Sürekli gelişen ve değişen iş dünyasına uyum sağlayabilmek ve aynı zamanda daha iyi bir performans sergileyebilmek için liderlerin artık daha stratejik adımlar atması gerekiyor. Mevcut işletmelerin yeni işletmeler kurması ise öne çıkan güçlü stratejilerden biri. Peki, sıfırdan kurulan işletmelerde liderler nelere dikkat etmeli? Konuyu McKinsey& Company Doğu Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Leap Lideri Kıdemli Ortağı Can Kendi ile detaylarıyla konuştuk.
The State of New-Business Building araştırmasına göre mevcut şirketlerin, sıfırdan yeni işletmeler oluşturması en etkili büyüme stratejisi olarak görünüyor. Bunu biraz açabilir misiniz? Bu durum işletmeler için hızla dönüşen günümüz dünyasında hangi açılardan daha fazla avantaj sağlıyor?
Stratejik büyüme için yeni iş kurmak, CEO'ların yüzde 21’inin bir numaralı önceliğidir.
Yeni İş Kurmanın Durumu (The State of New-Business Building) Küresel araştırmamız bize gösteriyor ki; yeni iş kurma (new-business building), zorlu zamanlarda gelişmek isteyen kuruluşlar için temel bir yetenek olarak öne çıkıyor. Bu yıl yaptığımız araştırmamızın sonuçlarına göre; iş liderleri, 2026'ya kadar küresel gelirlerin yüzde 50'sinin, bugün var olmayan ürün, hizmet ve işletmelerden geleceğini öngörüyor.
Yöneticilerin yarısından fazlası, yeni iş kurma konusunu genel büyüme için en önemli üç önceliklerinden biri olarak listeliyor. Zira bu soruya, 2017-2019 arasında aynı yanıtı veren yöneticilerin oranı, bugünkünden yüzde 30 daha azdı. Son araştırmamıza katılan her beş CEO'dan biri, stratejik büyüme için yeni iş kurmanın "bir numaralı önceliği" olduğunu söyledi. İş liderlerinin yüzde 81'i, faaliyet gösterdikleri sektörde yaşanan olumsuzluklardan korunmak amacıyla yeni iş kurmaya yöneliyor.
Yeni kurulan işlerin sürekli olarak piyasa ortalamasından daha iyi performans göstermesi, iş liderlerinin bu alana odaklanma nedenlerinin başında geliyor. İncelediğimiz dört organik büyüme stratejisinden en etkilisinin iş kurmak olduğunu belirtmek isterim. Ana stratejileri olarak iş kurmayı seçen şirketlerin yüzde 74'ünün piyasa ortalamasının üzerinde büyüme yakaladığını görüyoruz.
Başarılı bir iş kurmak ve ölçeklendirmek, zor olduğu kadar açık ve basit de bir süreç. Mevcut şirketlerin yeni iş kurma trendi, önemli bir dönüşümü de beraberinde getiriyor. Bu dönüşümde, mevcut şirketlerin startup alanına bugüne kadar yaşanmamış ölçekte güç kattığını görüyoruz. Mevcut şirketler tarafından kurulan startuplar, finansmana daha rahat erişimin yanı sıra marka değerinin ve mevcut müşteri tabanının sağladığı avantajları da değerlendirerek güçleniyor.
Yeni iş kuran mevcut şirketlerin birçoğu genelde yeni bir alana adım attıkları için desteğe ihtiyaç duyabiliyor. Başarılı bir iş kurmak ve ölçeklendirmek, zor olduğu kadar aslında açık ve basit bir süreç. Leap by McKinsey ile şirketlerin kuracakları yeni işlerin, ölçeklenmesine ve ‘büyüme eğrisini’ yakalamalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Küresel ölçekte Leap by McKinsey uygulamalarında; sayıları 5 bini aşan McKinsey Dijital çalışanının yanı sıra yazılım, tasarım, pazarlama alanlarında uzmanlaşmış dünya çapında yeteneklerin de yer aldığı binden fazla profesyonel görev alıyor. Bu altyapısıyla Leap by McKinsey, 180 tanesi son 12 ayda olmak üzere 300’den fazla yeni işin kurulmasına ve başarıyla ölçeklenerek büyümesine liderlik etti.
Şirketler için yeni işlerin kurulması elbette zorlu bir süreç ama bu süreci başarılı bir şekilde geçirmek için organizasyonlar özellikle hangi noktaların üzerinde daha çok durmalı? Yeni işletmeler nasıl başarılı bir şekilde oluşturulabilir?
Başarılı sonuçlar elde edebilmeleri için, yeni işler kurma sürecindeki şirketlerin sahip oldukları deneyimi ve kaynakları, bir start-up esnekliğiyle birleştirmeleri gerekiyor. Doğru yapı, liderlik desteği ve yerinde yeteneklerle, şirketler yeni büyüme yolunda sağlam adımlarla ilerleyebilir. Yeni iş kuran liderlerin başarılı olmak için dikkat etmesi gereken konuları 8 başlık altında toplayabiliriz. Bunların başında “uyum sağlayabilme yeteneği” geliyor. Birçok yeni işletmenin koşullar değiştiğinde ve içinde bulundukları piyasaya ilişkin öngörülerini yenilemeleri gereken bilgiler aldıklarında etkin bir şekilde uyum sağlayamadıklarını görüyoruz. Uyum sağlayabilen ve yeni verilere göre hareket edebilen şirketlerin başarı oranı da yükseliyor.
Yeni kurulan işlerin başarısında, ölçeklendirme stratejisinin en başından planlanmış olması büyük önem taşıyor. Bu nedenle “işletmeyi ölçeklendirme stratejisi” ikinci dikkat edilmesi gereken nokta olarak öne çıkıyor. Üçüncü madde “doğru müşteri metriklerine odaklanmak.” Dördüncü nokta olarak da şirketlere, “kalite yerine sayılara ödeme yapmamalarını” öneriyoruz. “Sinerjiye fazla güvenilmemesi” ise dikkat edilmesi gereken beşinci noktayı oluşturuyor. Yeni işi yönetmesi amacıyla mevcut şirket bünyesinden bir yönetici atanmasını da mevcut şirketin daha ağırlaşmış iş süreçlerini bu yeni yapıya taşıyabileceği için önermiyoruz. Yeni şirketin bağımsız yapısını ve dinamizmini koruyacak bir liderin seçilmesi, dikkat edilmesi gereken altıncı konu başlığımızı oluşturuyor. Bütün bunların yanı sıra yeni iş kurmanın bir öğrenme süreci olduğunu da göz önüne alarak “öğrenmek için bütçede yer bırakılması” gerekiyor. Son olarak da ürüne veya hizmete yeni özellikler eklerken, şirketin temel kuruluş amacını ve müşteri ihtiyacını odaklanmak ve bunların dışına çıkmamak, yeni işin başarılı olması yolunda belirleyici rol oynuyor.
Yeni kurulan işlerde, bu 8 başlığa dikkat edilmesi büyük önem taşıyor. Küresel ölçekte yeni kurulan işlere, beşinci yıllarında ya da daha sonrasında baktığımızda, bu şirketlerin yüzde 80’inin 50 milyon dolar yıllık gelir çıtasının altında kaldıklarını görüyoruz. Ayrıca bu şirketlerin yarısından fazlası da ya 1 milyon dolar yıllık gelir çıtasının altında kalıyor ya da tamamen kapanıyor.
Mevcut şirketlerin, yeni kurdukları iş ile aralarında nasıl bir ilişki olması gerekiyor? Yeni kurulan işe neleri taşımalarını, neleri taşımamalarını öneriyorsunuz?
Yeni iş kurma sürecinde, mevcut şirketten alınması ve alınmaması gerekenleri; üç artı, üç eksi olarak tanımlayabiliriz. Yeni kurulan şirketin başarılı olabilmesi için, yerleşik şirketten üç konuyu almasını ve üç konuyu da almamasını öneriyoruz. Önce alması gerekenleri sayalım. Yerleşik bir şirket bünyesinde yeni bir şirket kuruluyorsa bu durumun sağladığı avantajları sonuna kadar kullanmak gerekiyor. İlk olarak yerleşik şirketin marka değeri, yeni kurulan şirkete büyük avantaj sağlıyor. Bu marka değerini, yeni kurulan işe taşıyan çalışmalar önem arz ediyor. İkinci avantaj olarak ise hazırdaki müşteri tabanını ve bunlara erişim kanallarını sayabiliriz. Bu verilerin ve kanalların kullanılması, yeni şirketin ilk dönemlerine önemli bir katkı sağlar. Üçüncü önemli avantaj da özellikle fonlama tarafında mevcut şirketin sahip olduğu gücün ve imkanların kullanılabilmesidir. Mevcut şirketin özellikle kısa vadedeki finansman yetkinlikleri, yeni kurulan işe önemli avantajlar sunacaktır.
Bunların yanı sıra iş yapış şeklinin değişmesi ve daha hızlı karar alma süreçlerinin işlemesi büyük önem taşıyor. Alınmaması gerekenler arasında, mevcut şirketteki bürokrasi başta geliyor. Yeni kurulan şirkette bürokrasinin tamamen sıfıra indirilmesi gerekiyor. İşin insan tarafı da ikinci değişmesi gereken nokta. Yeni işe doğru yeteneklerin kazandırılması ve elde tutulabilmesi için bazen yerleşik şirketlerin mevcut insan kaynakları süreçlerinden farklı bir yol izlemek gerekebiliyor. Farklı bir teşvik sistemine ya da performans değerlendirmesine ihtiyaç duyulabiliyor. Üçüncüsü de teknoloji. Yerleşik şirketlerin sahip oldukları teknoloji altyapısını yeni kurulan işte de kullanmak istemesi en büyük sorunlardan birini oluşturuyor. Herhangi bir konuda, çözüm için ihtiyaç duyduğu yazılımları, hazırdaki mevcut teknoloji ekiplerinin hazırlamasını istemeleri de benzer bir sorunun ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu bazı durumlarda çok maliyetli olabiliyor. Eğer söz konusu çözüm, stratejik bir öneme sahip değilse, daha düşük bir maliyetle dışarıdan satın alınması en ideal yol olarak öne çıkıyor. Bu noktada, neyin mevcut şirketin imkanlarıyla yapılacağına neyin dışarıdan alınacağına karar vermek büyük önem taşıyor.
Bu üç artının ve üç eksinin, yeni şirket kurulumunda doğru şekilde uygulanmasının yaygın bir dilemma olan; yerleşik şirketler zorlanıyor çünkü her şeye sahipler ve yeni kurulan şirketler zorlanıyor çünkü hiçbir şeye sahip değiller sorununa da çözüm getireceğine inanıyorum.
Bu dönemde gerek pandemi gerekse iklim krizinin tüketicilerin her açıdan isteklerini ve beklentilerini değiştirdiğini biliyoruz. Tüketici artık bir markayı tercih ederken neleri önemsiyor? Bu yeni dönemde yeni kurulan şirketlerin nelere dikkat etmesini öneriyorsunuz?
Tüketicilerin her geçen gün daha fazla önem verdiği sürdürülebilirlik konusu, yeni iş kurma sürecindeki iş liderlerinin kararlarında da belirleyici rol oynuyor. Araştırmamıza katılan iş liderlerinin yüzde 92’si, sürdürülebilir ürün ve hizmetlere yönelik talebi en azından kısmen karşılayabilecekleri yeni işler kurmayı planladıklarını söylüyor. Ek olarak, yüzde 42'si sürdürülebilirliği yeni işletmelerinin değer önermesinin merkezine koyacağını belirtiyor.
Sürdürülebilirliğin yanı sıra, içinde bulunduğumuz dönemde, yeni işlerin nasıl başarılı olabileceğine ilişin önerilerimizi, beş başlık altında toplayabilirim. Bu başlıklar; ‘CEO’nun rolü’, ‘yeni işin özerkliği’, ‘başarıyı hızlandıran odaklı satın almalar’, ‘müşteri içgörülerinin tam olarak anlaşılması’ ve son olarak da ‘liderlikte çeşitliliğin sağlanması’ olarak öne çıkıyor.
Bu sürecin yönetilmesinde liderlik büyük önem taşıyor. Yeni kurulan işin başarılı olmasında liderlerin nasıl bir rol üstlenmesi gerekiyor?
Yeni kurulan işlerde, organizasyonun her seviyesindeki liderler, çalışanların eylemlerini şekillendirir ve onlara ilham verir. Şirketlerinin başarısındaki belirleyici rolleri her zaman olduğundan daha fazladır. Araştırmalarımızda, başarılı olan yeni şirketlerin CEO’larının uyguladığı 4 çok belirgin eylem belirledik. Bu CEO’lar, yeni yatırımlarını kısa vadede kârsız olduğunu bilseler de koruma altına alıyor. Bu yatırımları kararlılıkla gerçekleştiriyor. İşletmelerin yatırım ihtiyaçları ve kârlılık süresi konusunda hem iç hem de dış paydaşlarda beklentilerin gerçekçi olmasını sağlıyor. Son olarak da yeni işe olan desteğini açık bir şekilde tüm paydaşlar önünde gösteriyor. Araştırmalarımız, CEO'lar bu dördünü de gerçekleştirdiğinde, yeni işletmelerinin başarılı olma olasılığının diğer CEO'lar tarafından denetlenen yeni işletmelere göre 1,9 kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Bunlara ek olarak, CEO’ların girişimci kişiliklerinin ve yeni kurulan işin yatırımlarına devam etme konusunda kararlılıklarının önemli olduğunu tekrar vurgulayalım. Mevcut ana şirketin yeni bir iş kurması, bazı noktalarda kurallara meydan okumayı ve hantallaşmaya yol açan bürokrasilere karşı çıkmayı gerektirir. Hem mevcut ana şirketin hem de yeni kurulan şirketin CEO’ları bu konuda cesaretli ve cesaretlendirici olmalıdır.