Yabancı SIM Kullanımının Sınırlandırılması M2M Sektörünü Nasıl Etkileyecek?

28 Mayıs 2019, Salı

Son yılların yükselişteki teknolojisi "makineler arası iletişim" (M2M), genel tanımıyla birden fazla cihaz arasında insan müdahalesi asgari düzeyde olacak şekilde gerçekleşen elektronik haberleşme hizmetini ifade ediyor. M2M denilince aklınızda illa ki çok sıra dışı görüntüler canlanmasın, Apple Watch gibi günlük hayatta kullandığımız pek çok cihaz şimdiden M2M teknolojisine sahip. Tabii önümüzdeki günlerde bağlantılı kontak lensler gibi şimdilik sıra dışı olan M2M örnekleri de hayatımızda yerlerini alacak.

M2M teknolojisiyle ilgili araştırmalar çarpıcı rakamlar içeriyor. GSM Birliği'nin (GSMA) tahminlerine göre, dünyadaki M2M bağlantı sayısı 2020 yılına kadar 1 milyara ulaşacak. Önümüzdeki yıllarda pazar oyuncularının ve hükümetlerin birtakım atılımlar gerçekleştirmesi halinde ise bu rakamın 2 milyara ulaşması öngörülüyor. Türkiye'deki verilere göre ise 2018 yılının son çeyreği itibarıyla ülkemizdeki M2M abone sayısı 2017 yılına göre yüzde 15,9 artarak 5,2 milyona ulaşmış durumda.

Bu kadar ivmeyle gelişen bir teknoloji karşısında yasal düzenlemelerin geriden takip etmesi şaşırtıcı olmasa gerek. Düzenleyicilerin M2M ile ilgili karşılaştığı zorlukların başında ise kalıcı dolaşımın ne şekilde düzenlenmesi gerektiği geliyor. Kalıcı dolaşım, bir SIM modülünün tanımlandığı ülke dışındaki bir ülkede kalıcı olarak dolaşım sağlaması olarak tanımlanabilir. Yurtdışına çıktığınızda cep telefonunuzun uluslararası dolaşım özelliği açıksa telefonunuzun ziyaret ettiğiniz ülkedeki bir operatöre bağlandığını görürsünüz. İşte bu bağlantı, ülkenizdeki asıl operatörünüz ve ziyaret ettiğiniz ülkede size hizmet veren operatör arasındaki toptan satış anlaşmasının bir sonucudur. İngiltere'deki bir mobil operatörün SIM modülünün Türkiye'de 1 yıl gibi uzun bir süre kullanılması kalıcı dolaşım örneğiyken, SIM modülünün yalnızca Türkiye'deki seyahat esnasında kullanılması kalıcı dolaşım olarak nitelendirilmiyor. 

Küresel anlamda bakıldığında düzenleyicilerin genellikle kalıcı dolaşımı doğrudan düzenlemekten kaçındığı görülüyor. Bunun başlıca sebebi, teknoloji olgunlaşmadan yasal düzenleme yapılmasının uygun bulunmaması. Öte yandan dünyada bu yaklaşımın tersi örnekler de mevcut. Örneğin Brezilya'da M2M kullanan cihazlarda kalıcı dolaşım yasaklandı. Avrupa Birliği ise aksi yönde ilerleyerek “Roam Like at Home” düzenlemesi ileüye ülkeler arasındaki dolaşımlara seyahat halinde uygulanan ücretleri 2017 yılında kaldırdı. Bununla birlikte, bu düzenleme Avrupa Birliği'nde kalıcı dolaşımın tam anlamıyla serbestleştiği anlamına gelmiyor; zira söz konusu düzenlemenin hedefi yalnızca seyahat halindeki yani geçici dolaşımlar. Düzenleme, mobil operatörlere kalıcı dolaşım tespit etmeleri halinde azami bir limite tabi olmak üzere belirli ücretler yansıtma hakkı tanıyor.

Türkiye'de ise, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) M2M ve kalıcı dolaşım konusuyla ilgili gelişmeleri uzun süredir yakından takip etmekle birlikte, hızla gelişen teknolojinin karşısında beklemede kalmayı tercih etmekteydi. Konuyla ilgili genel anlamda ilk yasal adım Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu'nun eSIM teknolojilerinin Türkiye'deki kullanımına ve kalıcı dolaşımın sınırlanmasına ilişkin kararı ile atıldı. Özellikle Türkiye'deki mobil işletmeciler ve Türkiye'de M2M hizmeti sunan veya sunmak isteyen şirketler açısından önemli düzenlemeler getiren karar, M2M hizmetleri kapsamında kalıcı dolaşımın ne şekilde düzenlenmesi gerektiğiyle ilgili tartışmaları gündeme getirdi. 

Hayatımızda Ne Değişecek?

Karar, eSIM'e ve kalıcı dolaşıma ilişkin birtakım değişiklikler getirdi. Bu sebeple, düzenlemeden esas olarak Türkiye'deki mobil operatörleri, M2M teknolojileri üreten ve bu teknolojiyi kullanan şirketler etkilenirken tüketiciler ise bu düzenlemeden dolaylı olarak etkilenecek. Zira tüketicilerin kişisel aboneliklerinde yabancı bir operatörün tercih edilmesi ekonomik açıdan pek de mantıklı olmuyor. Bununla birlikte tüketiciler, kullandıkları M2M cihazların içinde bulunan SIM modülleriyle ilgili M2M üreticilerinin yapacağı düzenlemelerden operasyonel veya ekonomik olarak etkilenebilirler. 

Tüketiciler üzerinde beklenebilecek sonuçları, adını son zamanlarda sıkça duyduğumuz "bağlantılı araçlar" üzerinden somutlaştıralım. Bağlantılı araç, içindeki SIM modülü sayesinde kullanıcılarının internet üzerinden yol bilgisi, yol asistanı, acil durum sistemi ve eğlence sistemleri gibi hizmetlere erişimini sağlayan akıllı araçlardır. Diyelim ki Amerika'da üretilmiş bir bağlantılı arabanın içinde Amerikalı bir mobil operatörünün SIM modülü bulunuyor. Otomotiv üreticileri genelde tüketicilerine en iyi deneyimi sunabilmek adına bağlantılı araçlarda "her şey dahil" sistemi uyguluyor. Bu, aracı satın aldığınızda dışarıdan ek bir yazılım, donanım veya SIM modülü almaksızın süresiz olarak veya uzun bir süre boyunca aracın bağlantı hizmetlerini kullanabilmeniz anlamına geliyor. Arabanın satış ücretine bağlantı ücreti de dahil; bu sebeple internet için ek bir ücret ödemeniz gerekmiyor. Dolayısıyla aracın içinde bir SIM modülü var ancak tüketici olarak siz bunun farkında bile olmayabilirsiniz. Düzenleme sonrasında Türkiye'ye araç ihraç edecek otomotiv şirketlerinin özel bir teknik düzenlemeye gitmesi gerekecektir. Akla ilk gelen çözüm, Türkiye'de satışa sunulacak araçlardaki SIM modüllerinin yalnızca Türk mobil operatörlerinin tanımlanmasını sağlayacak şekilde programlanması olabilir; ki bu otomotiv şirketlerinin maliyetlerini artıracağından araç fiyatlarında artışa neden olacaktır. Diğer bir çözüm de "her şey dahil" sisteminden vazgeçilerek araçları Türkiye'ye SIM modülsüz olarak ihraç edip Türkiye'deki tüketicilerin kendi istedikleri mobil operatörle abonelik sözleşmesi yapmasının sağlanması olabilir. Bu da ekonomik olarak tüketicilerin ek yük altına girmesi demektir.  

Düzenlemenin ne getirdiğine geçmeden önce eSIM kavramını biraz açalım. eSIM, SIM özelliklerinin bir karta bağlı olmaksızın uzaktan kullanılmasını sağlayan bir teknoloji ve cihaz kullanıcılarına aynı anda birden fazla işletmecinin profiline erişim sağlayarak işletmeciler arasında uzaktan geçiş yapma imkanı sağlıyor. Örneğin, eSIM teknolojisi sayesinde fiziksel bir kart değişikliğine gerek kalmaksızın, yalnızca cep telefonunuzun ayarlarını değiştirerek mobil operatörünüzü Vodafone'dan Turkcell'e değiştirebiliyorsunuz. eSIM teknolojisi Türkiye'de yeni yeni bilinirlik kazansa da dünyada M2M özellikli cihazlarda sıklıkla kullanılıyor ve bu kullanımın yıllar içerisinde ivme kazanması bekleniyor.

Yeni düzenlemeye göre, eSIM içeren cihazların Türkiye'de 120 günü aşacak şekilde kullanılacak olması halinde modüllerin yalnızca Türkiye'deki mobil operatörler tarafından kontrol edilebilecek şekilde programlanabilir olması ve söz konusu modüllere yalnızca Türkiye'deki mobil operatörlerin profillerinin yüklenebilmesi gerekiyor. Yani, yabancı bir mobil operatörün SIM modülü Türkiye'de 120 günden fazla hizmet veremeyecek. Bu da eSIMler üzerinden yapılacak kalıcı dolaşımın sınırlandırılması anlamına geliyor. 

Kritik bir nokta ise şu şekilde karşımıza çıkıyor: Düzenlemede eSIMler ve hepimizin kullandığı fiziksel SIMler arasında ayrım yapılmadığından dolayı kalıcı dolaşım sınırlandırmasının fiziksel SIMler için de getirilmiş olduğunu düşünmek yanlış olmayacaktır.

Bununla birlikte, düzenlemede kullanılan dilden şu aşamada esas olarak Türkiye'deki mobil operatörlere yükümlülük getirildiği anlaşıldığı için söz konusu kısıtlamanın M2M üretici ve kullanıcıları açısından hangi tarihten itibaren uygulamaya gireceği belirsizliğini koruyor. Türkiye'deki mobil operatörlere söz konusu sınırlama kapsamındaki yükümlülüklerini (kalıcı dolaşımdaki modülün hizmete kapatılması gibi) yerine getirmeleri için verilen süre 29 Şubat 2020 tarihinde dolacak. Dolayısıyla diğer M2M oyuncularına getirilecek sınırlamaların bu tarihten itibaren yürürlüğe girmesini bekleyebiliriz.

Düzenlemede yer alan bir diğer önemli konu, eSIM abonelik yönetimi dahil olmak üzere eSIM teknolojilerine ilişkin tüm yapı, sistem ve depolama birimlerinin Türkiye'de yer alması koşulu. Buna ek olarak, eSIM teknolojileri vasıtası ile üretilen her türlü verinin de Türkiye'de tutulması gerekiyor ve bu da Türkiye'deki mobil operatörlerin düzenlemeye uyumlu hale gelmek için ciddi yatırımlar yapması anlamına geliyor.

BTK Neden Kalıcı Dolaşımı Sınırlandırdı?

Peki, yabancı SIM modüllerine verilen hizmetin sınırlandırılmasının gerekçesi nedir? Bu soruya yanıt vermek için öncelikle kalıcı dolaşımın serbest olmasının olumlu ve olumsuz yönlerini incelemekte fayda var:

Kalıcı dolaşımın serbest olmasının en olumlu yönlerinden biri M2M bağlantı pazarının uluslararası rekabete açılarak tüketicilerin daha iyi şartlarda hizmet almasının sağlanması. İkincisi de kalıcı dolaşım sayesinde M2M teknolojisinin gelişiminin ivme kazanması. Zira otomobil üreticileri de dahil olmak üzere M2M hizmetleri sunan pek çok şirket, ürünlerini küresel pazara sunmakta. Ayrıca üretim anında cihaza entegre edilen SIM modüllerinin tabi olduğu mobil operatörün, ithalat ülkesindeki yerli mobil operatöre dönüştürülmesi birtakım operasyonel sıkıntılara yol açıyor. Kalıcı dolaşımın serbest olması yerel M2M sağlayıcılarına uluslararası pazarlarda faaliyet göstermek suretiyle işlerini büyütme imkanı da sunabilecek.

Kalıcı dolaşımın serbest olmasının olumsuz yönlerinin başında, düzenleyicilerin yabancı SIM modüllerinin konum verilerinin, trafiklerinin ve iletişiminin tespitinde zorluk yaşayabilecek olmaları. Yabancı operatörlerce toplanan verilerin milli güvenliğe aykırı şekilde kullanılma riski ve M2M ile toplanan kişisel verilerin yurt dışına çıkarılması düzenleyicilerin başka bir endişesi olarak ortaya çıkıyor. Kalıcı dolaşımın bir diğer olumsuz özelliği de ülke mevzuatlarının M2M ve kalıcı dolaşım konuları göz önüne alınarak hazırlanmamış olması nedeniyle ülkelerinmilli yetkilendirme, numaralandırma ve tüketici mevzuatlarına aykırılık teşkil edebilecek olması. 

Bu kapsamda BTK gibi düzenleyicilerin bu yarar-zarar çizelgesi üzerinde ülkelerini nerede konumlandırdıkları önem taşıyor. BTK konuyla ilgili 2013 tarihli bir raporunda yukarıda bahsedilen endişelere yer vermekle birlikte, ancakbelirli şartların gerçekleşmesi halinde yabancı SIMlere Türkiye'de mobil operatörler tarafından dolaşım hizmeti sunulmaması yönteminin değerlendirilebileceğinden söz etmişti. Raporda geçici dolaşım ile kalıcı dolaşımı ayrıştırıp kalıcı dolaşımı tespit etme amacıyla birtakım şartların göz önüne alınması önerilmişti.

BTK'nın 2013 tarihli raporunda yer alan görüşlerini 2019 tarihli düzenlemede sürdürmediği görülüyor. Zira yeni düzenlemede, raporda bahsedilen şartlara ve geçici-kalıcı dolaşım ayrımına yer verilmemiş, kullanıcılara yalnızca 120 günlük bir süre tanınmakla yetinilmiş. Diğer bir ifadeyle, yeni düzenlemede Türkiye'de 120 günden fazla kullanılan yabancı SIMlerin, başka bir unsur aranmaksızın kalıcı dolaşımda olduğu varsayılıyor.

Bu çerçevede BTK'nın kalıcı dolaşımın olumsuz yanlarından kaçınma isteğinin yıllar içinde, kalıcı dolaşımın faydalarından yararlanma ihtiyacına üstün geldiği rahatlıkla söylenebilir.

Sonuç

Yeni düzenlemenin bu aşamada esas olarak Türkiye'deki mobil operatörlere yükümlülük getirdiği düşüncesiyle, BTK'nın ilerleyen günlerde M2M teknolojisi üreten şirketler ve M2M kullanıcıları gibi diğer paydaşlara ilişkin olarak da birtakım düzenlemeler yapması bekleniyor. Bu noktada, M2M odaklı şirketlerin BTK düzenlemelerini yakından takip edip Türkiye faaliyetlerini ve operasyonel yapılarını yeni düzenleme çerçevesinde tekrar değerlendirmeleri gerekiyor.

Bu yazının konusu: TEKNOLOJİ
Önerilen Konular:
Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş