Gül Akyürek Balta

TÜİOSB Yönetim Kurulu Başkanı 

“Türkiye’nin ilk yeşil ve dijital doğan OSB’siyiz.”

22 Aralık 2025, Pazartesi

TÜİOSB, sanayi bölgelerinin geleceğine dair güçlü bir model ortaya koyuyor. TÜİOSB Yönetim Kurulu Başkanı Gül Akyürek Balta ile hem kendi liderlik yolculuğu hem de yeşil, dijital ve sosyal dönüşümü birlikte ele alan stratejik vizyonları hakkında konuştuk.

TÜİOSBnin hem yönetiminde hem stratejik vizyonunda aktif liderlik yapıyorsunuz. Bu noktaya gelene kadarki yolculuğunuzu bizimle kısaca paylaşabilir misiniz?

Lisans eğitimimi Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü’nde, Yüksek lisansımı Çukurova Üniversitesi İşletme ve Teknoloji Yönetimi Bölümü’nde tamamladıktan sonra aile şirketinde çalışma hayatına atıldım. 2005 yılında kendi girişimim olan bir dış ticaret şirketiyle Avrupa, Amerika ve Orta Doğu ülkelerine yönelik ithalat ve ihracatta deneyim kazandım.

2012 yılında Teknopark da bir yazılım şirketi ve Mersin’in 5’inci Ar-Ge merkezinin kuruluşunu gerçekleştirdim.  2014 yılında Birleşmiş Milletler Global Compact Platformu’nun Mersin’deki İlk İmzacı Üyesi olarak yer aldım. 2016 yılında Türkiye Genç İş Adamları Derneği’nin (TÜGİAD) Çukurova Şube Başkanı seçilerek TÜGİAD’ın 30 yıllık tarihinde İlk Kadın Şube Başkanı oldum. Aynı yıl ihtisas organize sanayi bölgesi kurmak amacıyla Mersin İhtisas Organize Sanayicileri Derneği’ni (MİODER) kurdum.

MİODER öncülüğünde gerçekleştirdiğimiz çalışmalar sonucunda, tarımsal ürünlere ileri teknolojiyle maksimum katma değer kazandırarak yepyeni küresel markalar yaratmayı ve 10 bin kişiye nitelikli istihdam sağlamayı hedefleyen TÜİOSB Gıda İhtisas ve Karma Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı olarak, 13 Haziran 2018’de TÜİOSB’nin tescilini alarak ‘Türkiye’de Organize Sanayi Bölgesi Kuran İlk Kadın Başkanı’ oldum.

Birçok sivil toplum kuruluşunda başkan ve yönetim kurulu üyeliği görevlerimim yanı sıra MİODER ve TÜİOSB Başkanlığı, OSBÜK Yönetim Kurulu Üyeliği ile Akyürek Teknoloji Makine AŞ’de Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Akyürek Tech Gıda AŞ’de Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışmalarımı sürdürüyorum.

OSBlerin yeşil ve dijital dönüşümü için politikalar geliştirirken, TÜİOSB olarak ikiz dönüşüm” kavramını pratikte nasıl uyguluyorsunuz?

Aslında biz bu anlamda şanslıyız. Çünkü Türkiye’nin ilk yeşil ve dijital doğan OSB’siyiz. Kuruluş aşamalarımızda hemen hemen tüm detayları planladığımız için tabiri caizse ikiz doğmakla kalmayıp, işletmeye geçmekle birlikte üçüz dönüşüme doğru ilerlemeyi planlıyoruz Özellikle dijital altyapımızı, sürdürülebilir enerji politikalarımızı ve Avrupa Yeşil Mutabakatı Kriterlerini titizlikle göz önünde tutuyoruz. Bünyemize katılacak olan paydaşlarımızı da ona göre seçiyoruz. Bu sürece uyum sağlayacak katılımcıları seçiyoruz. 2025 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının onayıyla daha fazla sektöre yer verebilmemizi sağlayacak olan ‘Karma’ vasfımızı kazandık. Karma olarak diğer sektörlere açılmamız bizim için bir avantaj oldu. Bu bizim için tarihi bir karardı. Bu karar, sadece tarımsal üretimle sınırlı kalmayan, Avrupa Yeşil Mutabakatı kriterlerine uygun üretim yapacak tüm sektörlerin bölgede yer alabilmesinin önünü açtı. Özellikle yenilenebilir enerji gibi yüksek teknoloji alanında üretim yapan ve gıda ihtisas alanlarını destekleyecek, ihracat odaklı farklı sektörleri de ikiz dönüşüme dahil etmeye başladık. Bu, bize ileride sadece ürün üreten değil yeni teknolojileri geliştirecek bir geleceği de vaat edecek bir hamle oldu.

