Güray Yıldız

Türk Henkel Yürütme Kurulu Başkanı 

“Hedefimiz, 2025 Yılında Tüm Yönetim Kademelerinde Cinsiyet Eşitliğini Yakalamak”

17 Temmuz 2025, Perşembe

Türk Henkel çalışanlarının yüzde 46’sının, yöneticilerinin ise yüzde 43’ünün kadınlardan oluştuğunu belirten Türk Henkel Yürütme Kurulu Başkanı Güray Yıldız, kadın çalışanların kariyerlerini desteklemek amacıyla mentorluk ve koçluk gibi programlar sunduklarını ve kadın liderlerin gelişimini desteklemek amacıyla global ölçekte tasarlanmış çeşitli programları hayata geçirdiklerini ifade ediyor.

Bize Türk Henkel’in tarihçesinden ve Türkiye’deki operasyonlarından bahsedebilir misiniz?

Türk Henkel olarak, ülkemizdeki yolculuğumuz bundan 62 yıl önce başladı. Bu yolculuğun ilk adımı, 1963 yılında Gebze’de faaliyete geçen fabrikamızla oldu. Henkel’in çamaşır ve ev bakım alanındaki Türkiye organizasyonu ise Atatürk’ün isteğiyle İzmir’de kurulan Turyağ firmasının 1965 yılında satın alınmasıyla başladı. 2000 yılında tüm organizasyonlarımızı Türk Henkel çatısı altında birleştirdik. 2001 yılında Henkel’in yapıştırıcı teknolojileri alanındaki ikinci fabrikasını Tuzla’da açtık. Çamaşır ve ev bakım fabrikamız Ankara’da 2008 yılında üretime başladı. 2019’da ise Gebkim yapıştırıcı teknolojileri fabrikamız, Endüstri 4.0 akıllı fabrika altyapısı ile faaliyete geçti. 2022 yılında da Henkel tüketici markalarını tek çatı altında birleştirdik. Bu yıl ise tüketici markaları üretiminin tamamını Ankara Fabrikası bünyesine taşıdık.

Şu anda merkez ofisimiz İstanbul’da, iki satış ofisimiz ise Ankara ve İzmir’de bulunuyor. Üretimimizi Ankara, İstanbul Tuzla ve Kocaeli Gebze’deki 3 fabrikamızda gerçekleştirmekteyiz. Türk Henkel ailesi olarak yaklaşık 850 kişilik bir ekibiz.

Henkel’in global yapısı içinde, Türkiye operasyonları stratejik bir öneme sahip. Türkiye, yıllardır Henkel’in global büyümesine en çok katkı sağlayan ilk 10 ülkeden biri konumunda. 2024 yılında da bu geleneğimizi devam ettirerek yine en çok katkıyı sağlayan ülkeler arasında olmaya devam ettik. Global anlamda Henkel’in başarısının bir parçası olmak bizim için bir gurur kaynağı.

Günümüzde iş dünyasını en çok meşgul eden konulardan biri sürdürülebilirlik. Siz bu konuda ne gibi girişimlerde bulundunuz ve gelecek planlarınız neler?

Henkel'de sürdürülebilirlik, stratejik gündemimizin temelinde yer alıyor ve bu alanda sürekli ilerleme kaydettiğimiz çok net hedeflere sahibiz. 2030 ve sonrası için de global hedeflerimizi şöyle sıralayabilirim: 2045’e kadar net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşmak; 2025 yıl sonuna kadar ambalajlarımızın yüzde 100’ünü yeniden kullanılabilir veya geri dönüştürülebilir olacak şekilde tasarlamak; 2025 yıl sonuna kadar tüm yönetim kademelerinde cinsiyet eşitliği sağlamak; 2030’a kadar üretim tesislerinde döngüsel su kullanımını mümkün kılmak; iş ortaklarımızla birlikte yüzde 100 sorumlu kaynak kullanımını sağlamak.

