Alexandra van der Ploeg

 SAP Global Kurumsal Sosyal Sorumluluk Başkanı  

‘’Eğitime Yatırım Yapmak, Daha Kapsayıcı Olmak için Önceliğimizdir.’’

1 Mart 2023, Çarşamba

Ulusötesi şirketlerin çalışmaları, etkileri bağlamında da hem yerel hem de küresel boyutlara ulaşıyor. Bu nedenle sosyal sorumluluk projelerinde de küresel etkilerin doğabilmesi ve aynı zamanda yereldeki ihtiyaçların da giderilmesi için şirketlere önemli roller düşer. SAP’nin bu kapsamdaki Türkiye ve globaldeki çalışmalarını SAP Global Kurumsal Sosyal Sorumluluk Başkanı Alexandra van der Ploeg ile konuştuk.

‘’Generation Unlimited Turkey” projenizin nasıl çıktıları oldu? 3 yıl boyunca ve 3 farklı ülkede süren bu projede, ne gibi kültürler arası farklılıklar ve farkındalıklar dikkatinizi çekti?

SAP Türkiye olarak, Millî Eğitim Bakanlığı ve UNICEF Türkiye ile ortaklığımız çerçevesinde, Türkiye genelinde gençlere adım adım dijital eğitim ve öğretim sağlayan bir Tasarım ve Beceri Laboratuvarları ağı kurduk. Fen Öğrenme Alanları’nı da içeren bu laboratuvarlar, gençlerin becerilerini geliştirmelerine ve pratik bilgiler edinmelerine yardımcı olmakta. Bugüne kadar ülke genelinde liselerde bu laboratuvarlardan 763 adet kuruldu. Bunun yanında, ulusal bir Öğretmen El Kitabı geliştirdik. Bu rehberden bugüne kadar 32.000'den fazla öğretmen ve yüzde 55'i genç kız öğrencilerden oluşan 1 milyondan fazla Türk genci yararlandı.

2022 yılında, UNICEF ve Millî Eğitim Bakanlığı'nı dezavantajlı liselerde 59 adet Fen Öğrenim Alanları (FÖA) kurma konusunda destekledik. Tasarım Beceri Laboratuvarları ile Fen Öğrenim Alanları’ndan oluşan ve toplam sayısını 822'ye çıkardığımız bu yenilikçi öğrenme oluşumlarının amacı, bir yandan öğrencilerin akademik ve STEM becerilerini geliştirmelerine, diğer yandan eğitimdeki eksiklerini tamamlamaya yardımcı olmaktır.

SAP Türkiye olarak UNICEF ve MEB ile birlikte gerçekleştirdiğimiz iş birliği ile son üç yılda, 1 milyondan fazla Türk gencine kritik dijital becerileri öğrenmeleri, bilgi ve deneyimleri paylaşmaları ve ekip çalışması ile kendini ifade etme becerilerini geliştirmeleri için etkileşimli eğitim portallarına erişim sağladık. Bu alanda fark yaratmaya ve Türkiyedeki gençlerin 21. yüzyılda başarılı olmasına yardımcı olmaya çalışıyoruz.

