University of Ottawa’dan ekonomi profesörü Anthony Heyes ve meslektaşları S&P 500 endeksinden aldıkları günlük veriler ile Wall Street yakınlarındaki EPA sensörlerinden aldıkları günlük hava-kalitesi verilerini karşılaştırdıklarında; hava kirliliği oranının yüksek olmasıyla hisse değerlerinin düşük olması arasında bir bağlantı buldular. Elde ettikleri sonuç şuydu:
HAVA KİRLİLİĞİ BORSADA DÜŞÜŞE SEBEP OLUR.
PROFESÖR HEYES, TEZİNİZİ SAVUNUN…
HEYES: Etkisi epey güçlüydü. Hava kalitesindeki her bir standart sapmalık düşüşte, hisse senedi getirilerinde yüzde 12’lik bir düşüş gördük. Bir başka ifadeyle, New York’ta havanın en temiz olduğu günden en kirli olduğu güne kadar 100 işlem günü için talimat verdiyseniz, S&P 500 performansı, havanın temiz olduğu 75. günde, 25. günde olduğundan yüzde 15 daha kötü olacaktır. Bu analizi New York Menkul Kıymetler Borsası ve Nasdaq’tan aldığımız verilerle de eşleştirdik ve aynı etkiyi buralarda da gözlemledik.
HBR: Nasıl olur da havadaki fazladan birkaç kirli molekül, hisse senedi getirilerinde böylesine büyük düşüşlere sebep olabilir? Burada işleyen iki mekanizma olduğunu düşünüyoruz, ki bunların her biri çok iyi araştırıldı. Bunlardan birisi, bir gün için bile olsa kirli havaya maruz kalmanın ruh halinizi etkilediği. Sizi çok daha depresif bir moda sokuyor. Ayrıca bilişsel kapasitenizi düşürüyor. Nasıl hissettiğiniz ve ne kadar iyi düşünebildiğiniz konusunda olumsuz etkiler yaratıyor. İkincisi, kötü ruh halleri ve düşük bilişsel kapasite, risk alma konusundaki isteğinizi azaltabilir. Düşük risk toleransının düşük getirilerle ilişkisi vardır. Ve bizim gördüğümüz şey de bu.
Fakat sadece borsacıların işyeri civarındaki havayı ölçtünüz. İçeride çalıştıklarını düşünürsek, bu havanın ne kadarını gerçekten soluyorlardır? Yaşadıkları yer civarındaki hava ne olacak? New York’u seçme sebeplerimizden biri buydu. Burada borsacıların birçoğu Manhattan ya da civarında yaşıyor. Ayrıca hisse endeks performansını sadece Wall Street yakınlarındaki bir EPA istasyonundan aldığımız hava kalitesi verisiyle karşılaştırmadık, Manhattan’daki istasyonlardan aldığımız verilerin ortalamasıyla da karşılaştırdık ve aynı sonuçları elde ettik. Yani sonuçlar net.
"HAVA KİRLİLİĞİNDEKİ HER BİR STANDART SAPMALIK ARTIŞA KARŞILIK PİYASA YÜZDE 12 DAHA KÖTÜ PERFORMANS GÖSTERDİ."
Belirleyici olanın bu korelasyon olduğunu nereden biliyorsunuz? Peki ya etkili olan sıcaklık ya da yağış miktarı ise ve kirli hava sadece bir tesadüfse? Elbette sıcaklık ya da hava durumu gibi önemli olabilecek tüm faktörleri kontrol etmeye çalıştık. Zaten araştırmanın amacı da bu. Biz bulgularımızı sunarız ve insanlar da test etmemiz gereken alternatif açıklamalarla bizi sorgular. Her şeyi kontrol etmek zordur; kimse de bunu mükemmel şekilde yapamaz fakat bizim tahrif kontrolleri yapmamızın sebebi de bu. Bu kontrollerden birisi yağmura odaklanıyordu. Sadece yağış olmayan günler, yağışın olduğu gün ya da bir gün öncesi için testleri yeniden yaptık. Ve yine benzer sonuçlar elde ettik.
Meslektaşlarınız, kontrol etmeniz gereken fakat etmediğiniz, bazı test edilmesi zor ya da beklenmedik değişkenler ortaya atmalı. Beklentimiz bunu yapmaları yönünde. Bu şekilde ilerleyebilirsiniz. Bir araştırmacının kontroller üzerine verebileceği en iyi cevap da budur, ki aklımıza gelebilecek her şeyi kontrol ettik. Buradan hareketle, gayet dürüstçe ve ikna edici bir şekilde, hava durumu gibi diğer olası açıklamaları elediğimize inanıyoruz. Ayrıca trafik de kontrol ettiğimiz bir başka değişkendi.
Bu konuda çalışmanız gerektiği fikrine nereden vardınız? Üçümüz de – benimle birlikte meslektaşlarım; benimle aynı yerden Ottawa’dan Soodeh Saberian ve Columbia’dan Matthew Neidell – kötü havanın sağlık ile ilgili olmayan sonuçlarını anlama konusuna ilgiliydik. Uzunca bir zaman insanlar kötü hava kalitesinin beyin kanaması, kalp krizi, depresyon, intihar gibi sağlık ile ilgili sonuçlarını araştırdı. Biz ise şimdi kötü havanın verimlilik ya da okuldaki performans gibi konular üzerindeki etkisini görmek istiyoruz. İncelenecek çok alan var.
Hava kirliliğinin sağlık ile ilgili olmayan sonuçları hakkında ne biliyoruz? Araştırma her gün genişliyor. Örneğin, kirli havayı soluyan hayvanların temiz hava soluyanlara göre daha fazla kavga ettiğini biliyoruz. Hava kirliliğinin şiddet suçuyla bir bağlantısı olup olmadığını öğrenmek istiyoruz. Genel olarak araştırma şunu gösteriyor: İnsanlar çeşitli görevler için, havanın kirli olduğu zamanlarda daha temiz olduğu zamanlara göre daha düşük performans gösteriyor. Şeftali toplayanlar daha az sayıda şeftali topluyor, beyzbol hakemleri daha kötü kararlar veriyor, çağrı merkezi çalışanları daha az çağrı cevaplıyor…
Hava kirliliğinin etkilerini anlamak konusunda sınırları zorlamak istiyoruz. Hava kalitesinin birçok sonucu olduğunu göreceğimizi düşünüyorum. Esasen zaten bildiğimiz bir şey var ki, insanlar içinde bulundukları çevre karşısında çok hassas varlıklar, düşündüklerinden çok daha hassas.
Eğer hava kirliliğinin bir eşik değeri varsa – milyonda bir parça – borsa üzerindeki etkisinin nerede başladığını biliyor musunuz? Hayır. Bu konuda şu ana kadarki bilgimiz göreceli. Yine de daima lineer olmayan etkileri arıyoruz ve eşik değerinin neresi olabileceğini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Uğraş alanınız insanlar olduğunda, çoğunlukla lineer olmayan etkiler güçlüdür. Örneğin, hava 29,5 santigrad dereceden daha sıcak olduğunda davranışlar önemli ölçüde değişiyor fakat daha düşük olduğunda daha az değişiyor. İşitme duyunuz yaklaşık 185 desibele kadar dayanabilir fakat bu sınırın ötesinde bir anda kulak zarınız patlayacaktır. Hava kirliliğinde henüz böyle bir eşik değeri görmedik. Şimdiye dek çoğunlukla lineer görünüyor: İki kat hava kirliliği, iki kat etki demek.
Yani hava kirliliğinin New York’un yarısı kadar olduğu bir yerde, problem de yarısı kadar mı olacak? Böyle bir genelleme yapmaya henüz hazır değiliz. Bu, New York için yaptığımız bir çalışma. İşlerin yapıldığı her bir yerin kendine has özellikleri vardır: İşlemlerin ne kadarı elektronik? İnsanlar nerede yaşıyor ve işe nasıl gidiyorlar? Borsadaki performans üzerindeki etkileri bir başka şehirde, Toronto’da da ölçümledik ve benzer sonuçlar elde ettik. Fakat her yerde geçerli olacağını söyleyemem.
Peki bu durumda borsacılar getirilerini artırmak için daha temiz hava sağlayacak politikaların savunuculuğunu mu yapmalı? Belki burada bazı arbitraj fırsatları vardır fakat ben bir ekonomistim ve konuyu etkin piyasalar açısından düşünürüm. Sadece “Hey, haydi havayı temizleyelim.” demek benim ilgi alanım değil. Eğer hava daha temiz olursa bu 500 şirketin endeks değeri gerçek değerlerini gösterir demek benim ilgi alanım. Bir borsa, yatırımlar için doğru fiyat dizisi konusunda sinyaller verir. Ve piyasadaki temel analizleri takip etmesi gerekir. Biz, eğer piyasayı etkileyen hava kirliliği gibi daha derinde yatan, geçici faktörler varsa bunun piyasa etkinliği için kötü olduğunu söylüyoruz. Eğer hava kirliliğinden kaynaklanan gidişat sebebiyle, hava çok sıcak olduğu için ya da borsacıların tuttuğu takım futbol maçında kaybettiği için fiyatlar artıyor ya da azalıyorsa bu piyasa etkinsizliğidir. Daha temiz havanın borsada fiyatları yükselteceğini söyleyemem. Daha temiz havanın özellikle de New York’ta borsa işlemlerinin daha iyi yapılmasını sağlayacağını söyleyebilirim. Fiyatlar piyasanın gerçekliğini daha iyi yansıtacaktır. Üzerinde çalıştığımız ve göçmenlik yargıçlarının kararlarına baktığımız bir başka proje var. Aynı şey orada da geçerli: Pozitif ya da negatif kararların sayısını önemsemiyoruz. Biz daha ziyade çok daha doğru kararlar verilmiş olmasını önemsiyoruz.
"İKİ KAT HAVA KİRLİLİĞİ, İKİ KAT ETKİ DEMEK."
Finans sektörü için bu tarz araştırmaların devamını beklemeli miyiz? Benim açımdan davranış ekonomisi – ki bu araştırma da bu alanda- heyecan verici bir trend. Finans piyasalarındaki geleneksel modellerde, özellikle de 15 yıldan fazla süre önce kurgulanmış olanlarda, insanlar insan gibi görülmüyor. Bu modellerde insanlar homo economicus olarak isimlendiriliyorlardı. Duyguları yoktu. Yankees maçı kaybettiği için üzülmezlerdi. İyi ya da kötü geçen günleri olmazdı. Şimdi ise finans modelleri gerçek insan davranışları ve onları etkileyen faktörler üzerine inşa ediliyor. Bu karmaşık bir iş. Fakat davranış ekonomisinin gündemi bu –bu karmaşayı ele almak. Epey kuru bir homo economicus modelinden ziyade “Aslında bu temsilciler tıpkı insanlar gibi hareket ediyor.” diyebileceğimiz bir modele geçmek için.
"HAVA KİRLİLİĞİNİN ŞEHRİN NERESİNDE ÖLÇÜLDÜĞÜ FARK ETMEKSİZİN SONUÇ AYNIYDI."
Nova Scotia’ya gitmeli, soğuk Kanada havasından derin bir nefes almalı ve sonra mı bu röportajı yazmaya başlamalıyım? Daha iyi sonuç verebilir. Şaka değil. Dilbilimcilerin konuşma niteliği ölçümlemelerini kullanarak Kanadalı milletvekillerinin konuşmaları üzerinde çalışmıştık. Hava kirliliği metreküp başına 15 mikrogramın üzerinde olduğunda –ki bu oldukça kirli bir gündür– milletvekillerinin konuşmaları dilbilimcilerin ölçeklerine göre çok daha düşük skor gösterdi. Kanada’ya gelirseniz daha iyi bir yazar olursunuz.