Türk Henkel olarak çalışmalarımızla 2030+ Global Sürdürülebilirlik Hedeflerine önemli katkılar sunmaktayız: 2023 yılında İstanbul Tuzla’daki yapıştırıcı teknolojileri fabrikamızı karbon nötr hale getirdik. Gebkim yapıştırıcı teknolojileri fabrikamızın 2025’te, Ankara tüketici markaları fabrikamızın da 2026’da karbon nötr olmasını hedefliyoruz. Ankara ve Gebkim fabrikalarımızda yağmur suyunu yeniden değerlendirerek kullanıma aldık. Ankara fabrikamız, Henkel tüketici markaları fabrikaları içerisinde yağmur suyu geri kazanımını hayata geçiren ilk fabrika oldu; Ankara tüketici markaları fabrikamız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan, enerji verimliliği alanında geliştirdiği proje ile ödül aldı. Türk Henkel olarak, “Temiz Enerji Bakanlığı” (Clean Energy Ministerial - CEM) tarafından verilen “Enerji Yönetimi İçgörü Ödülü” alan Türkiye’deki ilk şirket olduk. Gebkim ve Tuzla yapıştırıcı teknolojileri fabrikalarımızda yüzde 100 yenilenebilir elektrik kullanımına geçiş yaptık. Tüketici ambalajlarımızın yüzde 100’ü geri dönüştürülebilir şekilde tasarlandı. Tehlikesiz atıklarımız yüzde 100 nitelikli geri dönüşüm malzemesi olarak değerlendiriliyor. Kullandığımız palm yağının yüzde 100’ünü sertifikalı ve sorumlu kaynaklardan tedarik etmekteyiz. Henkel tüketici markaları iş birimimizde, depolama ve lojistik iş ortağımızın kullandığı enerjinin tamamı güneş panelleri ile sağlanmaya başlandı. Aynı zamanda Ankara fabrikamızdaki ürünler de depoya çevre dostu ve elektrikli tırlarla ulaştırılıyor. İş ortağımızla Türkiye’de hayata geçirdiğimiz bu kapsamlı dönüşüm projesi, “Tedarik Zinciri Mükemmellik Ödülleri MEA 2025” (Supply Chain Excellence Awards MEA 2025) kapsamında “Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Ödülü’ne” (Sustainable Supply Chain Award) layık görüldü. Ayrıca ÇEVKO iş birliğinde ülkemizin geri dönüşüm altyapısının geliştirilmesi için de çalışıyoruz.

İş dünyasında yaşanan rekabet, organizasyonları bir adım öne geçebilme adına yapay zekâ gibi teknolojilerin kullanıldığı inovasyonları hayata geçirmeye itiyor. Türk Henkel olarak kendinizi bu konuda nasıl konumlandırıyorsunuz?

Yapay zekâ teknolojilerini Henkel’in öncelikli yatırım alanlarından biri olarak görüyoruz. Dolayısıyla yapay zekâyı ve otomasyon teknolojilerini özellikle üretim süreçlerimizin merkezine yerleştiriyoruz. Ankara’daki fabrikamız başta olmak üzere üretim operasyonlarımızda yapay zekâ destekli sistemlerle verimliliği ve kaliteyi artırmaya odaklanıyoruz. Makine öğrenimi ve veri analitiği çözümleri sayesinde, üretim hatlarımızda olası arızaları önceden öngörebiliyor, bakım planlamalarını optimize edebiliyor ve enerji tüketimimizi daha etkin yönetebiliyoruz. Aynı zamanda ham madde kullanımı, süreç kontrolü ve kalite yönetimi gibi alanlarda da yapay zekânın sağladığı anlık veri analizleriyle çok daha hızlı ve isabetli kararlar alabiliyoruz. Önümüzdeki dönemde bu teknolojileri daha da yaygınlaştırarak üretimde esneklik ve maliyet optimizasyonunu en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz.

Şirketler için muazzam öneme sahip bir konu da ÇEK (çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık) uygulamaları. Organizasyonunuzdaki ÇEK uygulamalarından biraz bahsedebilir misiniz?

Türk Henkel’de çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık ajandası oldukça önemli bir odak alanı.  Hedefimiz, 2025 yılında tüm yönetim kademelerinde cinsiyet eşitliğini yakalamak. Türkiye'de güncel durumda ofislerimizdeki kadın çalışan oranımız yüzde 46. Yöneticilerimizin ise yaklaşık yüzde 43’ü kadınlardan oluşuyor. Henkel olarak, kadın çalışanların kariyerlerini desteklemek amacıyla mentorluk ve koçluk gibi programlar sunuyoruz. Ayrıca, özellikle kadın liderlerin gelişimini desteklemek amacıyla global ölçekte tasarlanmış çeşitli programlara sahibiz. Bunun yanı sıra, bağlı olduğumuz bölgeye özel geliştirilen inisiyatiflerde de ülke olarak lider bir rol üstleniyor, bölgesel düzeyde etki yaratan uygulamalara öncülük ediyoruz. Türk Henkel olarak şirket içinde aldığımız aksiyonların yanı sıra ülkemizdeki kadın yönetici sayısını artırmak ve geliştirmek için faaliyetlerini sürdüren LEAD Network Türkiye'nin de aktif bir üyesiyiz.

Gençler için ise hayata geçirdiğimiz kısa ve uzun dönem yetenek programları ile geleceğe yatırım yapmayı ve yarının iş liderlerini yetiştirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca yasal zorunluluk dışında eşitlik, kapsayıcılık ve çeşitlilik ajandamızla uygun olabilecek rollerde engelli adaylarımızı da değerlendiriyoruz.

Yetenekleri çekme ve elde tutma, dünyanın dört bir yanındaki şirketlerin üzerine kafa yordukları bir konu. Sizin bu konudaki stratejiniz nedir?

Her yıl, staj programlarımız sayesinde yaklaşık 100 genç yeteneği bünyemize dahil ediyoruz. “Step Up” adını verdiğimiz uzun dönem staj programımız, “Chaingers” operasyon yeni mezun yetiştirme programımız, “İşveren Markası” etkinliklerimiz ve açık rollerimize yapılan yeni mezun başvuruları ile yılda yaklaşık 20 genç yeteneği kalıcı olarak Henkel ailesine katıyoruz. Bu programlar, genç yetenekleri iş dünyasının geleceği için kapsamlı bir şekilde hazırlarken, Henkel’e yeni bakış açıları ve yetenekler kazandırmamıza da olanak tanıyor.

Her yıl işveren markası çatısı altında hem üniversite hem de öğrenci toplulukları ile de çeşitli projeler hayata geçiriyoruz. Yılda ortalama 50 öğrenci etkinliği ile 67 bine yakın genç yeteneğe dokunuyoruz. Benimsediğimiz hibrit iletişim modeli sayesinde Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde öğrenimine devam eden yeteneklerle bir araya gelerek kurum kültürümüzü, projelerimizi ve olası iş ya da staj imkanlarını kendileri ile paylaşma şansı buluyoruz.

Bununla birlikte Henkel olarak ajandamızda çalışanlarımızın fiziksel, mental, ruhsal ve sosyal olarak daha iyi olmaları için aldığımız aksiyonlar ve önceliklerimiz de bulunuyor. Bu kapsamda örnek verecek olursak: Çalışan Destek Programımız Avita ile çalışanlarımıza her konuda destek alabilecekleri bir platform oluşturduk. Sosyal kulüplerimiz ile ekiplerimizi, hobileri ve geliştirmek istedikleri ilgi alanlarında destekliyoruz. Türk Henkel’de aralarında voleybol, dalış, kültür ve sanat, dans ve yelkenin de yer aldığı 14 farklı kulübümüz bulunuyor.

“İyi Olma” ajandamız ile çeşitli seminerler düzenliyor ve çalışanlarımızın farkındalığını artırmayı hedefliyoruz. Seminerlerimizin konuları arasında sağlıklı beslenme rutinleri, olumsuz duygularla başka çıkma, ofis ergonomisi, ebeveynliğe destek ve çocuklarla sağlıklı iletişim yer alıyor.

Bunların yanı sıra kariyer gelişimi için yaptığımız global anlaşmalar ile LinkedinLearning, IESE, Insead gibi saygınlığı yüksek kurumlarla işbirliği içerisinde gelişim ajandamızı sürdürüyoruz. Lokal ve bölgesel mentorluk programımız ile tecrübelerin paylaşılmasını sağlayarak ekiplerimizde sinerji yaratıyoruz.

Çalkantılı ve belirsizliğin damga vurduğu bir dönemden geçiyoruz ancak bu, şirketlerin kapsamlı planlar yapıp stratejik hedefler belirlemediği anlamına gelmiyor elbette. 2024 yılını nasıl geçirdiniz, bize önümüzdeki dönem için hedeflerinizden bahseder misiniz?

Henkel olarak, genel anlamda iki temel hedefimiz olduğunu söyleyebiliriz: Bunların ilki, içinde bulunduğumuz pazarlardaki potansiyeli sonuna kadar kullanmak, ikincisi ise bu pazarlardan daha fazla büyümek. Belirlediğimiz hedeflere paralel olarak 2024 yılında, tüketici markaları ve yapıştırıcı teknolojileri olmak üzere her iki iş birimimizde de bütün kategorilerde çift haneli büyüme gerçekleştirdik.

Bununla birlikte çamaşır bakım ve ev bakım kategorilerinde, Perwoll markamızla sıvı bakım deterjanlarında pazar lideriyiz. Türkiye’nin ilk elde yıkama bulaşık deterjanı Pril ile tonaj pazar lideri konumundayız. Tuvalet bakımda Bref markamız ile penetrasyon ve pazar liderliğini elimizde bulunduruyoruz.

Aynı şekilde Palette markamız ile saç boyası kategorisinde pazar lideriyiz. Taft ve Syoss Level Up markalarımızla da saç şekillendiricilerinde pazarın bir numaralı şirketi konumundayız. Profesyonel saç ürünleri kategorisinde de 2024 yılı itibarıyla pazar payında ilk üçteyiz. Renklendirme ve şekillendirici pazarında ise lider konumdayız.

Yapıştırıcı teknolojilerinde ise faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerde pazarı domine eden bir pozisyondayız. Tüm markalarımızda pazar payında lider pozisyonda veya ilk üç içerisinde bulunmaktayız.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş