleri önemi “daha azla daha çoğu yapmak mümkün” diyerek dillendiriyorlar. BSH Türkiye CEO’su Gökhan Sığın sürdürebilirlikle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Daha azla daha çoğu yapmak mümkün mü? Bunu söyleyince hemen akla sürdürülebilirlik geliyor. Peki siz bunu yapıyor musunuz?
Elbette biz zaten markalarımızla açıkladığımız vaatleri kendi yaşam şeklimiz haline getirdiğimiz için bütün operasyonlarda uyguluyoruz. Daha azıyla daha fazlası yani sürekli verimlilik artırımı, sürekli performans geliştirmek bizim en büyük idealimiz.
Kaynak kullanımında tasarruf yapıyor musunuz?
Evet örneğin boyahanelerde kullanılan su miktarının azaltılması bizim için çok önemli bir projeydi. Çünkü yılda ürettiğimiz altı milyondan fazla beyaz eşyanın her biri boyahaneden geçiyor. Ve biz biliyorsunuz Trakya’dayız. Ergene havzası üzerindeyiz.
Türkiye’de suyun en çok kirletildiği yerlerden biri.
Evet maalesef Türkiye’nin en çok baskı altındaki su havzalarından bir tanesi. Biz toplumu ve oradaki su havzasına karşı sorumluluk hissettiğimiz için en az su kullanımını bu projedeki teknolojilerimizle sağlıyoruz. Aynı zamanda sadece sudan bahsetmeyelim. Enerji kullanımı açısından da 2030 senesinde net sıfır olma hedefimiz var. Dünyada da Siemens olarak hedefimiz bu. Çünkü gezegen ve atmosfer tek. Bir ülkenin hedefine ulaşması öbürünün ulaşmaması insanlık olarak bizi ileri götürmüyor. Bu hedefi grup olarak ilan ettik. Dolayısıyla Türkiye’de de bu hedefe ulaşacağız. 2030 senesinde ne kadar karbon salınımı gerçekleştiriyorsak o kadar karbonu da havadan yakalayacağız. Dolayısıyla bizim grubumuzun atmosferi bozucu etkisi kalmayacak. Ve 2030 böyle bir hedef için çok yakın bir tarih. Bu hedefi biz geçtiğimiz yıl dillendirmeye başladık. Sekiz yılda, bir yıllık enerji tasarrufu yapmamız gerekir ve elbette bu bir günde olacak iş değil. Dolayısıyla bütün ekiplerimiz bunun için çalışıyor. Ürünleri geliştirirken de, hizmetlerimizi geliştirirken de, iş modellerimizi geliştirirken de bu hedefle yola çıkıyoruz.
Yüksek teknolojiyle ürettiğiniz sürdürülebilirlik hedefli ürünlerin kaynaklardan yani enerjiden, sudan ne kadar tasarruf sağlıyor?
Beyaz eşya sektöründe ortalama yenileme süresi ekonomik koşullara göre değişmekle beraber sekiz ile 12 yıl arasında gerçekleşiyor. Dolayısıyla şu anda Türkiye’de kullanılan pek çok cihazın ortalama 10 yaşında olduğunu öngörürsek yanlış olmaz. 10 sene önceki cihazların enerji verimliliği de bugünkü cihazların enerji verimliliği arasında büyük fark var. Özellikle Türkiye’de cihazlar daha uzun ömürlerle başka evlerde de kullanıldığı için aslında şu anda piyasada 16-17-18 yıllık cihazlar bulunuyor. Elbette bunların kullanılması bir verim, tasarruf sağlıyor ama bunların yeni cihazlarla sürekli cihazlarla sürekli değiştirilmesi aslında hane halkının elektrikli cihaz kullanımı üzerinden elektrik sistemine yarattığı baskıyı ve ayrıca kendi bütçesine olan katkıyı iyi yönde geliştiriyor. Akıllı çamaşır makinesi kullanarak Türkiye’de yılda 890 milyon metreküp su tasarrufu sağlanması mümkün. Dolayısıyla burada iyi teknolojilerin pazarlamasını yapmaya ve önder ürünler hale getirmeye çalışıyoruz ki rakiplerimiz de bu trendleri takip etsinler.
Güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına ne kadar yatırım yapıyorsunuz? Örneğin üç yılda bu alana yapacağınız yatırım miktarı nedir?
2030 yılındaki net sıfır hedefimiz baki olduğu için şu anda dünyanın her tarafında enerjinin sorumlu kaynaklardan gelmesine, temiz kaynaklardan gelmesine ve aynı zamanda salınan karbon dioksitin yutulması için projelere, yatırımlar yapılıyor. Siemens olarak şu anda kullandığımız enerjinin yüzde 60’ı yenilenebilir kaynaklardan yüzde 40’ı da fosil kaynaklardan geliyor maalesef. Ama 2030’a kadar yüzde 60 olan oranı yüzde 100’e çıkartacağız. Yani kullandığımız tüm enerjiyi yeşil ve sorumlu kaynaklardan elde etmeyi hedefliyoruz. Ve tesislerimizin teknik altyapısı izin veriyorsa (Çin’de böyle ama Türkiye’de tesislerimizin teknik altyapısı ona izin vermiyor) bütün çatı alanlarımızı güneş enerjisi üretecek şekilde yapıyoruz. Her yeni binamızda bunu uyguluyoruz. Bunu Türkiye’de bir binamızda uyguluyoruz. İstanbul Arnavutköy’de İstanbul Havalimanı yakınında müşteri hizmetleri için yapılan bir depomuz var. Bu tesis temiz bir tesis olacak. Çatıda güneş enerjisi panelleri olacak ve su döngüsel olarak kullanılacak.
Teknik altyapının izin vermemesi ne demek?
Bundan 30 yıl önce inşa edilen fabrika binaları tepelerine güneş enerjisi panelleri yerleştirilecek şekilde tasarlanmadığından bir güvenlik riski yaratmamak için konulmuyor.
Sürdürülebilirlik yatırımları mutlaka maliyetleri arttırıcı etkenler. Siz de bu maliyet artışını fiyata yansıtmak durumundasınız. Tüketici bu yatırımlar nedeniyle belli fiyat artışını normal görüyor mu? Sürdürebilirlik yatırımlarına ilişkin tüketicinin algısı nedir?
Kesinlikle. Sürdürülebilirlik ilave maliyetler getirmiştir. Normalde bizim şu anda yaptığımız sürdürülebilirlik yatırımları yasaların şart koştuğu düzenlemeler değil. Biz daha iyi bir hayat için bu yatırımları yapıyoruz. Ve bu konuda gündemi oluşturup bütün endüstrinin bizi takip etmesi için bir ilham olmaya çalışıyoruz. Çünkü bu mümkün. Tüketici bu konuda çok ileride. Özellikle yeni gelişen tüketici kitlesinde, satın alma grubuna yeni girmiş ya de birkaç sene içerisinde girecek gençlerde müthiş bir çevre ve hayat duyarlılığı var.
Onlara soruyor musunuz?
Tabii ama bu bir sebep sonuç, yumurta tavuk ilişkisi. Biz böyle yaptığımız için farkında oluyorlar çevre duyarlılığının, onlar da bu beklenti içinde oldukları için biz bu alanı daha da çok teşvik ediyoruz. Güzel bir hayat bu gezegende sağlıklı bir hayat önce bunları yaparsak olacak. Dolayısıyla tüketicilerimizi dinliyoruz aslında. Onlar da bu konuda hem bizden ilham alıyorlar, hem de bizi teşvik ediyorlar bunları daha fazla yapmaya. Sürdürülebilirlik yatırımlarının maliyeti ürünü müşteri açısından daha pahalı hale getirmiyor. Biz bu maliyet artışını sineye çekiyoruz.
Peki tüm bu sürdürülebilirlik yatırımlarını yapmasaydınız maliyetleriniz ne kadar daha düşük olurdu? Yüzde beş, yüzde 10. Bir oran var mı?
Böyle bir hesap hiç yok. Böyle bir hesap hiç yapmıyoruz. Çünkü bu hesap üretken bir hesap olmayabilir. Şirketler sadece bugünün kârların, bugünün mali sonuçlarını hedeflerlerse dünyanın nereye gidebileceğini hayal edebiliyoruz.
Belki ortada dünya da müşteri de kalmayacak o zaman.
Evet şirketler başarılı gelecekler hesaplarken ortada sağlıklı insan kalmayacak. Biz de sağlık kalamayacağız. Dolayısıyla bu bizim kendimize karşı sorumluluğumuz. O yüzden bu hesabı hiçbir şekilde yapmıyoruz.
2022’de ne kadar büyüdünüz ve enflasyon satışları ne kadar etkiledi?
Türkiye’de Euro bazında yaklaşık yüzde 14 büyüdük.
Adetsel olarak büyüme nasıl?
Adetsel olarak büyüme çok daha düşük seviyelerde.
O zaman çok zam yapmışsınız.
Geçtiğimiz yıllarda malzeme maliyetleri çok bütün araştırma sonuçlarının da gösterdiği gibi çok arttığı için, bu artışın bir kısmı tüm üretici sektörlerde fiyatlara yansıtılmak zorunda kalındı. Ama Türkiye pazarına genel olarak bakıldığında geçen yıla göre beyaz eşya pazarı iki puan aşağıda. Ama biz ilerideyiz biz pazar payı kazanıyoruz.
Türkiye ekonomisinin dinamizminin altyapısız bir dinamizm olmadığının çok farkındayız. Türk tüketicisi çok rasyonel ve akıllı bir tüketici. Gerçekten hesabını çok iyi yapıyor ve parasını neye yatıracağını, ne alacağını, ne zaman zaman alacağını çok iyi biliyor. Avrupalı tüketici ise şu an oluşan risklerden ötürü büyük bir kaygıyla bütün satın almalarını durdururken ve dolayısıyla ekonomilerini de sıkıştırırken Türkiye’de ise tüketiciler fiyatların hem malzeme maliyetleri hem de devalüasyon yüzünden daha da artacağını düşünerek alımlarını hiç ötelemediler. Öne çektiler diyemeyiz ama hiç ötelemediler. Dolayısıyla da pazarın biraz kendisini muhafaza etmesini sağladı. Tüketiciler özellikle böyle dönemlerde enerji verimliliğine ve kaynak verimliliğine daha duyarlı oluyorlar.