Dönüşüm genellikle teknolojiyle tanımlanıyor, ama siz insan kaynağına da sık sık vurgu yapıyorsunuz. Bu süreçte insan sermayesi nasıl bir rol oynuyor?

Çok güzel bir soru… Biz ikiz dönüşüm hedeflerimizi her zaman çok net bir şekilde belirledik ve bu hedeflerimizde sağlam adımlarla ilerliyoruz. Daha önce de ifade ettiğim gibi artık üçüz dönüşüme ilerlemeyi planlıyoruz. Son dönemde, özellikle son bir yıldır üçüz dönüşümü gündemimize almış durumdayız. Sadece teknolojik bir dönüşüm ya da üretimde verimlilik artışını sağlamak yeterli olmayacak. İnsan kaynağımızı dönüştürmemiz gerektiğini görüyoruz. Özellikle yeşil dönüşüm süreçlerinde bir zihniyet devrimine de ihtiyacımız olduğunun da farkındayız. Bu yüzden, TÜİOSB olarak temas ettiğimiz tüm noktalara karşı sosyal politikalar geliştirmek istiyoruz. TÜİOSB’nin bulunduğu bölgedeki komşu yerleşim alanlarında saha taramaları gerçekleştiriyoruz. Sosyal dönüşümü gerçekleştirebilecek imkanları ve handikapları anlamaya çalışıyoruz. Ayrıca bünyemizde kuracağımız eğitim kampüsüyle hem bölgemizin hem de katılımcılarımızın ihtiyacı olan insan kaynağını yetiştireceğiz. Tüm bu süreç içerisinde bölgemizde yerleşik olan kadınları, gençleri ve dezavantajla grupları öncelikle gözeterek, bir fark yaratacağız.

Türkiyede Organize Sanayi Bölgesi” (OSB) kuran ilk kadın başkan olarak, önümüzdeki beş yılda OSBlerde kadın liderliğini güçlendirmek için hangi politikalara ya da dönüşüm adımlarına ihtiyaç olduğunu düşünüyorsunuz?

Öncelikle şunu kabul etmemiz gerekiyor: Kadın istihdamı, ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmanın en önemli faktörlerinden biridir. Eğer bu gerçeği kabullenebilirsek önemli bir adım atmış oluruz. Öte yandan kadınların beşerî sermayesi için önemli olan eğitim seviyeleri yükseltilmelidir. Bunun için genel eğitim düzeyinin yanı sıra kadınların mesleki eğitimleri desteklenmeli ve kadınların iş hayatına iştirakleri teşvik edilmelidir. Özellikle vurgulamalıyım ki kız çocuklarının eğitimi benim en dikkat ettiğim noktadır. Bu konuda yıllardır çalışmalar yürütüyor ve destek oluyorum.

Bir diğer husus kadınların güvenilir bir çalışma hayatına sahip olmaları ve sosyal güvencelerini koruyabilmeleri için kayıt dışı istihdamın önlenmesi gerekir. Bu bağlamda kayıt dışı istihdamı engelleyecek hukuksal yaptırımlar, denetimler ve kayıt dışılığa sebep olan faktörler üzerinde ilgili kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve işverenlerin paydaşlığında çalışmalar yapılmalı ve politikalar üretilmelidir. İşgücüne dahil olmayan kadınların çalışma hayatına katılımlarını teşvik etmek için başarılı kadın çalışanlar ya da iş kadınları topluma tanıtılmalıdır. Cinsiyet eşitliği kavramı bütün eğitim müfredatlarına dahil edilmeli ve eğitim başta olmak üzere çalışma hayatında da cinsiyet ayrımcılığının ortadan kaldırılması için politikalar uygulanmalıdır.

