23 Yönetim Kurulu Başkanı Çağrı Yıldız ile 23 Yetenek Derneği'nin eğitim programları ve yetenek yönetimi yaklaşımları, şirketlerin yetenek yönetimine dair gözlemleri ve bu sene gerçekleşen Zirve 23 hakkında konuştuk.
Zirve 23, bu sene dördüncü kez gerçekleşti. Bu yılın teması olan "Sesini Duyur!" küresel sorunlara ve harekete geçmenin önemine vurgu yaptı. Bu temayı seçmenizin nedeni neydi ve Zirve 23’e katılan genç nesile hangi noktalarda etki sağlamak hedeflendi?
Her sene farklı bir tema ile düzenlediğimiz Zirve 23, gençlerin yaşamlarındaki farklı alanlarda onlara katkı sağlayabilecek konulara dair ilham veren konuşmalara ev sahipliği yapıyor. Bu yıl 'Sesini Duyur!' temasını seçmemizin nedeni, insanlık vicdanını derinden yaralayan küresel sorunlar karşısında gençlerin kendi seslerini cesurca yükseltmelerini ve vicdanları harekete geçirecek güçlü bir farkındalık oluşturmalarını teşvik etmekti. Tabii, sesini duyurmak da önce kendi sesini duymakla başlıyor. Kendi vicdanının sesini duyan, içindeki sese kulak veren insan; ne yapması gerektiğine dair de fikir sahibi oluyor. Sesini nasıl duyuracağını, sonrasında da nasıl harekete geçeceğini daha iyi biliyor. Bu nedenle Zirve 23’ün bu seneki temasını, gençlerin sorumluluk alarak önce kendi içlerindeki sesi keşfedecekleri ve ardından da o sesi duyurmak adına harekete geçecekleri bir felsefe ile belirledik. Tüm bunların kazanımı için zirve aslında sadece bir başlangıç. Bu konuda gençlere büyük sorumluluklar düşüyor. Biz ise 23 olarak, zirve sonrası başvuru aşamalarını geçerek 23’lü seçilen gençlerle çıktığımız bu serüvende, onların kazanımlarını destekleyecek faaliyetler gerçekleştiriyoruz.
Zirve 23, aslında bizi her sene Türkiye’nin 81 ilinden gençlerle bir araya getiriyor. Yani sayısal olarak etkisi büyük bir organizasyon oluyor. Şimdiye kadar yaklaşık 10 bin genç zirveye katılım sağladı. Ancak esas kazanımlar belki de 23’lü seçildikleri dönemde ediniliyor diyebiliriz. Zira çok daha sınırlı sayıda genç, birlikte pek çok deneyimi paylaşıyorlar. Atölyeler, akademiler, eğitimler, girişimcilik programı ile farklı alanlarda kendilerini geliştirme imkanı yakalıyorlar. Bu süreç, belli başvuru aşamalarını tamamlayan gençlerle iki yıl boyunca devam ediyor. Öncelikle gençler zirveye başvuru yapıyor, başvuruları onaylananlar zirveye katılıyor. Zirve sonrası, testler ve video mülakat gibi aşamaları geçen yaklaşık 150 gençle Kamp 23’te buluşuyoruz. Kampta, ekipleriyle bir vaka çalışması yapan gençler arasından seçim yaparak, iki yıllık bir program için birlikte yola çıkıyoruz. Bu iki yıllık süreç, yalnızca akademi, atölye ve eğitimlerle sınırlı değil. Programın ikinci yılında gençler, 23’ün çalışma alanlarına dahil olarak, bir yıl sonra bu süreci yaşayacak yeni gençler için program hazırlıklarına gönüllü olarak katkıda bulunuyor ve böylece gönüllülük konusunda profesyonel bir deneyim kazanıyorlar. 23’lü seçilen gençler; 23’ün tematik yapısını oluşturan dokuz ana değer doğrultusunda şekillenen programlarda yer alıyor. Belirsizlik karşısında şüpheyi etkili kullanabilmeyi, merakla yola çıkıp tutkularını bulabilmeyi, devrimleri başlatabilecek cesareti, dengeyi yakalatabilen huzuru keşfetmeyi, vicdanın rehberliğinde hareket etmeyi bu iki senelik serüven içerisindeki farklı programlar ile sorguluyorlar.
