Girişimcilik, bir yaşam biçimi gibi aslında. Yaşanılan problemlere bir reaksiyon geliştirmek, inovatif metotlar bulmak, farklı olanı bulmak gibi. Bu yolda pek çok deneyime sahip olunsa da özellikle başlangıçta pek çok girişimcinin maddi ve manevi desteklere de ihtiyacı oluyor. Bu süreçleri, hem bir girişimci hem de melek yatırımcı olan, Tmob Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı ve Mowico Kurucusu Rudi Dökmecioğlu ile konuştuk.
Art arda pek çok girişim deneyimi olmuş birisiniz. Farklı sektörler ve girişimler özelinde edindiğiniz bu tecrübe, çevik çalışmanız ve işlerinizi girişimci perspektifiyle değerlendirmeniz bağlamında etkili oldu mu? Girişimlerinizin çalışma kültürünüze etkilerini nasıl gözlemliyorsunuz?
Bir girişimci olarak yatay hiyerarşiye dayalı çalışma kültürüne inanıyorum. Kendi girişimlerimin başarısında en büyük pay sahibi olan ve bence iş yerini mükemmel bir yer yapan en önemli özelliklerden biri bu. Çünkü yatay hiyerarşi sayesinde herkes çekinmeden fikrini beyan edebiliyor. Böylelikle çeşitli yorumlar ve fikir önerileri sayesinde ekip olarak herkesin emeği ile en iyi olana ulaşabiliyoruz. Bu da çıkardığımız işin sonucundan ekipçe tatmin olmamızı sağlıyor, departmanlar arası iletişimimizi kuvvetlendiriyor. Gerek benimsediğimiz yatay hiyerarşi kültürümüz, gerekse şirket içi geliştirdiğimiz diğer uygulamalarımız ile en büyük önceliklerimizden biri çalışma arkadaşlarımızın her birinin bu şirketin değerli bir parçası olduklarını içtenlikle hissetmeleri. Diğer bir deyişle, gerçekleştirdiğimiz çalışmaların temelinde güçlü güven kültürümüz yer alıyor ve her zaman bir adım ilerisine ulaşmak için çalışıyoruz. Bu güven kültürü sayesinde girişimci şirketlerin günden güne büyüyeceğine ve sadece yerelde değil, globalde de büyük işlere imza atabileceğine inanıyorum.
Girişimlerde ekipler oldukça kilit bir rol oynuyor. Siz ekiplerinizi oluştururken ne gibi özelliklere dikkat ediyorsunuz? Bir girişimde ekibi “ekip” haline getiren duygu ve durumlar neler oluyor?
Artık giderek daha çok araştırmada bir ekibin başarılı olması için deneyimin tek başına yeterli olmadığı görülüyor. Elbette deneyim, ekiplerin kaynak havuzunu genişletiyor, insanların fırsatları tanımlamasına yardımcı oluyor ve ekip etkinliğiyle olumlu yönde ilişkili bir özellik. Ancak bir ekibin gerçekten başarılı olması için sosyal becerilere de ihtiyacı var. Özellikle, üstün ekip performansına ulaşmak için girişimcilik tutkusu ve stratejik vizyonun paylaşılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Bizim için yetenekten ziyade çalışanın karakteri ve çalışma kültürü önemli. Günümüzde bilgi kolay edinilebilir bir şey haline geldi. O nedenle bizim için bu iki temel özellik her şeyden daha önemli.
Adil çalışma saatleri ve iş/özel yaşam ayrımını destekleyen bakış açısının da benimsenmesi gerekiyor. Doğum günü/yıl dönümü gibi özel günleri atlamadan kutlanması, her çeyrek dönemde mutlaka kişisel eğitim ve çalışanlar arasındaki sosyalleşmeyi destekleyecek ofis organizasyonları düzenlenmesi de bizim yaptığımız uygulamalar arasında yer alıyor.
Ayrıca performansa dayalı bir kültür benimsediğimiz için gerçekten iyi performans gösteren çalışanlarımızı hem terfi hem de özlük hakları anlamında sürekli destekliyoruz. Belirli bir süreyi geçen ve belirli bir performans seviyesinin üzerinde yer alan çalışanlarımız için de AB bazlı e-vatandaşlık gibi özel ayrıcalıklar tanıyoruz.
Özellikle pandemi başladığından bu yana, uzaktan dijital göçebe olarak çalışan insan sayısında eş zamanlı olarak büyük bir artış oldu. Bu bağlamda, pandemi sonrasında hayata geçirdiğimiz bir diğer uygulamayla çalışanlarımızın mekandan bağımsız motivasyonlarını sağlamaya çalışıyoruz. Bunlardan biri de karavan kredisi. Yoldan çalışma olasılığıyla ilgilenen çalışanlarımızın bir kısmı, bunun zihinsel sağlıklarına fayda sağlayacağına ve yeni alanları keşfetme şansı sunacağına inanıyor. Yeni nesil bir teknoloji şirketi olarak biz de şirket bünyesinde hayata geçirdiğimiz karavan kredisi uygulamasıyla çalışanlarımızın, aldıkları karavanlarla istedikleri yerde çalışma fırsatı bulmasına yardımcı oluyoruz.
Bu aynı zamanda çalışanların iş-yaşam dengesine verdiğimiz değerin de bir göstergesi. Çalışanların refahına ve boş zamanlarına verilen önceliğin artmasını destekliyoruz. İnternet bağlantılı dünyanın herhangi bir yerinde seyahat etmelerine ve uzaktan çalışmalarına olanak tanıyan, konumdan bağımsız ve teknoloji destekli bir yaşam tarzını benimsemeyi seçen 10’dan fazla çalışanımızın yararlandığı bu uygulamayla da fark yarattığımıza inanıyoruz.
Girişimlerin bir evrede hızlanabilmesi için çeşitli kaldıraçlara ihtiyacı oluyor. Ekosistemin içinde olan biri olarak, bu kaldıraçları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kaldıraçlara erişene değil de girişimlerin ne tür zorluklar ve engellerle mücadele etmesi gerekiyor?
Ekip yani yetenek ve sermaye, bir girişimde eylemlerinizin ve kararlarınızın etkisini büyük ölçüde artırmaya yardımcı olabilecek iki ana kaldıraç kaynağı. Bu iki temel faktör bir araya geldiğinde başarısızlık gibi bir durumun olmayacağını düşünüyorum. Fakat bence en başta girişimcinin gözü kara olması gerekiyor. Dolayısıyla fikir aşamasından şirketleşmeye geçerken “Nasıl yaparım, nerede başarısız olurum”dan öte, “Bu işi nasıl hızlı hayata geçirebilirim, şirketi nasıl büyütebilirim” düşünce yapısında olması gerekiyor girişimcilerin. Diğer türlü gerçekten girişimci ruha sahip olmakla planlı programlı hesaplı gitmek arasında büyük bir fark var. Son olarak tüm işlere küresel bir seviyeden bakılması gerekiyor, yerel değil.
Girişimcilik, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na uygun hareket edebilmemiz için de yeni bir umut kaynağı olabiliyor. Zira hızlı ve değişime açık yapıları, sonuca yönelik fayda odaklı yaklaşılabilmesini sağlıyor. Bu bağlamda girişimler küresel ölçekte etkilerini arttırabilmek adına neler yapabilir? 17 Küresel Kalkınma Amacını kendilerine nasıl bir rehber haline getirebilirler?
Girişim fikrinizin bir amaca hizmet etmesi ve bu amacın herkes tarafından benimsenmesi için insanların ve gezegenin ihtiyaçlarına hitap etmeniz gerekli. Dünya hızla değişirken birçok ihtiyacı da beraberinde getiriyor. Sağladığınız faydanın sosyoekonomik açından ele alınması önemli. Girişimciler, yarının sorunlarını göz önünde bulundurarak bugünün zorluklarına yanıt veren ve giderek daha yenilikçi hale gelen iş yaklaşımlarını hayata geçirerek Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşma konusunda kilit bir rol oynuyor. Örneğin biz “LFCA Climate Change” üyesiyiz, karbon ayak izi onaylı şirketiyiz.
Uzun süredir girişimcilik ekosistemine hakim biri olarak kendi yaşadığınız veya başka girişimlerde sıklıkla rastladığınız hatalardan bahsedebilir misiniz? Bu ‘’hatalar’’ daha iyi ve etkili bir girişim serüveni oluşturabilmek adına, ne tür derslere hizmet edebilirler?
Sanırım hiç başarısız geçmişim olmadı, şu ana kadar girdiğim şirketlerde ya kârlılıkla devam ettim ya da kazançlı bir şekilde çıkış yaptım. Şunu söyleyebilirim ki başarının arkasındaki en büyük faktörlerden biri odaklanmak ve karşına çıkan her ne engel olursa olsun onu aşacak enerji ve kuvveti kendi içinde bulundurmak. Odaklanma, özgüven ve çalışma azmi özelliklerinin üçünü bir araya getiren bir girişimci birçok noktada başarısız gördüğü noktalarda şirketi çok iyi yönlendirerek başarıya ulaşabilir. Dolayısıyla hikayeyi sonlandırmaz.
Kendimden örnek vermem gerekirse, yatırım almadan kendi sermayesi ile iş yaparak büyüyen bir kurum olarak çok zorlandığımız projeler oldu. Tüm bu zorluklarla mücadele etmek, ekibi motive etmek, tüm bunları yaparken şirketin finansman yapısını koruyor olmak bizim için büyük bir tecrübe oldu. 2014 yılında Warwick’de yüksek lisans yaptım ama bence bir girişimci olarak en büyük masterlarımdan birini 2015/2017 yılları arasında Tmob’da Kurucu ve CEO olarak verdim. Çünkü o dönemde şirket tahmin ettiğimizden çok daha hızlı büyüdü ve bu büyüme ile iş teslimi, finansmanı yönetmek için oldukça çetrefilli bir dönemdi. Dolayısıyla bir girişimci olarak her yaşanandan bir tecrübe edinebilmek, ekibine bu tecrübeyi aktarabiliyor olmak oldukça önemli. Şirket hızlı büyürken bir yandan o kültüre adapte olan insan kaynağı ve aradığımız doğru ekip arkadaşlarını bulmak bizim için çok önemliydi. Tüm bunları yaparken finansmanıyla, pazarlanmasıyla, kontratıyla, iş teslim edip yönetiyor olmak ciddi bir başarı hikayesi. Tmob’u kurduğum ilk dört yıldaki performansım, 10 yıla bedeldi diyebilirim.
Girişimlerin, çözmeye çalıştıkları sorun karşısında oldukça iyi bir rakip ve pazar analizine sahip olması ve bu analizle de kendi değer önermelerini pekiştirmeleri gerekiyor. Bu bağlamda kendi girişimlerinizde nasıl bir süreç izliyorsunuz? Bu analizi ne kadar aralıklarla güncelliyor ve hep güncel kalmak adına da neler yapıyorsunuz?
Her iki şirketimizde de çok başarılı çalışmalar yapmamızın ardında inovatif girişimcilik var. Biz iyi bir üründe rekabete girmekten ziyade, kendi iş modelini oluşturan girişimler kurduk. Daha önce yapılmamış, denenmemiş ürünleri yaparak çok başarılı olduk. Çoğu ürettiğimiz ürün, servisimiz ve girişimimiz daha önce düşünülmemiş bir iş modelini tasarlamakla oldu. Bir diğer deyişle, daha önce var olmayan bir şeyi keşfedip onu ürünleştirmeyi başaran bir yapıda ilerliyoruz. Dolayısıyla böyle bir durumda rakip ve pazar analizi yapamazsınız. Çünkü rakibiniz yoktur. Tam tersine biz her zaman pazarı oluşturmaya çalışan işler yapıyoruz.
Girişimcilik son dönemde adeta yükselen bir trend gibi ancak pek çok girişimcinin hamleleri de kısa vadeli olabiliyor. Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin güçlenebilmesi için nelere ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorsunuz?
Türkiye’deki girişimcilerin önündeki en büyük sıkıntılardan biri altının dolu olmaması konusu. Bazı girişimciler basamakları gerçekten olması gerektiğinden çok daha hızlı çıkmak istiyorlar. Bunların Türkiye'deki ekosistemde çok büyük bir risk olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra girişimcilik çok trend oldu ama aslında girişimcilik hep vardı. Türkiye’ye baktığınız etrafımızda olan birçok şirketin girişimci olduğunu görebilirsiniz. Örneğin benim dedem de babam da girişimciydi (müteşebbis denirmiş o zaman). Aslında kendi işini yapan herkese girişimci demiyor muyuz? Yani girişimcilik hep vardı, yeni çıkan bir kavram değil esasında. Bizim jenerasyonumuzda sonradan trend oldu çünkü sektöre “Girişimci” sözcüğüyle yeni sıfat getirilmiş oldu. İnternet dünyası birçok sektörde birçok iş alanında olduğu gibi bunların hızını arttırdı. Hayatımızdaki her şeyin hızının arttığı gibi girişim yapabilme hızı da arttı. Girişimcilik ticaretin var olduğu andan itibaren vardı.
Bir girişimcinin her şeyden önce iyi analiz yeteneğine sahip olması, doğru zamanda doğru hamleler yapması, hızlı değişen dinamiklerin matematiğini kavraması ve sabretmesi gerekiyor. Bir fikre sahip olduğunuzda onun hemen gerçekleşmesini istersiniz. Girişimciliğin temelinde sabretmek ve doğru zamanı beklemek gibi temel unsurlar var.
Girişimciliğin doğasında sürekli geliştirmek var. Bir girişimin büyümesinde en temel faktör fikrinizi inşa ettikten sonra onu güçlendirerek geliştirmek, büyütmek ve güncellemek. Sonrasında doğru yolda ilerlediğinizde birçok fırsat karşınıza çıkabiliyor. Bu fırsatları iyi değerlendirmek, doğru yatırımcıyı bulmak ikinci adım sayılabilir.