Tuğrul Cora

UiPath Türkiye Genel Müdürü

“Otomasyon ve yapay zekâ inovasyonu demokratikleştiriyor”

8 Ocak 2025, Çarşamba

Yapay zekâ gibi yeni nesil teknolojilerle inovasyonun demokratikleştiğini kaydeden UiPath Türkiye Genel Müdürü Tuğrul Cora, dijital dönüşümün önemli bir ayağının ise açık inovasyon olduğunu vurguluyor.

Tuğrul Bey, uzun süredir hızlı dijitalleşmeden ve bu dönüşümün iş dünyasında yarattığı paradigma değişiminden söz ediyoruz. Siz UiPath olarak bu dönüşümün tam merkezinde yer alan bir şirketsiniz. Günümüzde yeni nesil teknolojiler alanında nasıl bir tablo var? Bugün ve yakın gelecekte şirketlerin iş yapış biçimlerini en derinden etkileyecek teknolojiler neler?

Kesinlikle haklısınız. Uzun yıllardır işletmeler, dijital dönüşümü öncelikli hedefleri arasına koyuyor. Daha verimli, daha üretken ve daha hızlı olmayı hedefleyen işletmeler, rekabet avantajı elde etmek ve kârlılıklarını artırmak için sürekli bir yarış içerisinde. Yazılım otomasyonu iş dünyasına girdiğinden bu yana, bilgi işlerinin nasıl etkili bir şekilde dönüştürülebileceğine dair önemli bir bilgi birikimi oluştu. Devasa veri yığınlarını işlemek zorunda kalan ekipler, çağrı merkezi çalışanları, idari işlere zaman ayırmak zorunda kalan doktorlar ya da kamu çalışanları gibi birçok kişi, otomasyonun kural bazlı ve tekrarlayan görevleri saniyeler içinde yerine getirme gücünü deneyimledi.

Yazılım otomasyonu özellikle pandeminin etkileri veya değişen jeopolitik dengeler gibi dış faktörlere karşı işletmelerin direnç oluşturmasına da büyük katkı sağladı. Bu nedenle kurumsal otomasyon, dijital dönüşümün temel taşlarından biri haline geldi ve artık yönetim kurulu seviyesinde ele alınan bir öncelik olarak görülüyor.

Yapay zekânın devreye girmesiyle artık otomasyonun yapay zekâ ile güçlendiği, dijital dönüşümü ölçeklendirebileceğimiz bir döneme girdik. Bu durum aslında kısaca ifade edersek, yapay zekânın vaatlerini somut sonuçlara dönüştürmek anlamına geliyor. Bizim için bu, otomasyon ve yapay zekânın en iyi özelliklerini bir araya getiren teknolojiler geliştirmek ve “ajanlar” dediğimiz dijital asistanlar sunmak demek. Bu asistanlar, Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) ile elde edilen yazılım robotlarının yeteneklerinin yanında, yapay zekâ sayesinde kazanılan otonom karar alma ve harekete geçme özelliğine sahipler.

“Agentic Otomasyon” yapay zekâ alanında ileriye doğru atılmış büyük bir adım. Bu teknoloji, işletmelerin çalışma biçimlerini köklü şekilde değiştirebilecek bir potansiyele sahip. Bu tür bir yapay zekâ, yazılım ajanlarının hızlı plan yapabilmesini, karar alabilmesini ve bağımsız bir şekilde uyum sağlayabilmesini sağlıyor. Ajanlar, karmaşık süreçleri analiz edip bir dizi aksiyon alarak hedefe ulaşabiliyor, doğal dilde komutlara yanıt verebiliyor ve öğrendikçe gelişebiliyor. Bu da otomasyonun ve genel olarak iş yazılımlarının kapsamını tamamen değiştiriyor.