Zirvede belirsizlikler ve iklim krizi gibi zorluklara değinildi. Sizce, organizasyonlar sürekli değişim geçirdiğimiz ve küresel zorluklarla dolu bir dönemde genç yetenekleri nasıl yönetmeli?
Elbette her şirketin kültürü birbirinden farklı olduğu için buna kesin bir yanıt veremeyiz ancak 23’te pek çok gönüllü gencin de yaptıkları işleri gözlemleyerek bazı içgörüleri paylaşabiliriz.
23’te üstüne çalıştığımız temalardan biri belirsizlik. Biz belirsizliğe içerisinde birçok ihtimal barındıran ve bu ihtimaller ile daha güçlü, yeni, kreatif seçeneklerin de keşfedilebildiği bir süreç olarak bakıyoruz. Atölyelerimizde de belirsizliğe bu şekilde yaklaşabilmek için bazı düşünme pratikleri yapıyor ve gençlerle belirsizlik süreçlerinde şüpheyi etkili bir araç olarak kullanabilmek üzerine tartışıyoruz. Benzeri bir durum iş dünyası için de geçerli. İyi bir süreç yönetimi ile belirsizlikler, nihayetinde normalden çok daha başarılı sonuçlar doğurabiliyor. Tam olarak bu süreçlerin yönetiminde yenilikçi, kreatif, pratik çözümlerin geliştirilebilmesi için gençlerin yaklaşımları da değerlendirilebilir. Bu; hem gençlerin de süreçlere dahil olmasını sağlayacak hem de yeteneklerini etkin şekilde kullanabilmeleri için imkan tanıyacaktır. Onların sorunlara yönelik yaklaşımını, çözme şeklini ve çözüme gidiş yolunu kavramak; şirketlerin de yapılarına değer katabilir, bunun için uygun alanı açmak ve tanınan alanda hata yapabilme olanaklarının da olduğunu hissettirmek gerekli.
23’te farklı arkaplanlar ve farklı bölümlerden gençler bir arada bulunuyor. Onlar da bir ekibin içerisinde çalışırken pek çok sorunla karşılaşıyor, kimi zaman hatalar yapıyorlar. Tabii buradaki hataların ve işlerin ölçeğini bir şirketteki ile kıyaslayamayız, ancak benzeri senaryoları oluşturabiliriz. Önemli olan; sorunların ortasında hâlâ birlikte üretmeye, katma değerli işler yapabilmeye ve sorunları kendi içlerinde çözebilme kabiliyetini kazanarak çalışmaya devam etmeleri. Bunları deneyimleyebilecekleri alanlar yaratmak ve belki aralıklarla destek olmak, geribildirim vermek etkili bir öğrenme süreci için oldukça önemli. Akademi 23’lerde de gençler onlara verilen vaka çalışmalarını çözerken birçok farklı sorunla karşı karşıya kalıyorlar, kimi zaman destek alıyorlar ancak en son jürinin (ilgili şirketin yöneticileri/yetkilileri) karşısında geliştirdikleri çözümü sunuyor ve ekiplerinin nasıl çalıştığını aktarıyorlar. Ardından da şirket çalışanlarının yorumları ve önerilerini dinleyerek aslında sundukları işin güçlü ve zayıf yanlarını değerlendiriyorlar. Yaptıkları işi artıları ve eksileri ile bir ekip olma bilinciyle sunmaları ve geribildirimlerini de bu sorumluluk ile alarak değerlendirmeleri; hem kişisel gelişimleri hem de iş dünyasına yönelik becerilerinin gelişimi için oldukça değerli.
Zirvede öne çıkan bir diğer konu iş dünyasındaki yetenek krizi ve değişen dinamikler oldu. Bugün insan kaynakları liderlerinin, en iyi yetenekleri çekip elde tutma konusunda karşılaştığı en kritik zorlukları nasıl gözlemliyorsunuz?
Bu sene zirvede de tam olarak bu problemi ele alan bir CHRO panelimiz oldu. Öncelikle bu oturumdaki değerlendirmelerden kısaca bahsedebiliriz. FutureBright Group Kurucu Ortağı Akan Abdula’nın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, Trendyol Grubu İK Başkanı Beti Yuhay Almozlino, Vodafone Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Nazlı T. Güler ve Akbank İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Pınar Anapa sahnedeydi. İş dünyasında değişen koşullar ve yetenek yönetiminin nasıl şekillendiği üzerine derinlemesine tartışmalar yapıldı. Sektör fark etmeksizin bir yetenek krizi yaşandığını ve bugün Zirve 23 sahnesinde 2000 başarılı gençle birlikte olmanın bu yetenek krizinin ortasında büyük bir umut olduğunu ifade ettiler. Ayrıca değişen iş dünyasında insan kaynaklarının ve çalışan deneyiminin nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşlerini paylaştılar. Kurumsal şirketlerin duygusal zekâsının arttığını ve artık yalnızca mali büyümenin yeterli olmadığını vurgularken, şirketlerin varlık nedenlerinin sorgulandığını ve amaç odaklı çalışmanın öne çıktığını belirttiler. Bu sorgulamaların oluşmasında da gençlerin rolü büyük.
Bu değerlendirmeler ekseninde düşündüğümüzde hem küresel ölçekte hem de Türkiye’de bir yetenek krizi içerisinde yaşadığımızı pek çok insan kaynakları profesyoneli belirtiyor. Ancak bir yandan da her sene binlerce genç üniversiteden mezun olarak hayata atılıyor. Hatta bu dönem genellikle 23 yaşa tekabül ediyor. Gençler iş yaşamına hazırlanırken, her yıl binlerce mezun verilmesine rağmen neden hâlâ yetenek krizinin sürdüğünü sorgulamak ve mevcut eğitim sistemlerinin işlevselliğini yeniden değerlendirmek gerekiyor. Eğer gençlerin aldığı eğitimler ve yaptıkları stajlar iş dünyasında yeterince karşılık bulamıyorsa, onları günümüz ihtiyaçlarına uygun şekilde tasarlanmış programlarla desteklemeliyiz.. Bunlar için uygun ortamın oluşturulması, yetenek programlarının artırılması, deneyim odaklı beceri gelişimi sağlayan modellerin geliştirilmesi gerekli. Gençler de gelişimlerini izleyebilecekleri yerlerde var olmak istiyorlar. Yani gençleri yeteneklerini geliştirebilecekleri deneyim odaklı yapılarla buluşturursak aslında karşılıklı bir fayda sağlayabiliriz. Bunun için gençlerin deneyimleyebilecekleri, geribildirim alabilecekleri, farklı çözümler üretebilecekleri alanlara ihtiyacımız var. Örneğin Akademi 23’te, 23’lüler ile farklı sektörlerden şirketleri ziyaret ederek hem iş akışlarını gözlemliyor hem de gençlerin o sektöre dair şirketin önerdiği bir vaka çalışmasını çözdükleri bir akışı tasarlıyoruz. Böylece gençler, kısıtlı bir sürede hem o alana dair bütüncül bir fikir ediniyor hem de şirketin iş yapısını kavrayabilecekleri ve kendi bakış açılarını da ifade edebilecekleri bir olanak yakalıyorlar. Bu, iş hakkında teknik becerilerini geliştirdiği gibi, aynı zamanda ekip olma, etkili iletişim, işbirliği, sorun çözme ve zaman yönetimi gibi becerilerini de geliştirebilmelerine olanak tanıyor. Bu tür modellerin artırılmasında 23 gibi sivil toplum kuruluşlarının aldıkları inisiyatifleri, iş dünyası ve gençler arasında bir köprü oluşturabilmek adına gerçekleştirdikleri ortaklıkları oldukça kıymetli buluyorum.
23 Yetenek Derneği'nin eğitim programları, geleneksel yetenek geliştirme yaklaşımlarından nasıl farklılaşıyor? Genç yeteneklerin bugünün karmaşık ortamında başarılı olmaları için hangi beceriler veya bakış açılarına öncelik veriyorsunuz?
Gençler, üniversite döneminde 23 ile tanışıyorlar. Tam da bu dönemi düşündüğümüzde üniversite eğitimi tabii ki onlara çok şey katsa da, teorik eğitimin pratiğe dönüşümünde araştırmalar ve iş dünyası profesyonellerinin aktarımlarına göre, genellikle yetersiz kaldığını söyleyebiliriz. 23’te atölyeler, akademiler ve eğitimler ile dolu serüvenin her bir parçası, ayrı bir kazanım sağlıyor. Aslında bu serüvenin içerisindeki her bir parça, kişinin kendi deneyimine göre şekilleniyor. Örneğin, atölyelerde 23’ün dokuz farklı temasına yönelik çeşitli deneyimler yaşanıyor ve ardından atölye çemberinde bir araya geliyoruz. Bu süreçte, her bir gencin yaşadığı deneyimi algılama ve hissetme şekli birbirinden farklı olduğu gibi, çember içerisinde dile getirdikleri ve katkıları da farklı oluyor. Bu nedenle, aynı atölyeye katılan gençlerin elde ettiği kazanımlar da kişisel farklılıklar gösteriyor. Örneğin, 'Belirsizlik & Şüphe' atölyesini ele alalım; belirsizlik, bazıları için hızla aşılması gereken korkutucu bir durumken, bazıları için ise sınırsız olasılıkların ve özgürlüğün mümkün olduğu bir alan olarak görülüyor. Bu çeşitlilik, atölye sürecinin zenginliğini ve her birey için farklı öğrenme fırsatları sunduğunu ortaya koyuyor. Hal böyle olunca gençlerin birbirini dinleme ve anlama, iletişim, empati kurma, farklı düşünceleri sentezleme gibi becerileri kendi ihtiyaçlarına yönelik olarak şekilleniyor.
Akademileri düşündüğümüzde ise teknik becerilerin kazanımı açısından fark yaratan bir yaklaşım olduğunu söyleyebiliriz. Akademiler her ne kadar iki, üç günlük programlar gibi görünse de oldukça yoğun bir tempoda ilerliyor. İlgili şirket, genellikle program öncesinde çevrimiçi oturumlar düzenleyerek hem genel bir tanıtım yapıyor hem de bazı eğitimlerle gençleri bilgilendiriyor. Daha sonra, belirlenen bir, iki günlük zaman diliminde 23’lüler, şirketin ofisini ziyaret ederek farklı departmanlardan çalışanlarla bir araya geliyor ve onların eğitimlerine katılıyor. Gençler bu ortamda profesyonellere sorularını sorabilme imkanını yakalıyorlar. Ardından şirketin sektörü ve alanına yönelik güncel bir vaka çalışması veriliyor ve gençler ekip olarak bu vakayı çözerek çalışanlara sunuyorlar. Burada geribildirimler alarak aslında sorunlara yönelik etkili, inovatif ve verimli çözümler üretmeye çalışıyorlar. Ayrıca bu pratikler, onların kısıtlı zamanda daha önce birlikte çalışmamış bir ekibin birlikte çalışmayı keşfetmesi adına oldukça faydalı oluyor.
Eğitim 23’te ise 23’lülerin hayat boyu ihtiyacı olabilecek konularda konunun uzmanı isimlerle bir araya geliyoruz. O alandaki uzmanlığını ciddi bir deneyimle yoğurmuş insanları dinlemek, yani bir hayat hikâyesine de konuk olmak; eğitimleri salt bir eğitim olmaktan çıkartıyor.
Tüm bu farklı öğrenme alanlarını düşündüğümüzde; 23’te özellikle ekip çalışması, iş bölümü, etkili iletişim, teknik becerilerin pratiğe yönelik kullanımı, sunum teknikleri, uyumluluk ve adaptasyon, derinlikli ve sorgulayıcı düşünme gibi becerilerin öne çıktığını söyleyebiliriz. Tabii temelde de 23’ün dokuz farklı teması olan belirsizlik, şüphe, merak, tutku, cesaret, denge, huzur, vicdan ve devrim temalarının her biri için de 23’lünün fikir dünyasını zenginleştiren bir yapı söz konusu.
Sizce teknoloji, gelecekte yetenek yönetimini ve insan kaynakları stratejilerini nasıl şekillendirecek? 23 Yetenek Derneği katılımcılarını dijital dönüşüme nasıl hazırlıyor?
Teknoloji, gelecekte yetenek yönetimi ve insan kaynakları stratejilerinde köklü değişimlere yol açacak. Özellikle yapay zekâ, veri analitiği ve otomasyon gibi teknolojiler, yeteneklerin doğru pozisyonlarla eşleşmesinden bireysel gelişim planlarının oluşturulmasına kadar birçok süreci dönüştürüyor. Bu, şirketlerin yalnızca mevcut yetkinliklere değil; aynı zamanda gelecekte ihtiyaç duyulacak yetkinliklere de odaklanmasını gerektiriyor.
23 olarak, gençleri dijital dönüşüme hazırlamak için kapsamlı bir yaklaşım benimsiyoruz. Yeni geliştirdiğimiz eğitim platformumuz, gençlerin dijital ortamda kolaylıkla eğitim alabilecekleri, geleceğin iş dünyasına uygun yeni yetkinlikler edinebilecekleri bir yapıya sahip. Bu platform sayesinde katılımcılar, kendi gelişimlerini izleyebilecek, edindikleri yetkinlikleri belgelerle destekleyebilecek ve böylece iş dünyasında fark yaratacak bir seviyeye ulaşabilecekler.
Platformumuz, hem piyasanın ihtiyaçlarına cevap verecek hem de geleceğin yetkinliklerine yönelik çözümler sunarak gençlerin ilk tercihi olmayı hedefliyor. Bu çerçevede, sadece eğitim değil; sürekli gelişimi teşvik eden, yenilikçi ve erişilebilir bir deneyim sunmak için 23 Platform’un temellerini attık ve geliştirmeye devam ediyoruz.
Son olarak, organizasyonunuzun uzun vadeli hedefleri nelerdir? 23 Yetenek Derneği’nin Türkiye’nin gelecekteki işgücü üzerindeki etkisini nasıl hayal ediyorsunuz?
23 Yetenek Derneği olarak uzun vadeli hedefimiz, yetenekli gençleri geleceğin iş dünyasına ve toplumsal hayatına hazırlamak, onları donanımlı bireyler olarak yetiştirmek. Bu süreçte gençlerin yalnızca profesyonel beceriler edinmesini değil; aynı zamanda vicdanlarıyla hareket etmelerini, değerlerini ve topluma katkı sağlama motivasyonlarını da geliştirmelerini önemsiyoruz. Çünkü gerçek değişim ve sürdürülebilir gelişimin yalnızca teknik bilgiyle değil, insan odaklı yaklaşımla mümkün olduğuna inanıyoruz.
Uzun vadede, Türkiye’nin işgücüne katılacak gençlerin hem iş dünyasının ihtiyaçlarına cevap verebilecek teknik yetkinliklere hem de karşılaştıkları zorluklarla baş edebilecek cesaret, merak ve denge gibi güçlü içsel donanımlara sahip olmasını hedefliyoruz. Geliştirdiğimiz dijital eğitim platformu, atölyeler, akademiler ve saha çalışmalarıyla gençlerin yalnızca bugünün değil, geleceğin ihtiyaçlarını da karşılayan bireyler olmalarına katkı sağlıyoruz.
23'ten mezun olan her bireyin iş hayatına katıldığında yalnızca mesleki başarıyla değil, aynı zamanda etik değerleri, vicdani duruşu ve toplumsal katkılarıyla örnek birer insan olacağını hayal ediyoruz. Bize göre bu gençler, bireysel başarılarının yanı sıra, yaşadıkları topluma değer katan insanlar olarak Türkiye’nin geleceğini şekillendirecekler. Biz de 23 olarak geleceğin şekillenmesine olumlu bir katkı sunmak adına sorumluluk almanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyoruz.