Her ne kadar öyle olmalarını istesek de, toplantılar tam anlamıyla mantık çerçevesinde yürüyen iş mekanizmaları değildir. Tıpkı insan ilişkilerinde olduğu gibi, sezgisel dinamiklerle donatılmışlardır. İşin temelinde yatan motivasyonları ve kişilerin kendi gündemlerini göz önünde bulundurmak size yardımcı olabilir. Bazı insanlar için bir toplantının parçası olmak bir statü sembolüdür, bu yüzden toplantıya katkıları çok az olacak olsa dahi katılmaya devam ederler. Diğerleri, toplantıları sosyal anlamda bir araya gelme ya da politik puan kazanma fırsatı olarak görürler. Gündem ne kadar net olursa olsun, herkes farklı bir bakış açısından yaklaşacaktır. Bazı katılımcılar toplantıya oldukça önem verip erkenden gelir, bazılarıysa geç kalır. Bazı katılımcılar birinin toplantıyı yönetmesinden hoşnut olurken, diğerleri lideri sabote eder ya da pasif agresif bir tavır sergiler. Bu tür bilinçsiz hareketler toplantının verimini etkileyebilir ama bu dinamiklerin farkında olmak, bir şeyler başarma şansınızı artıracaktır.

Ron Ashkenas’ın “The Hidden Side of Meetings” adlı yazısından uyarlandı.

Ayrıca Metin Pişkinoğlu’nun “Stratejik Çalışma Toplantıları” isimli makalesi de ilginizi çekebilir.