Couchbase Kurumsal Müşteri Yöneticisi Özgür Mermerci ile geleceğin karar alma mekanizmaları arasında yapay zekâ ajanlarının yer almasıyla işletmelerin dikkate alması gerekenler ve potansiyel risk ve fırsatlar üzerine konuştuk.
Gartner'ın 2028 yılına kadar iş kararlarının yüzde 15'inin yapay zekâ ajanları tarafından alınacağı tahminine dayanarak, bu değişimin hangi sektörlerde gerçekleşeceğini ve ne kadar hızlı olacağını düşünüyorsunuz?
Gartner’ın öngörüsü oldukça dikkat çekici bir değişime işaret ediyor. Bu dönüşümün en hızlı şekilde tedarik zinciri yönetimi, üretim ve sağlık hizmetleri gibi sektörlerde gerçekleşeceğini düşünüyorum. Örneğin, tedarik zincirlerinin optimize edilmesi, üretimde iş akışlarının otonom yapılar tarafından yönetilmesi ya da sağlık sektöründe yapay zekâ destekli tedavi planlamalarının hayata geçirilmesi bu alanların öncelikli dönüşüm noktaları olacağını gösteriyor. Özellikle sağlık sektöründe, bir yapay zekâ sağlık asistanının hastaların tedavi süreçlerini gerçek zamanlı verilerle bağımsız olarak yönetmesi ve doktorlara önemli uyarılar yapabilmesi gibi örnekler, bu teknolojilerin hem operasyonel verimlilik hem de sonuç iyileştirme açısından büyük faydalar sağlayabileceğini gösteriyor. Gartner, bu değişimin 2025’ten itibaren hız kazanacağını ve 2028’e kadar kademeli olarak yaygınlaşacağını belirtiyor. Bu nedenle, değişimin başlangıçta bu sektörlerde olacağını ancak zamanla daha geniş bir etki alanına yayılacağını söyleyebilirim.
Yapay zekâ sistemleri yaygınlaştıkça çalışanlar için nasıl kültürel uyum süreçleri gerekli oluyor? Bu dönüşümü kolaylaştıracak hangi eğitim ve destek mekanizmaları uygulanabilir?
Yapay zekâ sistemlerinin benimsenmesi, çalışanlar açısından iki farklı şekilde kültürel adaptasyonu gerektiriyor. Eğer işletme yapay zekâ ajanları gibi tamamen otonom sistemlere geçiş yapıyorsa, bu durumda çalışanların rollerinde ve süreçlerin işleyişinde köklü değişiklikler yaşanacaktır. Çalışanların yeni iş akışlarına uyum sağlayabilmesi için kapsamlı bir eğitim ve beceri geliştirme programı elzemdir. Ayrıca, otomasyonun doğuracağı yeni çalışma şekillerini benimsemek için bir plana da ihtiyaç duyulacaktır. Diğer yandan, yardımcı yapay zekâ modelleri daha farklı bir geçiş süreci gerektiriyor. Bu modeller, çalışanların mevcut görevlerini daha etkili bir şekilde yerine getirmelerini desteklemek için tasarlandığından, teknolojiyi günlük iş akışlarına entegre etmek öncelik taşıyor. Bu süreçte çalışanlara, yapay zekâ sistemlerini nasıl kullanacakları konusunda rehberlik edilmesi ve sürekli destek mekanizmalarının sağlanması kritik öneme sahiptir. Nihayetinde, geçişi kolaylaştırmak adına işletmelerin çalışanlarına yönelik sürekli eğitim programları düzenlemesi, kullanıcı dostu arayüzler sağlaması ve yeni teknolojilerin uyum sürecinde rehberlik hizmetleri sunması gereklidir.
Bir işletmenin operasyonel ihtiyaçlarını değerlendirirken doğru yapay zekâ modelini seçmesi için dikkate alması gereken kriterler nelerdir?
Doğru yapay zekâ modelini seçmek, işletmenin operasyonel gereksinimlerine ve stratejik hedeflerine bağlıdır. Eğer bir işletme tam otomasyondan fayda sağlayabilecek bir iş akışına sahipse, yapay zekâ ajanları daha uygun bir seçenek olacaktır. Örnek olarak; üretim, tedarik zinciri yönetimi veya lojistik gibi süreçlerde bu modeller verimliliği artırabilir. Diğer tarafta, insan yaratıcılığı, uzmanlığı ve hassasiyet gerektiren işlerde yardımcı yapay zekâ modelleri daha iyi bir tercihtir. Pazarlama, müşteri deneyimi veya ar-ge gibi alanlarda, yardımcı yapay zekâ sistemleri çalışanların performansını artırabilir. Bu noktada entegrasyon gereksinimlerinin de oldukça önemli bir kriter olduğunu söyleyebiliriz. Tam otomasyona geçiş için yapay zekâ ajanları genellikle kapsamlı mimari değişikliklere ihtiyaç duyarken, yardımcı modeller mevcut sistemlere daha kolay entegre olabilir. İşletmeler, bu entegrasyon süreçlerini ve maliyetlerini göz önünde bulundurarak karar vermelidir.
Yapay zekâ ajanlarının kullanımının artmasıyla ortaya çıkabilecek riskler nelerdir? İşletmeler bu riskleri nasıl en aza indirebilir?
Yapay zekâ ajanlarının yaygınlaşmasıyla birlikte birkaç önemli riskin ortaya çıkabileceğini düşünüyorum. İlk olarak, veri entegrasyonu sorunları ön plana çıkıyor. Gecikme, veri yayılımı veya bağımsız veritabanlarının yarattığı performans sorunları, yapay zekâ uygulamalarını olumsuz olarak etkileyebilir. Ayrıca, tam otomasyona geçiş süreçlerinde yüksek maliyetler ve zaman gereksinimleri işletmeler için zorluklara neden olabilir. Bir diğer önemli riskse insan müdahalesinin azalmasıdır. Bu durum, etik sorunlara ve operasyonel hatalara yol açabilir. Örnek olarak, bir yapay zekâ sisteminin hiçbir insan müdahalesi olmadan yanlış bir karar alması büyük zararlara yol açabilir. Kuruluşların, bu riskleri en aza indirmek için entegre veri yönetimi stratejileri benimsemeleri büyük önem taşır. Ayrıca, çalışanların yapay zekâ sistemlerini etkili bir şekilde kullanabilmesi için sürekli eğitim programları düzenlenmelidir. İnsan uzmanlığı ile yapay zekâ süreçlerini dengeli bir şekilde harmanlamak da bu riskleri yönetmek için uygulanabilir bir yaklaşımdır.
Tam otomasyon veya yapay zekâ destekli modellerin uzun vadede işgücü piyasası ve çalışanlar üzerindeki etkilerini nasıl görüyorsunuz?
Tam otomasyonun, özellikle rutin görevleri ortadan kaldırarak işgücü piyasasında önemli bir değişim yaratacağını düşünüyorum. Bu durum çalışanların stratejik ve yaratıcı görevlere odaklanmasını sağlayabilir, ancak adaptasyon zorluklarına da yol açabilir. Bu nedenle, otomasyonun etkilerini dengelemek için yeniden beceri kazandırma programları ve çalışan eğitimleri önem kazanacaktır. Bu noktada, yapay zekâ destekli modeller ise farklı bir etki yaratır. Bu modeller, insan uzmanlığını destekleyerek çalışanların yeteneklerini artırır. Örneğin, bir pazarlama ekibi yapay zekâ sistemlerinden aldığı verilerle daha iyi stratejiler geliştirebilir ve yaratıcı çalışmalarını daha etkili bir şekilde yürütebilir. Uzun vadede, işgücü piyasasında teknolojiyi etkin kullanabilen çalışanlara olan talep artacaktır. Bu dönüşüm çalışanların yeni beceriler geliştirmesini gerektirecek ve işletmelerin çalışanlarına sürekli eğitim vermesini zorunlu hale getirecektir. Gelecekte başarılı bir işgücü oluşturmanın anahtarı, yapay zekâ teknolojileri ile insan becerileri arasında iyi bir denge kurmak olacaktır.