Kendi bünyemizde de kadın istihdamını ve girişimciliğini artırmak için girişim merkezi alın oluşturduk. Planlama çalışmalarımıza bir girişim merkezi alanı ekledik. Girişim merkezi bünyesinde yönetimden üretime yoğunluğu kadınlardan oluşan fabrikalara alan açmak, vesile olmak istiyoruz. Kadın girişimciler için atölyelerin yer alacağı bir alan ayırdık. Kadın girişimcilerin ve işgücünün, üretimde ve ticarette daha çok var olması, değişen rekabet koşullarına karşı desteklenmesi girişim merkezinin öncelikli arasında… Bu arada belirtmeliyim ki, girişim merkezimiz bünyesinde kadınlar kadar gençleri de harekete geçirmek istiyoruz. Özgün, inovatif ve teknoloji tabanlı iş fikirlerinin hayata geçirilmesi konusunda gerekli mentorlukların sağlanarak gençlerin ve kadınların girişimcilik potansiyelinin oluşturulması, yenilikçi ve sürdürülebilir ürünlerin, hizmetlerin ve teknolojilerin geliştirilmesini hedefliyoruz.

Avrupa Yeşil Mutabakatı ve yeni sürdürülebilirlik kriterleri, Türkiyede üretim modellerini nasıl dönüştürüyor? Sanayicilerin bu dönüşüme adaptasyon seviyesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biliyorsunuz, OSBÜK Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik İhtisas Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktayım. Bu görevin en güzel yanı büyük resmi görmenize olanak sağlıyor. Şu an Anadolu’nun dört bir yanındaki tüm OSB’lerde yeşil ve dijital dönüşüm çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Rahatlıkla söyleyebilirim ki çok önemli ilerlemeler kaydediyoruz. Türk sanayicisinin ilerlemeye dönük, rekabet avantajı sağlayacak tüm çalışmalara karşı olumlu bir bakışı var. Öyle olmasa OSB’lerde bu gelişimi kaydedemezdik.

Önümüzdeki beş yıl için TÜİOSB adına en öncelikli hedefleriniz neler? Bu dönemde bölgenin hangi alanlarda örnek bir model olmasını hedefliyorsunuz?

Bizim avantajımız kuruluş sürecinde planlamalarımızı yaparken, olası tüm sorunları öngörmemizdi. Sahadan geliyor olmak, üretimin ve ihracatın içinde var olmak, beni ve kurucu diğer arkadaşlarımın avantajı oldu. Kurucu olarak ifade ettiğim arkadaşlarım, aynı zamanda TÜİOSB’nin ilk yatırımcıları oldular. Altyapı çalışmalarımızın yüzde 85’ini bitirdik ve 2026 yılının ilk aylarında tüm altyapımızı tamamlamış olacağız. Böylelikle faaliyete geçmiş olacağız. Şu anda bile faaliyete geçen pek çok katılımcımız bulunuyor. Dolayısıyla ilk hedefimiz tüm katılımcılarımızı faaliyete geçirmek. Diğer bir hedefimiz ise genişleme alanımızın tahsislerine başlayacağız. Şu anda bile ciddi bir talep olduğunu görmek bizi memnun ediyor. Bu bağlamda TÜİOSB’yi 300 hektarlık bir alana ulaştırmak istiyoruz. Önümüzdeki süreçte en önemli hedefimiz 100 fabrika 10 bin kişilik istihdam hedefimizi gerçekleştirerek, bölgemizin refahına ve ülke sanayimize katkı vermektir. 1 milyar dolarlık yatırım ile 500 milyon dolarlık ihracat hedefimize ulaşmak ve eğitim kampüsümüzü, girişimci merkezimizi ve sosyal donatılarımızı tamamlamak istiyoruz. Yine de daha somut bir hedef istiyorsanız: yeni kurulacak OSB’lere rol model olmak, sadece üreten değil teknoloji geliştiren bir OSB olmak istiyoruz.

Paylaş:

Bu içeriği beğendiyseniz daha fazlası için ücretsiz üye olun!

SEÇENEKLERİ GÖRÜNTÜLE

Sınırsız Erişime Sahip Olmanın Tam Zamanı

HBR Türkiye içeriğine bir yıl boyunca tüm platformlardan erişin!
ABONELİĞİMİ BAŞLAT

Tüm Arşive Gözatın

Paylaş