
MARS Kurucu Ortağı Emrah Kaya ile geleneksel bankacılık anlayışına yenilik getiren neobankacılık modelini ve kullanıcı deneyimi adına yarattığı farkları konuştuk.
MARS’ın geleneksel bankacılık anlayışına getirdiği yenilikleri nasıl tanımlarsınız?
MARS, geleneksel bankacılığın alışıldık kalıplarını sarsan, kullanıcı merkezli ve teknoloji odaklı bir dönüşüm hikâyesi. Detayına girmeden ilk bakışta Türkiye’nin Apple Pay’i hatta fazlası olmuş durumda. Hiçbir bankanın kart ve uygulamasına ihtiyaç duymadan finansal hayatını kullanmasını sağlıyor.
Bugün bir bankadan beklentimiz artık sadece hesap açmak, kredi almak ya da fatura ödemek değil; hız, kişiselleştirme ve şeffaflık gibi kriterler öne çıkıyor. MARS tam da bu ihtiyaçlardan yola çıkarak bankacılığı bir uygulamadan öte, bir deneyim haline getiriyor.
Kullanıcılarına farklı bankalardaki kredi ve banka kartlarını, hesaplarını tek bir platformdan yönetme imkânı sunan MARS, Avrupa’daki açık bankacılık regülasyonlarına uyumlu şekilde Türkiye'de çoklu banka yönetimini hayata geçiren ilk ve tek platform. Üstelik bunu yaparken yalnızca teknik bir entegrasyon sunmakla kalmıyor; aynı zamanda yapay zekâ destekli finansal asistanları üzerinde çalışıyor. Bu sayede, kullanıcıların harcama alışkanlıklarını analiz edecek, akıllı tavsiyelerde bulunacak ve onları finansal hedeflerine yaklaştırıyor olacak.
MARS’ın sunduğu hız da geleneksel bankaların doğal olarak oldukça önünde. Bugün bir kredi başvurusunu ya da POS cihaz talebini bankalarda sonuçlandırmak günler, hatta haftalar alabilirken, MARS tüm bu süreçleri dakikalar içinde tamamlayabiliyor. Ayrıca her kullanıcı profiline özel olarak sunulan kart programları (Prime, Platinum, Titanium Metal gibi) ile kişiselleştirilmiş bir finansal deneyim yaratıyor.
En dikkat çekici farklarından biri ise finansal kapsayıcılık konusundaki yaklaşımı. Geleneksel sistemin erişmekte zorlandığı düşük gelirli bireyler, gençler ya da emekliler için geliştirilen özel çözümlerle (örneğin Kamu Kart, Okul Kartı ya da mikro kredileri tedarikçi finansmanı) MARS, finansal adaleti merkeze koyan bir model sunuyor.
Bütün bunları yaparken Türkiye’deki regülasyonlara tam uyum sağlıyor; TCMB lisans süreçlerinden Servis bankacılığı kapsamındaki altyapılara kadar tüm regulatif ve teknik yükümlülükleri yerine iş ortaklarıyla birlikte yerine getiriyor. Aynı zamanda Avrupa’daki PSD2 ve yeni gündemdeki PSD3 gibi açık bankacılık düzenlemelerini de yakından takip ederek, teknolojisini bu normlara göre şekillendiriyor.
Kısacası MARS, bireyin talep ettiği basit ve masrafsız bankacılığı yeniden tanımlayan; sade, sezgisel, hızlı ve kapsayıcı bir deneyim sunan güçlü ve hızlı büyüyen bir neobank platformu. Artık bankacılık bir şube değil; cebinizde, sizin hızınızda, sizin ihtiyaçlarınıza göre şekillenen bir hizmet haline geldi. MARS da bu dönüşümün Türkiye’deki en güçlü temsilcilerinden biri.
Neobankacılık modelinin Türkiye'deki ve dünyadaki etkisini nasıl gözlemliyorsunuz?
Neobankacılık modeli, hem Türkiye’de hem de dünyada finansal sistemin en dinamik ve dönüştürücü unsurlarından biri haline geldi. Klasik bankaların yıllar boyunca inşa ettiği fiziksel ve hiyerarşik yapının yerini, kullanıcı merkezli, dijital öncelikli ve düşük maliyetli hizmet modelleri alıyor. Bu dönüşüm, sadece teknolojik bir yenilik değil; aynı zamanda finansal sistemin demokratikleşmesi anlamına geliyor.
Dünya genelinde, özellikle Avrupa’da PSD2 ile birlikte açık bankacılık rüzgârı neobankaların önünü açtı. MARS’ın Avrupalı ve İngiliz neobank rakipleri olan Revolut, N26, Monzo oyuncular milyonlarca kullanıcıya ulaşarak bankacılığı yeniden tanımladı. Bu platformlar sadece ödeme ve hesap hizmeti sunmakla kalmadı, yatırım, sigorta, kripto, kişisel finans yönetimi gibi dikeylere de yayılarak “süper app” kimliğine evrildi. Asya’da Grab ve WeBank gibi modeller ise finansı doğrudan günlük yaşamın içine entegre ederek daha platform-tabanlı bir yapı oluşturdu.
Türkiye’de ise bu dönüşüm daha yeni başlıyor ama oldukça güçlü bir potansiyel taşıyor. Özellikle TCMB’nin ödeme lisansları, BKM Geçit gibi altyapı projeleri ve açık bankacılık regülasyonları bu zemini hazırlıyor. Geleneksel bankalar hâlâ güçlü olsa da, kullanıcıların beklentileri hızla değişiyor: Anında işlem, şeffaf ücret yapısı, mobil öncelikli tasarım ve kişiselleştirilmiş hizmet artık standart kabul ediliyor. İşte bu noktada neobankalar devreye giriyor. MARS gibi oyuncular bu dönüşümü fırsata çevirerek, sadece banka alternatifi değil, kullanıcıya finansal farkındalık kazandıran bir yol arkadaşı olmayı hedefliyor.
Sonuç olarak, neobankacılık modeli hem küresel ölçekte hem de Türkiye’de sadece “yeni bir banka” olmakla kalmıyor; finansal sistemin erişilebilirliğini, verimliliğini ve insan odaklılığını yeniden tarif ediyor. Önümüzdeki yıllarda bu modelin daha da yaygınlaşacağını ve regülasyonlarla birlikte kurumsal olgunluğa erişeceğini öngörüyoruz.
Tek bir kartla tüm finansal işlemleri birleştirme vizyonu, kullanıcı deneyimi açısından nasıl bir fark yaratıyor? Bu yaklaşımın müşteri sadakati üzerindeki etkilerine dair gözlemleriniz neler?
Tek bir kartla tüm finansal işlemleri bir araya getirme vizyonu, kullanıcı deneyiminde adeta devrim niteliğinde bir fark yaratıyor. Bugüne kadar insanlar farklı bankaların kartlarını, cüzdan uygulamalarını, ödeme sistemlerini ve sadakat programlarını ayrı ayrı yönetmek zorundaydı. Bu hem zaman kaybına hem de finansal dağınıklığa yol açıyordu. Oysa MARS gibi bir neobank, bu dağınıklığı tek bir kart ve platform etrafında topladığında, kullanıcı için sadece bir kolaylık değil, aynı zamanda bir güç hissi yaratıyor.
Düşünsenize MARS’ın bankacılık uygulamasını indiriyorsunuz, 3 dk sonra artık bir MARS hesabınız var, Oradan sizin hakettiğinizi düşündüğünüz segmentinizi kendiniz seciyorsunuz ve o segmente uygun kartınızı MARS üzerinden talep ediyorsunuz ve 2-3 gün içerisinde evinize premium bir kutuda Metal’den üretilmiş bir Mastercard geliyor. O kart tek başına tüm banka ve kredi kartlarınızı kapsıyor ve her birinin ayrı ayrı yönetmekten, son ödeme tarihlerini, kampanyalarını planlamaktan kurtuluyorsunuz. Bu büyük bir yenilik. Bu entegre deneyim, kullanıcıyı kontrol hissiyle donatıyor. Her şeyin bir arada, sade ve şeffaf biçimde sunulması, hem güveni artırıyor hem de platforma olan bağlılığı derinleştiriyor.
Müşteri sadakati açısından bu yaklaşımın etkisi oldukça güçlü. Kullanıcılar kendilerini tanıyan, ihtiyaçlarını öngören ve onlara kişiselleştirilmiş çözümler sunan bir yapıya daha uzun süre bağlı kalma eğilimindeler. Bizim gözlemlerimize göre, tek kart, tek platform stratejisi uygulandığında kullanıcıların uygulama içi aktiflik oranı artıyor, terk etme oranı düşüyor ve öneriyle gelen yeni kullanıcı sayısında ciddi artışlar gözlemleniyor.
Ayrıca bu model, çapraz satış fırsatlarını da büyütüyor. Bir kullanıcı kart üzerinden işlem yaptıkça, yatırım ürünlerinden mikro kredilere, kampanyalardan sanal kart çözümlerine kadar birçok farklı hizmetle tanışma şansı elde ediyor. Bu da hem kullanıcıyı daha çok içeride tutuyor hem de platformun lifetime value’sunu artırıyor.
Özetle; “tek kart, tek dünya” vizyonu, kullanıcıyı yormayan ama onunla sürekli temas kuran bir sistem kuruyor. Bu da yalnızca memnuniyet değil, derin ve sürdürülebilir bir sadakat yaratıyor.
MARS’ın hızlı büyümesinde, sizin liderlik yaklaşımınız ve geçmiş deneyimleriniz nasıl bir rol oynadı?
MARS’ın hızlı büyümesinde elbette iyi bir ürün, doğru zamanlama ve sağlam bir ekip kadar, liderlik yaklaşımım ve geçmişteki deneyimlerin de önemli bir etkisi oldu. Ben her zaman işin merkezine kullanıcıyı, veriyi ve vizyonu koymaya inandım. Gençlik iletişimi, pazarlama teknolojileri, perakende, gaming, araştırma ve bankacılık alanlarında yıllar içinde edindiğim deneyimler, bana farklı disiplinleri bir araya getirebilme yeteneği kazandırdı. Bu da MARS’ı sadece teknik bir finansal çözüm değil, kullanıcıya gerçekten dokunan bir yaşam platformuna dönüştürmemizi sağladı.
Liderlik tarzımda mikro yönetime değil, güvene ve özgürlük alanı yaratmaya odaklanırım. Ekibe alan açtıkça hem inovasyon artıyor hem de sahiplenme duygusu güçleniyor. Aynı zamanda veriye ve içgörüye dayalı kararlar almaya büyük önem veririm. Hangi özelliğin ne zaman geliştirileceğinden, hangi segmentin nasıl konuşulması gerektiğine kadar tüm stratejik adımlar kullanıcıyı merkeze alarak şekillendi.
Geçmişte farklı girişimlerde yer alırken edindiğim kriz yönetimi becerileri, hızlı iterasyon yapabilme refleksim ve doğru yatırımcılarla doğru zamanda temas kurabilme kabiliyetim, MARS’ın büyüme yolculuğunda da etkisini gösterdi. Türkiye gibi regülasyonların sık değiştiği, kullanıcı davranışlarının hızla evrildiği bir pazarda, hem çevik kalmak hem de stratejik düşünmek kritik. Bu dengeyi kurmak da zamanla gelişen bir liderlik refleksi.
Sonuç olarak MARS, sadece bir ürün değil; kolektif bir vizyonun, disiplinler arası birikimin ve kararlı bir liderliğin birleşimi. Bugün geldiğimiz noktada, bu yaklaşımın kullanıcı tarafında da karşılık bulduğunu görmek en büyük motivasyonum.
Yakın gelecek için hedefleriniz nelerdir?
Yakın gelecek için hedeflerimiz, MARS’ı sadece Türkiye'nin değil, bölgenin en güçlü neobank platformlarından biri haline getirmek üzerine kurulu. Bugüne kadar kullanıcıya sunduğumuz sade, hızlı ve entegre finansal deneyimi şimdi daha da derinleştirmek ve ölçeklendirmek istiyoruz.
İlk hedefimiz, uluslararası genişlemeyi hızlandırmak. İngiltere ve Litvanya üzerinden Avrupa pazarına açılmak için regülasyonlara tam uyumlu yapılarımız hazır. Aynı zamanda Ortadoğu, Afrika, Orta Asya gibi finansal kapsayıcılığın kritik olduğu pazarlarda stratejik ortaklarla büyüme planlarımız var. Bu bizim için sadece bir globalleşme adımı değil, aynı zamanda sosyal etki odağımızın bir yansıması.
İkinci olarak, MARS platformu içindeki ürün derinliğini artırmak istiyoruz. Kredi skorlamadan mikro yatırımlara, sigorta ürünlerinden sadakat programlarına kadar kullanıcıların tüm finansal ihtiyaçlarını karşılayabileceği "her şey dahil" bir süper app'e doğru evriliyoruz. Özellikle yapay zekâ destekli kişiselleştirme çözümlerini artırarak kullanıcıların yalnızca işlem yapan değil, finansal kararlarında da destek alan bireyler haline gelmesini amaçlıyoruz.
Bir diğer önemli hedefimiz de kurumsal segmentte büyümek. Maaş kartları, dijital ödeme çözümleri ve KOBİ finansmanı gibi alanlarda şirketlerin bankacılık ihtiyaçlarını karşılayan, esnek ve entegre bir yapıyı hızla yaygınlaştırmayı planlıyoruz.
Tabii ki her şeyin merkezinde kullanıcı var. Sadakat oranlarını artırmak, müşteri başına gelirleri sürdürülebilir şekilde büyütmek ve platformdaki aktiflik oranını daha da yukarı taşımak temel KPI’larımız arasında.
Kısacası; MARS olarak hem derinleşen hem genişleyen bir büyüme vizyonuyla hareket ediyoruz. Teknoloji, regülasyon ve kullanıcı deneyimi üçgeninde çevik kalmaya devam ederek, sadece bugünün değil yarının da neobankasını inşa ediyoruz.