İşte biz de UiPath olarak, bu ajanların hızlı ve güvenli bir şekilde kurumsal ortamlarda geliştirilip devreye alınmasına olanak sağlamak için çalışıyoruz. Şu anda 50’den fazla ülkede faaliyet gösteriyoruz ve 10 bin 830’dan fazla müşteriye, 4 binin üzerinde çalışanımızla hizmet sunuyoruz. Ancak teknoloji geliştirmekle yetinmiyoruz; aynı zamanda insanlarla makinelerin en iyi şekilde nasıl iş birliği yapabileceğine dair stratejiler üzerinde de çalışıyoruz.

Teknolojinin sınırlarını zorladığımız ve insan-makine işbirliğini en üst seviyeye çıkardığımız bu dönemde, dönüşüm kavramı bizim için yalnızca operasyonel verimliliği maksimize etmekle sınırlı değil. Bu kavram aynı zamanda sürdürülebilirlik, toplumsal sorumluluk ve toplumsal değer yaratmayı da içeriyor. Örneğin, UiPath Academy platformumuz üzerinden ücretsiz otomasyon ve yapay zekâ eğitimleri sunarak, 3 milyonu aşkın topluluğumuzu destekleyerek ve yükseköğrenim kurumlarına yönelik Akademik İş Birliği programımızı genişleterek teknolojinin daha geniş kitleler için erişilebilir olmasına, bir nevi demokratikleşmesine katkıda bulunuyoruz.

UiPath, yapay zekâ destekli Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) konusunda dünyada önemli bir yere sahip. UiPath çözümleri şirketlere neler sağlıyor? Verimliliği artırmalarına nasıl destek oluyor?

Dilerseniz öncelikle UiPath’in ekosistemdeki gelişimine kısaca değineyim; aslına bakarsanız biz başlangıçta RPA alanında bir şirket olarak yola çıktık ve elbette hâlâ bizim işimizin temelinde yer alıyor. Ancak zamanla, sunduğumuz çözümleri geliştirdik ve yapay zekâ teknolojileriyle iş dünyasının çalışma, inovasyon ve rekabet etme biçimlerini dönüştürmeye başladık. Bugün UiPath Platformu, ajanların, robotların, insanların ve modellerin kusursuz bir şekilde entegre olduğu, daha akıllı kararlar almayı sağlayan yeni bir otomasyon çağını hızlandırıyor diyebilirim gönül rahatlığıyla. Güvenlik, doğruluk ve dayanıklılık odaklı yaklaşımlarımızla, yapay zekânın insan potansiyelini artırdığı ve endüstrileri dönüştürdüğü bir dünya yaratmayı hedefliyoruz.

Bu bahsettiğim hedef doğrultusunda pratikte neler yaptığımızı kısaca açıklayayım. UiPath çözümleri üç ana alanda fark yaratıyor: uçtan uca süreç otomasyonu, akıllı entegrasyon ve yapay zekâ kullanımı, son olarak da veri güvenliği ve uyumluluk. Platformumuz, yalnızca bireysel görevleri otomatikleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda tüm iş süreçlerini uçtan uca yönetiyor. Örneğin, UiPath Document Understanding gibi araçlar, yapılandırılmamış verilerin işlenmesini kolaylaştırarak manuel belge yönetiminden kaynaklanan hataları en aza indiriyor ve iş akışlarının hızını ve verimliliğini artırıyor. Ayrıca, API entegrasyonu ve yapay zekâ destekli süreç madenciliği gibi gelişmiş çözümlerle şirketlerin rekabet avantajı elde etmesine yardımcı oluyoruz. UiPath Autopilot gibi yeniliklerle geliştiriciler ve iş analistleri, doğal dil komutlarıyla otomasyon tasarlayabiliyorlar. Bu çözümler, iş akışlarını optimize etmeyi kolaylaştırırken operasyonel performansı da artırıyor.

Bunun yanı sıra, platformumuz güçlü güvenlik kontrolleri ve AI Trust Layer gibi sistemler sunarak veri güvenliğini sağlıyor, doğruluk ve performansı artırıyor. Uyumluluk süreçlerini otomatikleştirerek, şirketlerin hata risklerini azaltmasına ve denetimleri hızlandırmasına olanak tanıyoruz. Böylece hem operasyonel mükemmeliyet hem de düzenleyici uyumluluğu sağlayarak daha güvenilir bir yapı sunuyoruz. Ancak müşterilerimize yalnızca yazılım sunmakla kalmıyoruz; dijital dönüşüm yolculuklarında stratejik bir iş ortağı olarak yanlarında yer alıyoruz. Bu işbirliği, şirketlerin performanslarını artırmasını ve inovasyonu teşvik etmesini sağlıyor. Otomasyon çözümlerimizi genişletirken, işletmelerin sürdürülebilir büyüme elde etmesine ve rekabet avantajı kazanmasına destek olmayı sürdürüyoruz.

Otomasyon ve yapay zekânın bir araya gelmesi inovasyon süreçlerini nasıl etkiliyor? Şirketler yenilikçilik yapma anlamında bu teknolojilerden nasıl yararlanabilirler?

Otomasyon ve yapay zekânın birleşimi, inovasyon için oldukça verimli bir zemin oluşturuyor. Eskiden sadece büyük şirketler ya da büyük bütçelere sahip yatırımcılar uzun vadeli ve yüksek maliyetli inovasyon projelerine girişebiliyordu. Ancak bugün, otomasyon ve yapay zekâ sayesinde şirketler, ölçeklerinden bağımsız olarak kendi bünyelerinde inovasyon geliştirebiliyor. Bu teknolojiler, inovasyonu daha demokratik bir hale getirerek küçük işletmelerin bile büyük işgücü veya ciddi uzun vadeli yatırımlar gerektirmeden yaratıcı ve yenilikçi projeler geliştirmesine olanak tanıyor.

Bu dönüşümün bir diğer önemli ayağı da açık inovasyonun yükselişi. Şirketler artık yalnızca kendi iç kaynaklarına bağımlı kalmak yerine, dış paydaşlarla, müşterilerle ve iş ortaklarıyla iş birliği yaparak yenilikçi çözümler üretiyor. Bu kültür, inovasyonun sınırlarını genişleterek, farklı bakış açılarıyla zenginleştirilmiş çözümler ortaya koyuyor. Örneğin, bir e-ticaret platformunda müşterilerden toplanan geri bildirimler, platformun kendini otomatik olarak optimize etmesine olanak tanıyor.

Bugünün hızla değişen iş dünyasında, yıllara yayılan uzun vadeli projeler giderek daha riskli hale geliyor. Teknolojideki ve pazar dinamiklerindeki hızlı değişimler, şirketleri kısa ve orta vadeli hedeflere dayalı çevik süreçler benimsemeye zorluyor. Sürdürülebilir inovasyonu sağlamak için şirketler artık “test et – başarısız ol – öğren – yeniden geliştir” döngüsüne dayalı bir modeli izliyor. Dolaysıyla da şirketlerin projeleri hızla başlatması, geri bildirimleri hızlıca toplaması ve çözümlerini yenileyerek rekabetçi kalması gerekiyor.

İşte tam da bu noktada, yapay zekâ ve otomasyon teknolojileri çevik inovasyonun önünü açıyor. Örneğin, UiPath Autopilot gibi araçlar, geliştiricilerin ve iş analistlerinin doğal dil komutlarıyla hızlı bir şekilde otomasyon tasarlamasına olanak tanıyor. Bu araçlar, yenilikçi fikirlerin hızlıca prototiplere dönüştürülüp test edilmesini sağlıyor. Ayrıca, süreç madenciliği gibi çözümler, iş akışlarını analiz ederek optimize ediyor ve inovasyon sürecinin daha hızlı ve etkili ilerlemesine katkıda bulunuyor.

Ayrıca, başarılı inovasyon projeleri geliştirmek için şirketlerin kısa vadeli kazançları uzun vadeli hedeflerle dengelemeleri gerekiyor. Yapay zekâ destekli otomasyon, bu dengeyi kurmayı kolaylaştırıyor. Örneğin, bir şirket yeni bir ürün geliştirdiğinde, yapay zekâ destekli süreçler ürünün pazara çıkış süresini kısaltıyor. Aynı zamanda, müşteri geri bildirimleri anında değerlendirilerek sürekli iyileştirmeler yapılabiliyor. Bu esneklik, projelerin hem yenilikçi ve güncel kalmasını hem de pazardaki rekabet avantajını korumasını sağlıyor.

Uzun süredir yapay zekâ teknolojilerinin sağladıklarından söz ediyoruz ama özellikle de ülkemizde yapay zekâ temelli uygulamaları yeni yeni görmeye başlıyoruz. Sizce yapay zekâ teknolojileri hangi alanlarda en etkin/anlamlı uygulamalara dönüşebilir?

Kesinlikle haklısınız; yapay zekânın faydaları üzerine uzun zamandır konuşuyoruz, ancak etkili uygulamalarını yeni yeni deneyimlemeye başlıyoruz. Yine de son yıllarda kazandığı ivme, büyük bir dönüşümü beraberinde getirdi. Artık birçok sektör, operasyonel süreçlerini daha hızlı, daha verimli ve hatasız hale getirmek için yapay zekâ kullanıyor. Bu gelişme, yalnızca büyük şirketler için değil, her ölçekten işletme için de yeni fırsatlar yaratıyor.

Yapay zekânın en etkili uygulamalarından biri, doküman işleme alanında karşımıza çıkıyor. Örneğin, UiPath Document Understanding™, yapılandırılmamış verilerin işlenmesini kolaylaştırarak şirketlerin doküman yönetimi yükünü hafifletiyor. E-arşivlerin, faturaların ve sözleşmelerin otomatik analiz edilmesi hem zaman hem de maliyet açısından büyük avantajlar sunuyor. Bir diğer önemli alan ise müşteri hizmetleri ve çağrı merkezi operasyonları. Yapay zekâ destekli chatbot’lar ve sesli asistanlar, müşteri taleplerini daha hızlı karşılıyor ve müşteri memnuniyetini artırıyor.

Sağlık sektörü de yapay zekâ için büyük bir potansiyele sahip. Tıbbi kayıtların otomatik analizi ve teşhis süreçlerinden tedavi önerilerine kadar çeşitli aşamalarda yapay zekâ kullanılabiliyor. Bu, sağlık profesyonellerinin iş yükünü hafifletirken hasta bakım kalitesini artırıyor. Örneğin, yapay zekâ destekli sistemler laboratuvar sonuçlarının daha hızlı yorumlanmasını sağlıyor ve anında tedavi önerileri sunabiliyor. İnsan kaynakları ve işe alım süreçleri de yapay zekâdan büyük ölçüde fayda sağlayan alanlar arasında. Örneğin bizim UiPath’te sağladığımız otomasyon çözümleri, işe alım süreçlerini hızlandırıyor ve mülakatlardan performans değerlendirmelerine kadar birçok görevin kolayca yönetilmesini sağlıyor. Bu sayede hem zaman tasarrufu sağlanıyor hem de doğru adayların daha hızlı bulunmasına yardımcı olunuyor.

Velhasıl, bu ve benzeri alanlardaki etkin kullanımı sayesinde Türkiye’de otomasyon ve yapay zekâya yönelik güçlü bir adaptasyon ve yenilikçilik iştahı var. Global çapta dahi dikkat çeken harika başarı örneklerimiz var. Mesela bizim UiPath olarak yapay zekâ liderlerini küresel ölçekte ödüllendirdiğimiz bir ödül programımız var, AI25 Awards. Bu yıl AI25 Awards’ta ödül kazanan 25 şirket arasında dört Türk şirketi de vardı: Beko, Enerjisa Enerji, Eureko Sigorta ve Şişecam. Tüm dünyadan en iyi uygulamaların değerlendirmeye alındığı bu çapta bir programda bu şekilde öne çıkmak, ülkemizde yapay zekâ uygulamalarının ne kadar hızlı yayıldığının ve etkili bir şekilde kullanıldığının önemli bir göstergesi.

Peki, yeni nesil teknolojiler, özellikle de yapay zekâ sistemleri, mevcut işgücünü nasıl dönüştürecek? Bu bağlamda, hangi yetenekler ve yetkinlik setleri önem kazanıyor?