SAP içindeki kültürlerarası farklılıklarda üç yıllık yolculuğumuzun merkezinde bizi motive eden kültürel farklılıklar değil, daha sürdürülebilir bir dünya yaratmaya olan güçlü inancımızdı. Bizim için sürdürülebilirlik sadece kısa vadede herkes için eşit fayda sağlamak değil; aynı zamanda çevresel, ekonomik ve sosyal açıdan bir denge kurmaktır.  Ancak sürdürülebilir bir ekonomiye geçişin; gerekli kaynaklara ve becerilere sahip olmayanlar için, zorluklar yaratabileceğinin farkındayız. Bu, zaten dezavantajlı olan toplulukları daha da olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, adil ve kapsayıcı bir şekilde iklim bağımsız bir ekonomi inşa etmeyi içeren “Adil Geçiş” kavramını vurguluyoruz. OECD'ye göre teknolojinin önümüzdeki on yılda 1,1 milyar işi dönüştürmesi bekleniyor. Dünya Ekonomik Forumu iş büyümesi ve düşüşü üzerinde genel olarak olumlu bir etki görse de güncelliğini yitirmiş öğrenme programlarının, gelecekte yalnızca beceri uyumsuzluğunu artıracağı açıktır. Bu nedenle, SAP olarak genç işsizliğini ele almanın ve sürdürülebilirliği teşvik etmenin paralel gittiğine inanıyoruz. Gençleri doğru beceri ve bilgilerle donatarak ve sürdürülebilir endüstrilerde yeni iş fırsatları yaratarak, genç işsizliğini ele alırken aynı zamanda daha yeşil bir geleceğe de katkıda bulunabiliriz.

Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinizde özellikle eğitim odaklı bir perspektifle ilerliyorsunuz. Bunun temel nedeni nedir? Eğitimle uzun vadeli olarak fark ettiğiniz bir etki var mı?

Eğitimin temel bir insan hakkı, kişisel ve ekonomik gelişimin temel itici gücü olduğuna inanıyoruz. Eğitime ve beceri geliştirmeye yatırım yapmak, bireylere başarılı olmaları ve toplum ve dünya üzerinde olumlu bir etki yaratmaları için ihtiyaç duydukları araçları sağlar.

SAP olarak biz eğitimi; yoksulluk, eşitsizlik ve dijital uçurum gibi dünyanın en acil sorunlarından bazılarını ele almanın bir yolu olarak görüyoruz. Eğitim girişimlerimizle, gelecek nesli hızla değişen dünyada başarılı olmaları için ihtiyaç duydukları becerilerle donatmayı ve yetersiz kaynaklara sahip toplulukların teknoloji ve eğitim kaynaklarına erişimini sağlayarak dijital uçurumu kapatmaya yardımcı olmayı amaçlıyoruz.

Kuruluşlar, hükümetler ve okullarla işbirliği yaparak eğitimi en çok ihtiyaç duyulan yerlere getirmeye; daha eşitlikçi ve sürdürülebilir toplumlar ve herkes için daha iyi bir gelecek oluşturmaya katkı sağlamaya çalışıyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarımızın merkezine eğitimi alarak, gelecek nesiller için daha eşitlikçi ve sürdürülebilir bir dünya yaratmak, en büyük hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bunun somut çıktılarını da son projemizde eriştiğimiz 1 milyon gençte görüyoruz.

Türkiye’de yürüttüğünüz proje kapsamında gençlerin iş yaşamına hazırlanmasında etkin rol oynayabilecek eğitimler vermişsiniz. Burada, bu eğitim setlerinin inşasında nelere dikkat ettiniz? Bu yüzyılın ve geleceğin gereksinimleri göz önünde bulundurulduğunda mevcut eğitim sistemi, ne gibi eğitimlerle desteklenmeli?

Türkiye'de yürüttüğümüz projede, gençleri yüksek donanımlı bilim laboratuvarlarında uygulamalı öğrenme deneyimine teşvik etmeyi ve iş dünyasında başarılı olmaları için gerekli becerilerle donatmayı amaçladık. Millî Eğitim Bakanlığı, UNICEF ve SAP arasındaki bu iş birliği ile eğitimciler, gençlerin temel becerilerini geliştirmek için ilgi çekici ve yenilikçi öğretim yöntemleri konusunda güçlendirildi.

Verilen eğitimin odak noktası; dinamik, kapsayıcı ve işbirlikçi öğrenmeyi vurgulayan, öğrenci merkezli bir yaklaşım oluşturmaktı. Amacımız, öğrenciler arasında, gelecekteki başarıları için çok önemli olan merakı, eleştirel düşünmeyi ve yaratıcılığı ortaya çıkarmaktı.

Güncel eğitim sisteminin, sosyoekonomik durumu ne olursa olsun tüm öğrencilerin erişebileceği, kapsayıcı eğitimlerle desteklenmiş olması gerekiyor. Eleştirel düşünme, yaratıcılık, problem çözme ve dijital okuryazarlık gibi işgücünün değişen ihtiyaçlarına yönelik becerilerin geliştirilmesine odaklanmalıdır. Ayrıca güncel eğitim sisteminin merakı besleyen, uygulamalı deneyimler ve deneyler için fırsatlar sağlayan, öğrenci merkezli, dinamik ve işbirlikçi bir öğrenme ortamını teşvik eden bir yapıda olması gerektiğine inanıyoruz.

İş yaşamına hazırlıkta gençlere verilen eğitimlerde teknik ve sosyal becerilerin gelişimi bağlamında nelere rastladınız? Ne tür teknik ve sosyal becerilere olan gereksinim ortaya çıktı ve eğitimlerde bu becerilerin gelişimini nasıl gözlemlediniz?

Öğrenme gündemini teoriden uygulamalı öğrenmeye kaydırmanın, gençlerin pratik beceriler geliştirmelerine ve öğrendiklerini gerçek dünyada uygulamalarına yardımcı olmanın etkili olduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra, kendilerine sunulan çeşitli kariyer yollarını daha iyi anlamalarını sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca 3 yıl içinde, 1 milyondan fazla Türk gencine “kritik dijital becerileri öğrenmeleri, bilgi ve deneyimleri paylaşmaları, ekip çalışması ve kendini ifade etme becerilerini geliştirmeleri” konusunda ve iş yaşamına hazırlık için gereken yetkinlikler için katkılarda bulunduk. Bu sayede fark yaratmayı, Türkiye'deki gençlerin 21. yüzyılda başarılı olmasına yardımcı olmayı ve onlar için kritik öneme sahip inovasyon, iş yaratma ve girişimcilik konularında fırsatlar oluşturmayı hedefliyoruz.

Hâlâ internet erişiminin sınırlı, teknoloji okuryazarlığının kısıtlı olduğu bölgelerde ne tür adımlar izlediniz? Buralarda eğitimlerin tasarlanmasında önem verdiğiniz durumlar nelerdi? Bu dezavantajların aşılması adına neler yaptınız? Gelecekte lokal ve küresel ölçekte uygulayacağınız projeler adına bu çıktılar, nasıl bir rol oynuyor?

Hindistan, Türkiye ve Vietnam'da uygulanan üç yıllık proje sürecinde 3 milyon gence küresel ekonomide başarılı olmak için ihtiyaç duydukları teknik ve kişisel gelişim becerilerini kazandırıldı, böylece başlangıçta hedeflediklerinin iki katı kadar gence destek verildi. Hindistan'da dijital erişim açığını kapatmaya ve ülkedeki 356 milyon genç için teknik becerilere eşit erişim sağlamaya odaklanılarak, mevcut dezavantajları aşmak için ise Vietnam'da ise dijital öğrenim müfredatı ve aktarılabilir becerilerin geliştirilmesi desteklenmeye çalışıldı.

Bunu, UNICEF'in Yaşam Becerileri Programı ve ergenlere eğitim materyalleri ve ders planlarından oluşan 10 saatlik ve kendi hızına göre dijital bir müfredat sağlayan Genç Sosyal Fark Yaratanlar programı gibi programlar aracılığıyla yapıyoruz. Bu programlar, Hindistan'daki 150 okulda 9'dan 12'ye kadar olan sınıflarda yüzde 49'u kız olmak üzere yaklaşık 25 bin öğrenciyi kapsadı. Ayrıca 300 öğretmene de bu öğrencilere ulaşma kapasitesi verdi.

Gelecek projemizde UNICEF ile genişletilmiş ortaklığımız, yeni bir "kazanmayı öğrenme" programı aracılığıyla türlü sebeplerle toplumdan dışlanmış gençlere dijital ve yeşil ekonomide başarılı olmaları için ihtiyaç duydukları bilgi ve becerileri sağlamaya odaklanacaktır. Program Nijerya, Kenya, Filipinler ve Güney Afrika'da pilot olarak uygulanacak ve GenU'nun Gençlik Ajansı Pazaryeri (YOMA) platformundan yararlanacaktır.

Ortaklık, temel ve dijital beceri eğitimi fırsatlarıyla ilk yılda 500 binden fazla gence ulaşmayı hedefliyor. Ortaklık aynı zamanda SAP'nin gençlere kariyerlerinde başarılı olmak için ihtiyaç duydukları sosyal becerileri, temel bilgileri ve SAP becerilerini sağlamayı amaçlayan istihdam hedefli eğitim girişimini de destekleyecek.

Eğitimde sürdürülebilir ve yenilikçi bir etki ortaya koyabilmek için ne tür materyaller kullandınız? Çalışmalarınızın hangi biçimlerde olduğunda hedef kitlenize daha iyi ulaştığını düşünüyorsunuz?

Şunu bilmek gerekir ki çevresel, ekonomik ve sosyal yönler; dünyamızın ortak yaşamını etkiler.

Ekonomik veya ekolojik sistemler üzerindeki herhangi bir zararlı etkinin, sosyal sistemler üzerinde de bir etkisi olacaktır. Eğitim alanında da durum böyledir. Biz de SAP olarak, UNICEF ve Millî Eğitim Bakanlığı'nı dezavantajlı liselerde Bütünleşik Fizik-Kimya-Biyoloji (FKB) Laboratuvarları kurma konusunda destekledik. Bu FKB Laboratuvarları’nın amacı, öğrencilerin 'yaparak öğrenmesini' teşvik eden okul tabanlı yenilikçi öğrenme alanları sunmaktı. Bu, normal müfredatla düşünülebilenin ötesine geçerek, farklı ilgi ve becerileri özendiren yenilikçi bir sistemdir.

Temelleri sağlam, uygulamaya dayanan sürdürülebilir eğitim sistemi uzun vadede kar topu etkisi yaratmaktadır. Sonuçta öğrencilerin ilgili akademik ve STEM becerilerini geliştirmelerine ve eğitimdeki boşlukları azaltmalarına yardımcı oluyoruz. Bu ortaklığın sonucu olarak; yarısı kız öğrenci olmak üzere 822 okulda 1 milyondan fazla öğrenci tasarım, bilim ve sanat alanlarında daha kapsamlı bilgiler öğrendi. Program aynı zamanda 81 ilde 763 orta öğretim kurumundaki 32 binden fazla öğretmenin de kapasite geliştirmesine katkı sağlayarak eğitimcilere beceri gelişimi konusunda yenilikçi ve etkileşimli eğitim modelleri konusunda destek verdi.

Öğretme ve öğrenme programlarında, artırılmış sanal gerçeklik (AVR) ve oyunlaştırma gibi yenilikçi teknolojileri de kullandık. Bu teknolojiler öğrencilerin ilgisini çekmek ve öğrenmeyi daha etkileşimli ve keyifli hale getirmek için tasarlandı. 432 öğretmene bu teknolojiler aracılığıyla, öğrencilerine görsel ve etkileşimli STEM öğrenimi sunma konusunda eğitim verdik. Öğretme ve öğrenme programlarımızda AVR ve oyunlaştırmayı kullanarak, genç insanlara teknolojiyi kucaklamaları ve tam potansiyellerine ulaşmaları için ilham vermeyi ve onları güçlendirmeyi umuyoruz.

Hep birlikte, her gencin eğitime ve yetenek gelişimi programlarına erişebildiği bir dünya yaratmaya yardımcı olmayı hedefliyoruz. Gençlerin eğitimine yatırım yapmak, daha kapsayıcı olmak için önceliğimizdir

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş