ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Turan ile uluslararası pazarda izledikleri stratejiler, su yalıtımı bilinçlendirme adına yürüttükleri çalışmaları ve müşterilerin değişen ihtiyaçlarına yönelik değişim yönetimi hakkında konuştuk.
ODE Yalıtım’ı kısaca tanıyabilir miyiz?
1985 yılında taahhüt faaliyetleriyle ticaret hayatına başlayan ODE Yalıtım olarak, 1988 yılında Türkiye'nin en çok ihtiyaç duyduğu alanlardan biri olan yalıtım sektörüne odaklanma kararı aldık. 1990 yılında ithalatçı, 1996 yılında ise üretici kimliğine kavuşarak “yapı” ve “teknik yalıtım” olmak üzere iki ana kategoride üretim yapmaya başladık. Bugün, 6 modern üretim tesisimiz, dört binden fazla ürün çeşidimiz ve uzman personelimizle birlikte yalıtım sektörünün önde gelen üreticileri arasında yer alıyoruz.
Ürünlerimiz, 6 kıtada ve 75'in üzerinde ülkede tercih ediliyor. Ayrıca, İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) tarafından düzenlenen 2023 Yılı İhracatın Liderleri Ödül Töreni’nde “Yalıtım Malzemeleri İhracatı” kategorisinde birincilik ödülüne layık görüldük. Bu ödülü 2022 yılında da almış olmamızla birlikte üst üste iki yıl ihracat şampiyonu unvanını taşıyoruz. Son olarak, ODE Yalıtım olarak Eskişehir’deki elastomerik kauçuk köpüğü üretim tesisi yatırımımızla, teknik yalıtım alanında Çin ve Almanya arasında en büyük üretici konumundayız.
Sizce ürünlerinizi ve vizyonunuzu diğer markalardan farklı kılan nedir?
Türkiye’nin yüzde 100 yerli sermayeli en büyük yalıtım şirketi olarak, “Insulates the Future” mottomuzla yalnızca ülkemizde değil, global arenada da sektöre ve uygulayıcılara üst düzey bir deneyim sunuyoruz. Ürünlerimizin reçetelerinden ambalajlarına kadar her yönüyle pazarın taleplerini ve sürdürülebilirliği odağımıza alıyoruz. iklim koşuluna, her uygulama detayına özel çözümler geliştirerek, her zaman “en iyi”yi arayanların beklentilerine cevap veriyoruz.
Yalıtım çözümleri; enerji verimliliği, iklim değişikliğiyle mücadele, çevresel sürdürülebilirlik ve yaşam kalitesi gibi birçok alanda önemli katkılar sağlıyor. ODE Yalıtım olarak, çevre bilincinin güçlenmesiyle birlikte yalıtımın hayati öneminin daha da belirgin hale geldiğini her fırsatta vurguluyor ve bu alanda çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz.
Global bir marka olarak uluslararası pazarlarda nasıl stratejiler izliyor ve hangi noktalara dikkat ediyorsunuz?
En önemli hedefimiz Avrupa’daki pazar payımızı büyütmek ve yeni işbirlikleri geliştirmek. Ana hedef pazarımız olan Avrupa’da daha rekabetçi olabilmek için oraya özel çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Avrupa’da dağıtım kanalı, lojistik ve depolama çözümleri ile üretim tesislerine yönelik fizibilite çalışmaları yapıyoruz. Kauçuk köpüğüyle ilgili yatırımlarımıza bu yıl da devam edeceğiz. 2024 yılı bizim için önemli bir yıl. Bugünden 2030 yılının ODE’sini tasarlayacağımız, yatırımlarımızı buna göre yapacağımız bir süreçten geçiyoruz. Bu yıl, Avrupa’daki pazar payımızı büyütmeyi ve yeni işbirlikleri geliştirmeyi hedefliyoruz. İhracat pazarlarında parasal sıkılaştırma nedeniyle bir talep daralması yaşanmasına rağmen yılın ilk yarısını başarılı bir şekilde geçirdik. Bu başarının temeliniyse insan kaynağı ve dijitalleşme oluşturuyor. ODE Yalıtım olarak müşterilerimize daha yakın olarak, bu pazarlarda onlarla işbirliği içinde hareket ediyoruz.
Ürünlerimiz yüksek hacimli ve lojistik maliyetleri oldukça yüksek. Bu nedenle ihracat pazarlarının daha katma değerli ürün taleplerine cevap verebilecek şekilde çalışıyoruz. Bunun için güçlü bir ürün geliştirme (Ür-Ge) yapılanmamız var. Çok kısa sürede o pazarın ihtiyacına göre ürün geliştirebiliyoruz. Bu nedenle mevcut pazarlarımızda genişleme ve yeni pazar arayışlarını devam ettiriyoruz. İş Geliştirme birimimiz bu konu üzerinde yoğunlaşıyor. Bulunduğumuz ihracat pazarlarında daha da derinleşebilmek, müşterilerimize daha yakın olmak için “ülke müdürlükleri” oluşturuyoruz. İngiltere/İrlanda ülke müdürlüğünü 2023 yılında kurduk. Bunun da meyvelerini kısa sürede toplamaya başladık. Tüm bunlara ek, sürdürülebilirlik vizyonumuzla dünyamızı koruyabilmek adına çalışıyoruz. Özellikle Avrupa ve Amerika pazarlarının sürdürülebilirlikle ilgili taleplerine cevap veriyoruz. Enerji verimliliği çalışmaları bunların başında geliyor.
Yürütülen “Su Yalıtımı ve Binaların Deprem Güvenliği Algı Araştırması”nın sonuçları, su yalıtımı bilincinin halk arasında düşük olduğunu ve bazı yanlış algıların varlığını ortaya koyuyor. Bu konuda bilinçlendirme adına yürüttüğünüz veya yürütmeyi planladığınız çalışmalar var mı?
Deprem ve su yalıtımı arasındaki ilişki, bizim için en önemli gündem maddesi. Bu bağlamda, 2023 yılında gerçekleştirdiğimiz "Su Yalıtımı ve Binaların Deprem Güvenliği Algı Araştırması" ile konuya dair bilinci ölçmeyi ve farkındalığı artırmayı hedefledik. Araştırmamıza Türkiye genelinden bin 67 kişi katıldı. Elde ettiğimiz veriler, genel olarak su yalıtımı konusundaki bilinç düzeyinin düşük olduğunu gösterdi.
Katılımcılara su yalıtımı, ev seçimindeki kriterler ve deprem güvenliği hakkında yönlendirici sorular sorduk. Örneğin, katılımcıların sadece yüzde 2,2'si binanın depreme karşı dayanıklılığında su yalıtımının önemini fark etmiş durumda. Ayrıca, katılımcıların yüzde 45'i oturdukları binada su yalıtımı olup olmadığını bile bilmiyor. Bu çarpıcı sonuçlar arasında, su yalıtımının maliyetinin yüksek algısının da önemli bir yer tuttuğunu gözlemledik; katılımcıların yüzde 63,8'i su yalıtımının maliyetinin yüksek veya çok yüksek olduğunu düşünüyor, oysa bu maliyet toplam bina maliyetinin sadece yüzde birine denk geliyor. Araştırma raporunu tüm sektör paydaşlarıyla da paylaştık. Araştırmadan elde ettiğimiz sonuçla toplumumuzu su yalıtımı konusunda bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızın önemli bir adımı da araştırma sonrasında yayınladığımız dördüncü akademik referans kitabımız “Binalarda Su Yalıtımı” oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Nil Türkeri'nin rehberliğinde, Y. Mimar Canan Baş ve Y. Mimar Sühan Artuğ'un katkılarıyla konuyu akademik boyutta ele alarak sektörümüzü ve vatandaşlarımızı bu konuda bilinçlendirmeye çalıştık. Bu çabalarımız önümüzdeki dönemde artarak devam edecek.
ODE yalıtım olarak ürünlerinizin kalitesini nasıl koruyor ve müşterilerin değişen ihtiyaçlarıyla tercihlerine uyum sağlamak için nasıl stratejiler izliyorsunuz? Bu hızla değişen gerekliliklere ayak uydurmak için ne gibi önlemler alıyorsunuz?
ODE Yalıtım olarak ürün kalitesi noktasında bizim için en önemli konuların başında hammadde kontrolü geliyor. Üretimde izlenebilirlik ve üretim parametrelerinin çevrim içi gerçek zamanlı takibine oldukça önem veriyoruz. Sıkı ve tavizsiz bir ürün kalite kontrolü sürecimiz var.
Oldukça çevik bir Ür-Ge yapısına sahibiz. Müşterilerimizin değişen ihtiyaçlarına cevap verebilmek için öncelikle değişen taleplerini dinleyip anlıyor ve bu doğrultuda Ür-Ge faaliyetlerimize yön veriyoruz.
Uygulayıcılarla bir araya gelerek uygulamada yaşanan sorunları çözecek yeni ürünler geliştiriyoruz. Geçtiğimiz yıl Epiclub adında bir kulüp kurarak Türkiye'deki en iyi su yalıtım uygulayıcı firmalarını bir araya getirdik. Bu platformda uygulama detaylarını, teknik konuları ve detay çözümleri konuşuyoruz. Üyelerin de desteğiyle ÜR&GE faaliyetleri yürütüyoruz. Epiclub Türkiye’de kendi alanında ilk oluşum ve 22 uygulayıcı firmayı bünyesinde bulunduruyor. Burada yapılan çalışmalarla su yalıtımı uygulamalarının en iyi örneklerini sektörümüzle paylaşmayı amaçlıyoruz.
AR-GE ekibinizin gelecekteki projeleri nelerdir? Hangi yenilikçi teknolojiler üzerinde çalışıyorsunuz?
Isı, ses ve yangın yalıtım performansı daha yüksek ürünler ortaya çıkarmak önceliğimiz. Bu kapsamda tasarımcıların ve uygulayıcının işini kolaylaştırıcı, uygulama hızını artırıcı ve uygulama hatalarını ortadan kaldıracak yalıtım sistemleri üzerinde çalışıyoruz.
Ayrıca üretimde sürdürülebilirlik ve karbon salımını azaltıcı yeni üretim teknolojilerine odaklanıyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz yalıtım sektörü, dünyanın öncelikli gündemlerinden birinin enerji olduğu bu dönemde kritik öneme sahip. Çünkü yalıtım hem her zaman savunduğumuz enerji verimliliği seferberliğinin hayata geçirilmesi hem de karbon ayak izinin azaltılması için atılacak adımların başında geliyor. Biz de bu yaklaşımla Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda “Enerji Verimliliği”, “Sorumlu Üretim ve Tüketim”, “Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar”, “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı” başlıklarına odaklanıyoruz. “Yeşil Dünya Hedefimiz” ve “Sıfır Karbon Misyonumuz” çerçevesinde kendimize hedefler de belirledik. Bu kapsamda ekolojik çeşitliliği korumaktan enerji tüketimini azaltmaya, geri dönüşümlü malzeme kullanmaktan paydaşlarımızı çevresel yönetim ve enerji verimliliği konularında bilgilendirmeye uzanan çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Ham madde kaynağından başlayarak, ihtiyaç duyulan tüm üretim proseslerimizde doğanın ihtiyaç duyduğu özeni karşılamaya çalışıyor, karbon emisyonlarını atmosferden uzaklaştırmak için doğa bazlı çözümlere odaklanıyoruz.