Kriz Ortamında Mindful Kalabilmek

14 Ağustos 2017, Pazartesi

Geçtiğimiz günlerde öyle bir söz duydum ki, benim için yeni bir Mindfulness tanımı olmaya aday oldu:  “Geçmişe dair pişmanlık, geleceğe dair endişe duyabilirsin; ama sadece şimdiki zamanda harekete geçebilirsin.” Bu söz İhtiyaçlar Hiyerarşisi ile tanıdığımız Abraham Maslow’a ait.

Bu sade söz şimdiki zamanın kıymetini çok derin bir şekilde ifade ediyor. Aslında günlük rutinimiz içerisinde fark etmesek de geçmiş ve gelecek, zamanın sadece birer konsepti ve sahip olduğumuz tek zaman, içinde olduğumuz an. Maslow’un da söylediği gibi sadece bu anda aksiyona geçme fırsatımız var.

İş ortamında bu düşünce ile hareket etmek imkânsız gibi görünüyor çoğu zaman. Geleceğe dönük yapılan planlamalar, revizeler, geçmiş satış rakamları üzerine yapılan uzun toplantılar, işimizin ya hep geçmişle, ya da gelecekle ilgili olduğuna inandırıyor bizi.

Diğer taraftan, aslında tüm kurumlar için önemli olan, müşterilerinin şimdiki zaman içerisindeki ihtiyaçlarıdır. Satış anlık bir olaydır, müşteri mevcut an içerisinde, ihtiyacı için en optimum ürün veya hizmet hangisi ise onu satın alır. Geçmişe ait veriler veya geleceğe dair öngörüler sadece şimdiki zamanda yapılacak satışın şartlarını belirlemeye yardımcı olur. Şimdiki zamanda şartlar bir anda değişebilir, öngörülemeyen veya geçmişte meydana gelmeyen şartlarla karşılaştığımızda içinde olduğumuz ana göre karar vermek durumundayızdır. O yüzden harekete geçebileceğimiz tek zaman bu andır.

Kurumları, organizasyonları yöneten liderlerde bu özellik ne kadar gelişmişse, kurumun değişen şartlara o kadar kolay adapte olduğunu görebiliyoruz. Kurumlara yön veren liderler endişeden uzak kalarak, o an ne önemliyse ona odaklanabildiklerinde kurum için doğru kararlar ortaya çıkıyor.

İş dünyası liderleri ile yapılan önemli bir araştırma Mindfulness pratiklerini günlük olarak uygulayan kişilerde, başarılı liderlerin sahip olması gereken üç özelliğin geliştiğini gösteriyor: Esnek dayanıklılık (resilience), iş birliği (collaboration), zor durum ve şartlarda liderlik edebilme yetisi.

Bu özelliklere sahip liderler geçmişi doğru şekilde analiz edebilme ve geleceğe dair öngörüde bulunabilme yetilerini kullanırken; şimdiki zamana odaklanarak, anın gerektirdiği şartlar neyse onları ön plana çıkarıp, işi doğru ekiplere ve kişilere delege ederek iş birliği içerisinde çalışır ve ortamın getirdiği baskı ve stresi doğru şekilde yönetirler.

Olası senaryolar

Kriz ortamındaki bir organizasyonu göz önüne getirin. Beklenmeyen, kritik bir durumla karşı karşıya kalınmıştır ve bu durum önemli bir krizin tetikleyicisi olmuştur. Tepe yönetim bir karar alır ki bu karar genellikle işin asıl sahiplerine danışılmadan alınmıştır ve mevcut durum şartları göz ardı edilmiştir. Karar hızla uygulamaya konulur ama esneklikten, işbirliğinden uzaktır. Süreç yöneticiler tarafından sürekli kontrol edilir, bir sürü yeni raporlama devreye girer, günlük alınan rapor sayıları ikiye üçe katlanır ve acil durum toplantıları yapılır sürekli olarak.

Bir de şöyle bir organizasyonu hayal edin, aynı durumla karşı karşıya kalan diğer bir kurumun yöneticileri, ilgili her birimin görüşlerini alarak durumu değerlendirir, karar sürecine bu birimlerin yöneticileri dahil edilir, ortaya çıkan kararlarda birimlerin de söz hakkı olduğu için işin sahibi olan departmanlarda kararın uygulamaya geçiş süreci hızlı ve efektiftir. Kontrol yerine işbirliği vardır, raporlamalar yeni iş yükü olarak değil, gereklilik olarak devreye girer. Yöneticiler takımları ile birlikte bu süreci olabilecek en iyi sonuçlar ile tamamlarlar.

Bu senaryolara baktığımızda, ikinci olası senaryoda liderler kontrol (control) yerine işbirliğini (collaboration); sürekli almak yerine sorumluluğu delege ederek veren taraf olmayı; ve şartlara göre hareket ederek esnek ve dayanıklı (resilient) olmayı tercih etmişlerdir. Sadece kendileri için değil, çalışanlar için de şartlar değişmiştir, kaygı ve endişenin yerini odaklanma almış, doğru sonuçlara ulaşabilmek için önemliyi önemsizden ayırt edebilmeleri için baskı ve stres ortamı bertaraf edilmiştir.

Mindful şirket ve liderler

Kurumsal dünyada hızlı bir şekilde yükselen Mindfulness, ilk etapta özellikle High Tech (ileri teknoloji) firmalarının ilgisini çekmeye başladı. Çalışanlarına stres yönetimi konusunda destek olmak isteyen bu firmalar çeşitli Mindfulness programları geliştirerek binlerce çalışanlarına bu programlarda eğitimler verdiler. Mindfulness uygulamalarının olumlu sonuçları gözlenmeye başladıkça, pek çok şirket liderlik programlarının merkezine bu pratiği koymaya başladı. Google liderliğinde başlayan bu süreçte Facebook, Linkedin, Apple, Ebay ve pek çok şirketle devam ediyor.

Yalnızca teknoloji şirketleri değil, özellikle finans dünyası da Mindfulness uygulamalarını şirket kültürünün bir parçası haline getirmeye başladı 2010’lu yıllardan itibaren. Finans dünyasında bu konunun öncülüğünü Aetna üstlenirken, Goldman Sachs, Bank of England, Deustche Bank, Bank of America, Mindfulness uygulamalarını çalışanlarına sunmaya başlayan diğer şirketler.

2013 yılında Wisdom 2.0 konferansında Jack Kornfield (yazar, aktivist, meditasyon eğitmeni) ile aynı sahneyi paylaşan Bill Ford (Ford CEO’su), uzun yıllar pratik ettiği meditasyon ve şefkat uygulamalarının hayatını nasıl değiştirdiği ve kriz döneminde neredeyse iflas tehlikesi ile karşı karşıya kalan 100 yıllık aile şirketinin neredeyse kendi gözleri önünde yok olmak üzereyken ve binlerce insanın işini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı kriz durumunda şirketini kurtaran şeyin çalışanları ile kurduğu gönül bağı olduğunu söylüyor. Bir aile şirketi olan Ford’un sadece kendi ailesinin değil, dört, beş nesildir bu şirkette çalışan binlerce çalışanın olduğunu ve Detroit’te pek çok otomotiv şirketinin karşı karşıya kaldığı kriz ortamında önüne çıkan her zorlukta olaylara empati ve şefkat ile yaklaşarak, tüm şirketin büyük bir iş birliği içerisinde ve her zor dönemeçten daha güçlü olarak çıktığı bir süreç yaşadıklarını belirtiyor. Bill Ford konuşmasında ‘Günün sonunda her iş insan ile ilgilidir’ diyor ve bir şirketi güçlü kılan şeyin bu fikrin kurumsal kültürün bir parçası haline gelerek ortak değer olarak benimsenmesidir diye ekliyor.

Mindful liderler, iş ortamında, çalışanları için bu şartları oluşturabilen liderlerdir. Gerçekten dinleyen, çalışanı ile iş ortamını paylaşan, sadece kontrol etmeyip, katkı sağlayan, zor şartlarda sorumluluğu paylaşabilen kişilerdir.

Kurumlar ve çalışma şartları değişirken, liderliğin tanımı da değişiyor. Geleneksel yöntemler artık ihtiyaçlara cevap vermezken, değişen dünyayla, kurumsal hayatın da dinamikleri değişiyor. İçten dışa doğru liderlik ile değişimi önce kendi içselleştirebilen ve ekibi ile bunu paylaşabilen liderler başarıya ulaşıyor.

Mindfulness pratiklerini hayatınıza katarak bu değişimi deneyimleyebilir, kendi hayatınızdaki etkileri ile birlikte kurumunuzun da bu dönüşümü yaşamasını sağlayabilirsiniz.

 

 

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş