Her ne kadar hayatımıza yeni girdiğini düşünüyor olsak da aslında NFT’ler bir geçmişe sahip. Pandemiyle beraber birçok insan dijital dünyaya bir anda döndü ve her türlü işlerini bilgisayarlarının ekranlarından yönettiler bazen onlar için sosyal bir alan bile oldu. Bu süreç içerisinde de teknoloji ve sanatı bir araya getiren NFT’lerle tanıştılar bu da kişilerin aklında yeni bir piyasa olarak adlandırıldı. NFT’nin gelecekte bireylerin, kurumların ve sanatçıların hayatında nasıl bir yer alacağı hakkında PwC Türkiye Şirket Ortağı ve Veri Analitiği Lideri Feride İkiz ile konuştuk.
NFT piyasalarının bu kadar hızlı gelişmesinde en önemli faktör sizce ne oldu?
Genel olarak 2021 yılı, COVID-19 pandemisiyle tanıştığımız ve sokağa çıkma yasakları sırasında teknolojiye daha fazla bel bağladığımız 2020 yılından sonra unutulmayacak bir yıl oldu. Kesinlikle pandemi NFT’lerin yaygınlaşmasına da bir açıdan kolaylaştırıcı faktör oldu. Ekran karşısında geçirilen zamanın çok arttığı, sosyal medya kullanımlarının yaygınlaştığı, fiziksel aktivitenin kısıtlandığı bir dönemden bahsediyoruz. Bazı sektörler pandemiden çok olumsuz etkilendi, eğlence sektörü, sanat piyasaları gibi, alternatif gelir modeli arayışlarına yöneldiler. E-ticaret hacimleri çok arttı yine bu dönemde, oyun şirketleri ve online yayın platformları çok büyüdü, daha önce hep fiziksel olarak düzenlenen konserler, uluslararası sanat fuarları, seminerler, müze gezileri gibi bazı organizasyonlar sanal ortamlara taşındı. Tüm bunlar NFT’lerin de benimsenmesine, yaygınlaşmasına olumlu etki yaptı. Kripto para değerleri ve işlemleri arttı.
NFT’ler bir anda ortaya çıkmış gibi görünse bile aslında NFT kavramı ilk olarak 2012 yılında Meni Rosenfeld’in Renkli Paraları açıkladığı makalesini yayınlamasıyla ortaya çıktı. Bilinen ilk NFT, Mayıs 2014’te Kevin McCoy tarafından mint edilen ‘Quantum”.
Mart 2022 başında PwC Turkey Deal Analytics Ekibi olarak çıkardığımız NFT piyasaları raporuna göre, 2020’de artışa geçen aktiviteyi takiben (piyasa hacimleri 2020 yıl sonu 100 milyon doları bulmuştu), 2021 Şubat-Mart ayı gibi geleneksel piyasalardan son derece tanınmış ve kariyerli sanatçıların da NFT piyasalarına giriş yapması ile çok daha geniş kitlelerin dikkatinin NFT piyasalarına yöneldiğini görüyoruz. Piyasalar 2021’in ilk yarısında 2 milyar ABD dolarına daha sonra ise 2021’in ilk dokuz ayında 22 milyar ABD dolarına ulaştı. NFT pazarları ilk başlarda, 2020’de yaklaşık 50 milyar ABD doları büyüklüğündeki geleneksel sanat pazarlarına kıyasla çok küçüktü ancak olağanüstü bir büyüme yaşadı.
Çeşitli blockchain’ler üzerinden kişiler veya kurumlar NFT işlemlerini yürütebiliyorlar, bu çeşitliliğin oluşumunun sebebi nedir?
NFT işlemlerinde en yaygın blokzincir ağı Ethereum ve NFT oluşturulmasına imkân tanıyan ERC 721 akıllı kontratı. Ethereum’un fiyatının çok artması üzerine işlem komisyon ücretleri (gas fee) de çok arttı. Birçok sanatçı için burada bir işini mint etmek maliyeti çok arttı ve farklı blokzincirlere yönelim oldu.
Ethereum’ın mevcut versiyonunun çok enerji tüketmesi de olumsuz bir diğer etken oldu. NFT'leri ve blokzinciri deneyimlemek isteyen sanatçılar için çevre dostu işler yapmak arzusu ile bir çelişki ortaya çıktı. Sanatçı ve akademisyen Memo Akten’in bir çalışması var. Bir işinizi Ethereum blokzincirinde mint ettiğinizde bir NFT madenciliği en az 35 kWh elektrik harcıyor yani fare tıklamasından bloğu üretme hakkını talep etmeye kadar olan süreçte, 20 kg CO2 yayacak enerji talep etmek anlamına geliyor bu. Bir e-posta göndermek birkaç gram CO2 üretiyor ve bir saatlik Netflix izlemek sadece 36 gram karbon üretiyor. Bu son derece endişe verici.
Neden bu kadar enerji tüketiliyor basitçe anlatmak istiyorum. Bitcoin ve Ethereum blokzincir sistemi, bilgisayarların bir işlemi doğrulamak için karmaşık bulmacaları çözdüğü ve bu bilgisayarın (veya “madencinin”) bir miktar kripto para birimiyle ödüllendirildiği “iş kanıtı” (PoW) adı verilen bir ilkeye göre çalışır. Başlangıçta, insanlar basit bir oyun bilgisayarında madencilik yapabilirdi. Bununla birlikte, sistem eşler arası ağa daha fazla insan, daha doğrusu bilgisayarlar katıldıkça bulmacaların zorluğunu artırmak için tasarlandı. Bu enerji artışı, PoW sistemindeki güvenliğin kasıtlı bir parçası. Daha fazla sanatçı, blok zinciri uygulamalarının çevresel sonuçlarının farkına vardıkça, platformların PoW'dan uzaklaşması için baskı yapıyorlar. Bazı alt coin’lerin bir süredir kullandığı “Proof of Stake” (PoS) adı verilen bir alternatif artık mevcut. Çok detayına girmeyeyim ama sadece bir madenci işlemi doğrulama yani bulmacayı çözme ayrıcalığını rastgele kazanıyor ve birden fazla madenci yarıştırılmıyor. Bu durumda da işlem yapmak için gereken güç azalıyor. Dolayısıyla enerji tüketimi de azalıyor.
NFT dünyasında yer almak sanatçılar için ne gibi avantajlar sağlıyor?
Dijital sanat sanatçılar için büyük kolaylık getirdi. Bir sanatçı atölye olmadan dahi her yerden üretim yapabilir ve pek çok masraftan tasarruf edebilir. Galerilerde temsil imkânı bulmayan sanatçıların var olabileceği hatta para da kazanabileceği ve sadece sanat eseri satarak geçimini temin edebileceği platformlar ortaya çıkmış oldu. Kripto sanat piyasalarında sanatçılara ikincil satış işlemlerinden de otomatik olarak genelde yüzde 15 telif hakkı ödeniyor. Sanatçılar açısından tek başına bu bile önemli bir avantaj aslında.
Bir sanatçı ne yaparsa satar NFT yapmayanlar da çok şey kaçırıyor gibi bir algı oluştu, bu yanlış bir algı. İstatistiklere bakarsanız sanatçıların çok azı orada ortaya çıkardıkları işi satabiliyor. İki kereden fazla iş satanların oranı yüzde 2. Artnet’e göre satılan işlerin sadece yüzde 2.5’i 700 dolar ve üzeri fiyatlı, yüzde 34’ü 100 doların altında. Kalan satışlar aradaki rakamlara yapılıyor. Bu da demektir ki satışlardan sanatçılara anlamlı bir şey kalmıyor. Ama emin olun ciddi sanatçılar da bunların çok üzerinde fiyatlara satışlar yapıyor. Bir video işi 2500 dolar belki 10 bin dolar olan bir sanatçı burada da bu fiyatlara satıyor. Her giren sanatçı yüz binlerce dolar kazanıyor gibi bir algı var yaratılan heyecan nedeniyle. Ama tabii ki kazananlar oldu. Pak’ın satışlarının 250 milyon dolar olduğu biliniyor. Pak ilklerden biri hatta NFT olarak blokzincirde satışı bir milyon doları bulan ilk sanatçı Pak, Beeple’ın hemen arkasından geliyordu 2020’de. Türkiye’den tanıdığımız iyi sanatçılardan da iyi gelir elde edenler oldu. Fiyatlar şeffaf ancak çok da inişli çıkışlı. PwC NFT raporundaki veriler incelendiğinde satılan bir NFT’nin belki 5 belki 6 kez el değiştirdiğini ve her defasında dolar bazında yüzde 60 ortalamada değer kazandığını göreceksiniz, bu sanat piyasasının gerçek dinamiklerini yansıtmıyor. FOMO (Fear of Missing Out) etkisi kesinlikle var. Bir süre sonra heyecan (hype) geçecek rakamlar normalleşecek, 2022’de bu normalleşme başladı gibi. NFT’ler ve kripto sanat piyasaları yine de kalıcı olacaktır.
Kripto paralarında ve NFT’lerde aracılara olan ihtiyacın azalması bizleri ve aracıları ne yönde etkileyecek?
Akıllı sözleşmelerle bir varlığın (NFT örneğinde bu dijital bir varlık oluyor), satılması ve para ile eşanlı olarak tesliminin mümkün olması, aracılara olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor gibi görünüyor. Blokzincir teknolojisi ile teslim ettiğiniz dijital varlık tek ve kopyalanamaz bir dosya bu da alıcı için güven unsuru teşkil ediyor. Ancak aracılar tamamen ortadan kalkmış da değil. Bir sanatçının popüler olan ve çok koleksiyonerin işlem yaptığı bir platforma girmesi özellikle kürasyon yapılan piyasa yerlerine girmesi kolay değil. Girdikten sonra da satış yapabilmek reklam tanıtım aktivitelerine, sosyal medya stratejisine vs de ihtiyacı oluyor. Fiilen bu alanda kalıcı olmak için sanatçıların, farklı aracılara ve proje ekiplerine ihtiyacı var. Kaldı ki NFT koleksiyon projeleri nerdeyse tamamen büyük ekip işi, hikâye anlatımına, komünite yaratmaktan, yine tanıtım yapmaya, sosyal medya yönetimine kadar pek çok alan var yönetilmesi gereken. Sanat örneğinde geleneksel galerilerden kendisini yenileyerek bu alana girenler artacak, ya da sanatçılar farklı oluşumlardan bu destekleri alacaklar.
Teknoloji ve sanatın bir araya gelmesi ve büyük bir akımın oluşumu sizce bir geçiş evresi mi yoksa geçici bir trend mi? Gelecekte NFT’ler hayatımızda nasıl bir yer edinecek?
Teknoloji ve sanatın bir araya gelişi kesinlikle geçici bir trend değil. Sanatçılar her zaman teknolojinin imkanlarını zorlamış pek çok alanda gelişimine de ön ayak olmuştur. Leonarda da Vinci’yi düşünün zamanının en önemli en yenilikçi mühendis ve bilim adamlarından biridir aynı zamanda. Blockchain ve NFT’lerle beraber teknolojinin sanat tarihinde bir devir açtığına şahit oluyoruz hep beraber.
NFT koleksiyonlarının ve sanat eserlerinin satışı blokzincir teknolojisinin itici gücü olmaya devam edecek. Bugünden sonra geleneksel sanat piyasasında faaliyet gösteren bir sanatçının dijital dosya olarak satılan (geleneksel video sanatı işleri kastediyorum) ancak NFT belgeli olmayan bir işini almak ne kadar mantıklı tartışılır. Bir heykelin sertifikasının da bundan sonra blokzincirde belgelendiğini göreceğiz. Ben de örneğin koleksiyoner olarak fiziksel işlerin örneğin bronz bir heykel gibi eserlerin sertifikalarını blokzincirde NFT olarak talep etmeye ve almaya başladım. Yine bu teknoloji bir Picasso tablosunun onda birine veya binde birine sahip olmanızı ve bu sahip olduğunuz payın satılabilmesini de mümkün kılıyor örnekleri yapıldı. Bunlar yaygınlaşacak.
Bugün dünyanın en büyük şirketleri arasına giren şirketlerin yarısı 5-10 yıl önce faaliyette bile değillerdi, bu şirketlerin çoğu teknoloji şirketleri, blokzincir şirketleri, kripto madencileri, kripto borsaları, oyun şirketleri vs. Ortakları büyük servetler edindiler. Bugün sanat dünyasında yeni Medici’ler doğmuştur, bu yeni Medici’ler ve onların sevdiği yeni medyumların dolayısıyla dijital sanat eserlerinin ve kripto sanat piyasalarının büyümesi kaçınılmaz olacaktır. PwC Raporundaki büyük veri analizleri gösteriyor ki Eylül 2021 sonunda koleksiyonerlerin yaklaşık yüzde 20’si NFT’lerin yüzde 80ine sahip (pareto denklemi). Hatta konsantrasyon çok daha fazla koleksiyonerlerin yüzde 2’si NFT’lerin yüzde 50’sine sahip. (Çalışma ERC 721 sözleşmelerini içermektedir)
Biliyorsunuz NFT’lerin ve blockchain teknolojisinin çok farklı kullanım alanları da bulunmakta arsa gibi fiziksel varlıkların sertifikalandırılması (tapu işlemleri), tedarik zincirinde ürünlerin takip edilmesi, dış ticaret ödeme işlemlerinin düzenlenmesi gibi kullanım alanları, bunlar yaygınlaşacaktır. Ancak hem enerji tüketimi sorunun çözümü hem den hukuki düzenlemelerin de bu gelişen teknolojinin hızına yetişmesi gerekiyor.