Yeni nesil teknolojiler, özellikle Agentic Yapay Zekâ (Agentic AI) ve Agentic Otomasyon, işgücünün dönüşümünü hızlandırıyor ve çalışma biçimimizi temelden değiştiriyor. Bu dönüşüm, insanlarla teknolojinin iş birliğini yönetme yeteneğini günümüz iş dünyasında kritik bir beceri haline getirdi. Çalışanlardan, otomasyon süreçlerine uyum sağlamaları ve yapay zekâ araçlarını daha fazla değer üretmek için kullanmaları bekleniyor. Verimli çalışmanın anahtarı artık agentic iş akışlarını anlamak ve yönetmekten geçiyor. Biz bu beceriyi desteklemeye yönelik bir dizi çözüm sunuyoruz. Örneğin UiPath Autopilot for Everyone çözümümüz, teknik bilgiye gerek duymadan tüm çalışanların otomasyonun yeteneklerinden faydalanmasını mümkün kılıyor.

Bunun yanı sıra, uyum sağlama ve sürekli öğrenme becerileri, hızla değişen koşullar karşısında daha da önemli hale geldi. Teknolojinin hızlı bir şekilde geliştiği bu dönemde, yeni araç ve süreçleri hızla benimseyebilen çalışanlar önemli bir avantaj elde edecek. Ayrıca, duygusal zekâ ve iletişim becerileri iş yerinde önemini koruyacak. Otomasyon ve yapay zekâ birçok teknik görevi devralırken, müşteri memnuniyeti ve ekip içi iş birliği gibi insan etkileşimi gerektiren alanlarda güçlü iletişim becerileri fark yaratmaya devam edecek.

Yani aslına bakarsanız, yapay zekâ ve agentic otomasyonun yükselişi, işgücünü daha anlamlı ve yaratıcı rollere yönlendiriyor. Bu dönüşüm, çalışanlara rutin görevlerin ötesine geçme ve stratejik katkılarda bulunma fırsatı sunarken, iş verimliliğini de artırıyor. Dolayısıyla bu yeni dönemde başarının anahtarı, teknolojiyle uyumlu bir şekilde çalışabilme yeteneği olacak.

Bugün şirketler sözünü ettiğiniz yetenekleri bulmakta büyük güçlük çekiyorlar. Özellikle yazılımcıların yurt dışına yönelmesi iş dünyasını zorluyor. Bu konuda sizce ne gibi önlemler alınmalı? Neler yapılmalı?

Haklısınız, yetenekli çalışan bulmak konusunda iş dünyası ciddi zorluklarla karşı karşıya. Bu sorun özellikle yazılım ve teknoloji sektörlerinde belirginleşiyor; birçok yetenekli geliştiricinin yurt dışına yönelmesi durumu daha da zorlaştırıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2023 yılında yükseköğretim mezunlarının göç oranı yüzde 2’ye ulaştı. Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında bu oran yüzde 6,8, mühendislikte ise yüzde 4,4. Türk yeteneklerin en çok tercih ettiği ülkeler arasında ABD ve Almanya bulunuyor ve bu tercihlerde ekonomik nedenler ile daha iyi çalışma koşulları arayışı etkili oluyor. Bu sorunun çözümü, tüm ekosistem paydaşlarının iş birliğini gerektiriyor. Kamu kurumlarının, yeteneklerin ülkede kalmasını teşvik edecek vergi indirimleri ve destek programları sunması gerekiyor. Ayrıca, akademik kurumlarla özel sektör arasındaki iş birliklerinin güçlendirilmesi, genç yeteneklerin Türkiye’de kalmasını teşvik etme açısından önemli.

Özel sektörün perspektifinden bakıldığında ise çalışan dostu çalışma ortamları yaratmak büyük önem taşıyor. Örneğin biz UiPath olarak, çalışanlarımızı esnek çalışma modelleri ve uzaktan çalışma seçenekleri sunarak destekliyoruz. Bu sayede, çalışanlarımızın sağlıklı bir iş-yaşam dengesi kurmasına olanak tanıyoruz. Ayrıca, kariyer gelişimlerini desteklemek için kurum içi eğitim programları sağlıyoruz. Bu tür uygulamalar, yetenekli çalışanlar için çekici bir çalışma ortamı yaratıyor. Ancak elbette yetenek göçü sorununu çözmek, ekosistemdeki tüm paydaşların uzun vadeli iş birliğini gerektiriyor. Önümüzdeki dönemde; şirketler, kamu kurumları ve akademik kuruluşlar arasındaki güçlü iş birliği, Türkiye’nin ekonomik büyüme ve inovasyon hedeflerini gerçekleştirmesinde hayati bir rol oynayacak.

Bu bağlamda UiPath, yazılımcılara ya da yeni nesil teknolojiler alanında çalışmak isteyen yeteneklere ne gibi gelişim olanakları sağlıyor?

UiPath olarak, geniş müşteri ve iş ortağı ekosistemimizle birlikte otomasyon ve yapay zekâ geliştirme ve benimseme süreçlerinde liderlik ediyoruz. Bu sayede, çalışanların bu büyük dönüşümün aktif bir parçası olmasını sağlıyoruz. Geleceğe yönelik vizyonumuz, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde işgücünü yapay zekâ becerileriyle donatarak teknolojinin tam potansiyelini ortaya çıkarmalarına olanak tanımak. Bu çerçevede, bireylerin potansiyellerini keşfetmelerine ve yapay zekâ ile otomasyon alanında beceriler kazanmalarına yardımcı olmak için UiPath Academy adlı platformumuzu hayata geçirdik.

Bugüne kadar UiPath Academy, dünya çapında 2 milyona yakın kişiye ücretsiz eğitim sundu ve milyonlarca saatlik kurslarla katılımcılara hizmet verdi. Katılımcılar, yapay zekâ ve otomasyon konusunda derinlemesine bilgi edinirken, yeni nesil teknolojilerde becerilerini geliştiriyor. Türkiye’de 2017 yılında kullanıma açılan platform, bugüne kadar 324 bin 182 kullanıcıya ulaştı ve sadece 2024 yılında yaklaşık 40 bin kişi eğitim programlarına katıldı. Bu eğitimlerle bireylerin bilgi birikimlerini artırırken, yeni nesil teknolojilere dayalı kariyerlerini şekillendirmelerine de destek oluyoruz. Amacımız, yeteneklerin bu dönüşüm çağında hem bireysel hem de profesyonel anlamda gelişimlerini sürdürebilmelerine katkı sağlamak.

UiPath olarak önümüzdeki süreçte Türkiye ve bölgedeki öncelikli hedefleriniz nedir? Gelecek ajandanızda neler var?

Türkiye’deki güvenilir iş ortaklarımız ve müşterilerimizle oluşturduğumuz ekosistemi daha da güçlendirmeyi ve onları otomasyon ve yapay zekâ ile dijital liderliğe ulaşma yolunda desteklemeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde, Agentic Otomasyon çözümleriyle şirketlerin iş süreçlerini daha akıllı ve daha verimli hale getirmeyi amaçlıyoruz. Bu vizyon doğrultusundaki en önemli hedefimiz, Türkiye ve bölgede agentic otomasyon çözümlerini yaygınlaştırarak daha fazla başarı hikâyesine imza atmak. Bugüne kadar iş ortaklarımızla birlikte gerçekleştirdiğimiz projeler, bu alandaki potansiyelin ne kadar büyük olduğunu ortaya koyuyor.

İş ortaklarımızla birlikte büyüyerek, onları hızla değişen dünyaya uyum sağlamada, operasyonel verimlilik elde etmede ve rekabet avantajı kazanmada destekleyeceğiz. Elbette verimliliğin yanı sıra, inovasyon ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaları için de yanlarında olacağız. 2025, iş ortaklarımızın dijital dönüşüm yolculuklarında onlarla birlikte daha güçlü adımlar atmayı sürdüreceğimiz bir yıl olacak.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş