Dünyayı anlamak hiçbir zaman kolay olmadı. İnsanlık olarak teknolojimiz geliştikçe, insanın bilgiye erişimi arttıkça, birbirimizden daha fazla haberdar olmaya başladıkça dünyayı anlamamızın kolaylaşacağını zannettik. Ancak gördük ki bu önermemiz pek doğru değil. En azından şimdilik… Bunun temelinde insanın kendine has karakteristikleri yatsa da iş, dengeleri kurmaya geldiğinde bu anlamlandıramamanın temelinde insanın ne kadar farklı düşünebileceği gerçeği de yatıyor.
Örneğin son dönemde ülkeler arasında yaşanan siyasi gelişmelerin ve kutuplaşmaların küresel iş yapma biçimini nasıl erozyona uğrattığına bakalım. Çin ile ABD arasındaki gerginlikler, İran’a yönelik ambargo, Rusya ile Avrupa arasındaki gerilim, Japonya ile Güney Kore’nin ihtilafı gibi konular gündemden düşmüyor. Bu da küreselleşmenin ve kapitalizmin temeline ciddi bir dinamit koymak anlamına geliyor. Bu sayımızda Tıkanma Noktaları başlıklı makalemizde aslında devletlerin siyasi çekişmelerde ellerindeki kaynakları, teknolojileri ve nadir unsurları nasıl bir silah olarak kullanmaya başladığını ve şirketlerin bu döneme nasıl hazırlanması gerektiğini anlatıyoruz.
Anlaşılması kolay olmayan bir diğer nokta da yapay zekanın iş dünyasında neler yapacağı… Bu konuda optimist olanlarla pesimist olanlar neredeyse yarı yarıya. Ancak şu da bir gerçek ki hiç alışık olmadığımız bir yapıyla bir arada olmak ve işbirliği yapmak durumundayız. Bunu anlamak, organizasyonumuzu bu yönde evriltmek bir zorunluluk. Bu sayımızdaki Yapay Zeka Çağında Rekabet makalemizde yapay zekanın sektörler arasındaki çizgileri nasıl bulanıklaştırdığına ve bu dönemde rekabet etmek için nelere dikkat edilmesi gerektiğine odaklanıyoruz.
Bu sayımızda birbirinden keyifli makalelerden oluşan bir karma yaptık. Sağlık sektörüne farklı bir bakış açısı getiren makalemiz gerçekten ilham verici. Öğrenme ve gelişim süreçlerini yöneten liderlerin nasıl bir kabuk değişimine gitmeleri gerektiğini anlatan çalışmamız da geleceğin yeteneklerini geliştiren yöneticiler için ilginç bir açılım noktası sağlayacak. Yaş almış kitlelerin sosyal medya kullanımına dair bakış açısı da gitgide önemli bir pazar haline gelen bu kuşağın davranışlarını anlamaya ışık tutacak. Çeşitlilik yönetiminin nasıl ele alınması gerektiğini anlatan makalemiz de bu önemli alanda şirketlere çok değerli içgörüler sunuyor.
İş hayatında 45 yılı geride bırakan Aclan Acar’ın yeni çıkardığı kitabının ekseninde değişime ve dönüşüme dair deneyimlerini anlattığı röportajı okumaya değer. İnşaat gibi son derece konvansiyonel bir sektörde bulunan Häfele’nin içgörü temelli bir iş modeli transformasyonuna nasıl cesaret ettiğine dair başarı öyküsü de ilham verici.
Yeni yılın ilk ayı geride kaldı bile. Zamanın bu kadar hızlı aktığı bir dönemde adaptasyon becerilerimize seslenen konularla karşınızdayız. Keyifle okumanız dileklerimizle…
