İbrahim Çeçen Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Günseli Çeçen ile İbrahim Çeçen Vakfı olarak faaliyetleri, dayanışmacı filantropi yaklaşımı ve önümüzdeki dönemde hayata geçirmeyi planladıkları projeler hakkında konuştuk.
İbrahim Çeçen Vakfı olarak 2004 yılından bu yana toplumsal fayda üretme hedefiyle çalışıyorsunuz. Vakfı kısaca tanıyabilir miyiz? Hangi amaç ve değerler doğrultusunda çalışmalar yürütüyorsunuz?
İbrahim Çeçen Vakfı, IC Holding’in kurucusu İbrahim Çeçen’in üniversite öğrencilerine sağladığı eğitim desteklerini kurumsal bir yapıya dönüştürme hedefiyle 20 yıl önce hayata geçti.
Vakıf olarak, eğitime yapılacak her katkının yalnızca bireyler için değil, aynı zamanda toplumun ve ülkemizin geleceği için de büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Bu inançla, İbrahim Çeçen’in eğitime duyduğu bağlılık ve vizyon doğrultusunda hareket ederek gençlerin eğitim hayatına katkı sağlamayı temel önceliğimiz kabul ediyoruz.
Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) imzacısı olarak tüm faaliyetlerimizi Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda yürütüyoruz. Bu kapsamda “Nitelikli Eğitim”, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”, “Eşitsizliklerin Azaltılması”, “İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme”, “Sürdürülebilir Şehir ve Topluluklar” ile “Amaçlar için Ortaklıklar” hedeflerine odaklanıyoruz.
Vakıf, kuruluşundan bu yana hangi alanlarda faaliyet göstermeyi öncelik haline getirdi?
İbrahim Çeçen Vakfı olarak kuruluşumuzdan bu yana tüm çalışmalarımızın merkezine nitelikli eğitimi yerleştirdik. Eğitimi akademik bir süreçten öte; gençlerin kendi potansiyellerini keşfettiği, özgüven kazandığı, topluma katkı sunmanın yollarını öğrendiği bir yolculuk olarak görüyoruz. Bu inançla da 20 yılı aşkın süredir, doğduğumuz topraklar olan Ağrı başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında kalıcı ve kapsayıcı projeler yürütüyor, toplumsal faydayı sürdürülebilir kılmaya odaklanıyoruz. Bugüne kadar 20 bini aşkın öğrenciye burs verdik. Bu yıl ise 67 ilden, 128 farklı üniversiteden 2 bin öğrencimize burs sağlıyoruz. Biz, desteği yalnızca maddi olarak değil, nitelikli eğitimle güçlenme ekseninde ele alıyoruz.
İbrahim Çeçen’in ‘en büyük mirasım’ dediği Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi dahil toplam 11 kalıcı eser, vakfımızın eğitime verdiği desteklerin en güçlü örnekleri arasında yer alıyor. Laboratuvarlardan sosyal alanlara, uygulama mutfaklarından kariyer projelerine uzanan yatırımlarımızla öğrencilerin gelişimini her yönüyle destekliyoruz. Bu kapsamda geliştirdiğimiz IC Kariyer Köprüsü Projesi ile üniversite öğrencilerini iş dünyasıyla buluşturarak mesleki deneyim kazanmalarına, staj ve istihdam olanaklarına erişmelerine imkân tanıyoruz.
- Ağrı Dağı’ndan ilham alan ve üç yıldır başarıyla devam eden Zirvenin Şefleri Programı, iş dünyası ile üniversite iş birliğinin güzel bir örneği. Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerinin endüstriyel mutfakta profesyonel şeflerle uygulamalı eğitim aldığı bu program, bölgedeki gençlerin mesleki gelişimini desteklerken aynı zamanda kadın istihdamını ve eşitlik temelli dönüşümü de güçlendiriyor. Bugüne kadar 350 öğrenci bu eğitimlerden faydalandı; katılımcıların yüzde 60’ını kız öğrenciler oluşturdu. Programı başarıyla tamamlayan öğrencilerden 55 öğrenci IC Hotels’de staj imkanıyla bilgilerini tecrübeye dönüştürürken, toplam 36 mezun ise istihdam edildi.
- Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim alan öğrenciler için üniversiteye bağışlanan Hücre kültürü laboratuvarları, tıbbi araştırmalar, ilaç geliştirme ve biyoteknoloji çalışmaları gibi birçok alanda önemli bir görev üstleniyor. Bu laboratuvarlar, hastalıkların tedavisi için yeni ilaçların keşfi, kanser araştırmaları, organ ve doku mühendisliği gibi çalışmalara olanak sağlayarak, alandaki çözüm üretimlerine de destek olacak.
- Bir başka anlamlı projemizi ise IC Holding Altyapı Grubuyla birlikte Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’ndeki Sivil Havacılık Meslek Yüksekokulu öğrencilerine yönelikti. 2024 yılında vakfımızın katkılarıyla üniversitemizde modern bir bilgisayar laboratuvarı kurduk. Bu laboratuvar, öğrencilerimizin havacılıkta kullanılan yazılımlar ve simülasyonlarla uygulamalı eğitim almasına olanak sağladı. Aynı dönemde, IC Holding Altyapı Grubu ve sektör profesyonelleriyle 8 farklı teknik atölyeler düzenledik. Bu atölyelere katılan öğrenci sayısı 254’ü aştı.
Ayrıca özellikle dezavantajlı bölgelerde yaşayan kadınların eğitimle güçlenmesini destekleme hedefimiz doğrultusunda projeler geliştiriyoruz. Deprem bölgesinde kurduğumuz İskenderun Yaşam Atölyeleri bu anlayışın en güzel örneklerinden biri. Derin bir şekilde zarar gören toplumsal dokuyu onarmanın önemli bir bileşeni olduğu bilinciyle hayata geçirdiğimiz ‘Yaşam Atölyeleri’ projesiyle bir yandan kadınların sosyal ve ekonomik hayata adaptasyonu desteklerken, bir yandan da Hatay’ın kültürel mirası olan geleneksel zanaatlarının yaşatılmasını hedeflendik. İbrahim Çeçen Vakfı Yaşam Alanı’nda yürütülen projede kadınlara; geleneksel mutfak sanatları, geleneksel sepet örgüsü, defne sabunu üretimi, ebru sanatı, doğal boyama teknikleri, geleneksel dikiş sanatları, ileri düzey dokumacılık gibi eğitimler veriliyor. Ayrıca özellikle bölge için önemli bir değer olan, ‘Barış İpeği’nin’ üretimi de alanda Ekodoku tarafından yaşam atölyelerinde sağlanıyor.
Vakıf olarak çalışmalarınızda ‘dayanışmacı filantropi’ olarak tanımladığınız bir yaklaşım izliyorsunuz. Bu kavramı nasıl tanımlarsınız? Diğer sivil toplum yaklaşımlarından nasıl ayrışıyor?
Sivil toplum kuruluşlarının desteği çoğu zaman maddi katkılarla sınırlı kalabiliyor. Ancak bu, uzun vadede istenilen etkinin oluşmasını engelleyebiliyor. Tam da bu noktada “klasik filantropi” ile “dayanışmacı filantropi” ayrışıyor.
Klasik filantropi daha çok maddi yardımlara dayanırken, biz bu anlayışın ötesine geçerek dayanışmacı filantropiyi benimsedik. Bu yaklaşım sayesinde desteklerimizi yalnızca maddi katkılarla sınırlamıyor, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir etki yaratıyoruz. IC Holding bünyesindeki şirketler, çalışanlar, iş ortaklarımız ve diğer paydaşlarımızı sürece dahil ederek herkesin bilgi, deneyim ve yetkinliklerini toplumsal sorunların çözümünde seferber ediyoruz.
Bizim için amaç, kısa vadeli yardımlar değil; toplumsal sorunların kökenine inerek uzun vadeli ve kalıcı çözümler üretmek. Bu nedenle filantropiyi ülkemizde “dayanışmacı” bir boyuta taşıyor, bu anlayışla projeler hayata geçiriyoruz. Örneğin “Yaşama İlk Adım” projesi. Doğum oranlarının yüksek olduğu bir bölge olan Ağrı’da sağlık hizmetlerine erişimde zorluk yaşayan anne ve anne adaylarına destek olmayı amaçlayan proje, anne ve bebek sağlığını güçlendirmek için doğru bilgi, psikososyal destek ve temel bakım kitleri sağlamakta. Proje kapsamında annelere verilen eğitimleri İbrahim Çeçen Vakfı’nın kalıcı eserleri arasında yer alan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nin Ebelik ve Tıp Fakültesi Bölümleri tarafından sağlanırken, annelere verilen temel bakım kitlerini ise İbrahim Çeçen Vakfı tarafından İskenderun’da kurulan Yaşam Atölyelerinde eğitim alarak üretim yapan depremzede kadınlar hazırlıyor. 2025 yılı itibarıyla 500 anneye ulaşan bu projeyle, bir bölgedeki iyiliği, başka bölgedeki ihtiyaca dokunan güçlü bir dayanışma zincirine dönüştürdük.
Geleneksel filantropiden dayanışmacı filantropiye geçiş süreciniz nasıl başladı? Bu dönüşüm hedeflerinize nasıl yansıdı?
Filantropi, uzun yıllar boyunca sadece maddi destek üzerinden tanımlanan bir kavramdı. Ancak zamanla bunun toplumsal dönüşüm yaratmak için yeterli olmadığını gördük. Çünkü sadece vermek üzerine kurulu bir sistemde kalıcı iyilik üretemiyoruz. İyilik bilgi, deneyim ve gönüllülükle devreye girmediğinde sürdürülebilir etki sağlanamıyor. İşte bu noktada biz de dayanışmacı filantropi anlayışını benimsedik. Bu anlayış sadece yardım eden ve edilen ayrımını ortadan kaldırıyor ve herkesin toplumsal faydanın bir parçası olduğu, katılımcı bir model sunuyor.
Biz bu dönüşüm sürecine öncelikle kendi içimizden başladık. Grup şirketlerimizden çalışanlarımıza, akademik paydaşlarımızdan bursiyerlerimize kadar herkesi sürece dahil ettik. Onların gönüllülük temelinde katkı sunabilecekleri alanlar yarattık. Bugün, bursiyerlerimizin yalnızca eğitim desteği almakla kalmayıp kendi sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmeleri ya da deprem bölgesinde kurduğumuz İskenderun Yaşam Atölyeleri bunun en güzel örneklerinden biri. Bu bütüncül yaklaşım sayesinde sadece bireylerin değil, toplumun da dönüşümüne katkı sağlıyoruz. Çünkü inanıyoruz ki kalıcı etki, ancak birlikte üretildiğinde mümkün.
Eğitim alanında (özellikle Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi ve diğer yatırımlarınızda) sürdürülebilir kaliteyi sağlamak ve yerel toplulukları sürece dâhil etmek için nasıl bir yönetim anlayışı benimsiyorsunuz?
Eğitimin sürdürülebilir kalkınmadaki rolüne inanıyoruz. Bu kapsamda birçok modern eğitim kurumunu inşa ederek devlete bağışladık. 2007–2008’de eğitime başlayan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ), 10 fakülte, 4 yüksekokul, 6 meslek yüksekokulu ve 3 enstitüsüyle bugün bölgenin en önemli yükseköğretim kurumlarından biri hâline geldi. Üniversite, yalnızca bilim ve akademi dünyasına değil, bölgenin sosyal ve ekonomik gelişimine de katkı sağlıyor.
Yerel toplulukları sürece dâhil etmek için özel sektör, akademi ve sivil toplumla yakın işbirliği yürütüyoruz. Üniversiteyi yalnızca binalardan ibaret görmüyor; sosyal projeler, akademik gelişim ortamları ve yerel halkla etkileşim yolları kuruyoruz.
IC Holding’in 55 yıllık kurumsal birikimi vakıf projelerine hangi alanlarda katkı sağlıyor?
IC Holding’in 55 yıllık kurumsal birikimini, vakfımızın 20 yılı aşkın deneyimiyle bir araya getirerek bilgi, emek ve gönüllülüğün buluştuğu bir ekosistem oluşturuyoruz. Bu sayede toplumsal fayda yalnızca finansal kaynakla değil; kurumsal bilgimiz, insan gücümüz ve ortak değerlerle büyüyor. Bu doğrultuda grup şirketlerimizin uzmanlık alanlarını vakfın sosyal etkisini artırmak için kullanıyoruz. Burada örnek projelerimizden biri olan IC Kariyer Köprüsü ile mühendislikten turizme, enerjiden altyapıya kadar farklı sektörlerden profesyoneller öğrencilerle bir araya geliyor; deneyimlerini paylaşarak gençlere kariyer yolculuklarında rehberlik ediyor.
Zirvenin Şefleri projemizde ise IC Turizm Grubu’nun şefleri gönüllü olarak derslere katılıyor, gastronomi öğrencilerine uygulamalı eğitim ve mentorluk desteği sunuyor. Benzer şekilde, Altyapı Grubu işbirliğiyle Sivil Havacılık Meslek Yüksekokulu öğrencilerine simülasyon laboratuvarları kurduk; teknik eğitimleri destekledik. Bu birliktelik sayesinde, IC Holding’in 55 yıllık tecrübesi artık sadece ekonomik kalkınma alanında değil, insan kaynağı ve sosyal kalkınma alanında da değer üretmeye devam ediyor.
Önümüzdeki dönemde hangi projeler gündeminizde?
Önümüzdeki dönemde de odağımızı değiştirmeden, eğitime, gençlere ve kadınlara dokunan projelerle kalıcı etki yaratmayı sürdüreceğiz.
Bu noktada eğitime kalıcı eserler kazandırma vizyonumuz doğrultusunda, Doğubayazıt’ta 544 öğrenci kapasiteli Turizm Meslek Lisesi ve 100 yataklı Uygulama Oteli inşa ediyoruz. Yabancı dil, bilgisayar ve fen laboratuvarlarının yanı sıra sanat ve beceri atölyelerini de içerecek olan bu yatırım, yalnızca eğitim altyapısını güçlendirmekle kalmayacak; aynı zamanda Doğubayazıt’ın turizm potansiyelini artıracak. Projenin tamamlanmasıyla birlikte ülkemize kazandırdığımız kalıcı eser sayısı ise 12’ye ulaşacak.
Bununla birlikte sosyal projelerimizi de yeni bir aşamaya taşıyoruz. Zirvenin Şefleri programımız üçüncü yılına girerken kapsamını genişletiyoruz. Bu dönemde gençler yalnızca mutfakta değil; yemek fotoğrafçılığı, ürün kullanımı ve markalaşma gibi alanlarda da eğitim alacaklar. Böylece sadece iyi birer şef değil, kendi markasını yaratabilen bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz.
Yaşama İlk Adım projemiz de büyüyerek devam edecek. Deprem bölgesindeki İskenderun Yaşam Atölyelerinde üretim yapan kadınların emeğiyle, yeni doğum yapan annelere ulaştırdığımız destek setleriyle, bir bölgedeki dayanışmayı başka bir bölgede iyiliğe dönüştürmeyi sürdüreceğiz.
Aynı zamanda IC Kariyer Köprüsü projemizin kapsamını da genişletiyoruz. Artık Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi öğrencileriyle birlikte vakfımızın tüm bursiyerlerini mezuniyet sonrasında iş hayatına daha hazırlıklı bireyler olarak atılabilsin diye, mentorluk ve yetkinlik geliştirme odaklı yeni bir programla buluşturacağız.