
PIONR CEO’su Yakup Sezer ile Tahsildar’ın Pionr tarafından satın alınmasıyla dönüşüm süreçleri, daha güçlü bir ödeme ve tahsilat deneyimi sağlayabilmek adına geliştirdikleri ürünler, fintech ekosisteminin geleceği ve yakın gelecekteki hedefleri hakkında konuştuk.
Son dönemde yapılan araştırmalar hem finans hem de perakende sektörlerinde ödeme sistemlerinin kapsamlı bir modernizasyon sürecinden geçtiğini gösteriyor. Pionr olarak ödeme sistemlerindeki deneyiminizle dünyada bu doğrultuda yaşanan süreci kısaca değerlendirir misiniz?
Gerçekten de öyle. Son dönemde hem finans hem de perakende sektöründe ödeme sistemlerinde ciddi bir modernizasyon yaşanıyor. Müşterilerin beklentileri gayet net aslında ve bu süreci etkili yönetebilen ödeme kuruluşları, fintechler elbette öne çıkacak. Pionr olarak bizim de takibinde olduğumuz ve üzerine yoğunlaştığımız, gelecek potansiyeli olduğunu düşündüğümüz alanlar var.
Anlık para transferleri, finansal süreçleri hızlandırıyor ve işletmelerin global pazarda daha rekabetçi olmasını sağlıyor. Burada hem bireysel kullanıcıların hem de işletmelerin bir saatten daha kısa sürede işlemlerini çözme talepleri var, dolayısıyla gerçek zamanlı ve sınır ötesi ödemelerine fırsat sağlayan ürünlerin giderek artacağını düşünüyorum.
Daha geniş bir müşteri tabanına ulaşmak ve finansal kapsayıcılığı artırmak için yeni kapsayıcı finansman modelleri geliştirmek neredeyse kaçınılmaz hale geldi.
Çok kanallı altyapılarla tüketicilere hem çevrimiçi hem de fiziksel mağazalarda tutarlı bir deneyim sunmak artık büyük önem taşıyor.
Yeni finansal düzenlemeler, modernizasyon sürecimizi yönlendiriyor ve regülasyonlarla savaşmaktansa uyum sağlamak rekabet avantajını ciddi anlamda artırıyor.
Mobil uygulamalar ve dijital cüzdanlar geleneksel yöntemlerin yerini alırken kripto paralar ve blockchain teknolojisi devrim yaratma potansiyeline sahip.
Pandemi döneminde temassız ödemelerin hız kazanması gibi pandemi sonrası giderek hızlanan grafiğiyle yapay zekâ teknolojileriyle desteklenen ürün deneyiminin, müşteri yolculuğunu hem iyileştirdiği hem de hızlandırdığı bir döneme doğru çok hızlı geçiyoruz.
Benzer şekilde PCI-DSS gibi standartlara uyum ve yine yapay zekâ ile dolandırıcılık tespit sistemlerinin kullanıcı güvenliğini artırdığını görüyoruz, fraud ekseninde de etkisinin artarak süreceğini düşünüyorum.
Özetle, bu faktörleri dikkate alarak bu başlıklarda hareket eden ödeme kuruluşları geleceğin başarılı oyuncuları olacak diyebiliriz.
Tahsildar, Pionr tarafından satın alındıktan sonra bir SaaS platformundan tam donanımlı bir ödeme altyapısına dönüştü. Bu dönüşüm fikri nasıl ve hangi ihtiyaçtan doğdu? Yola çıkarken nasıl bir değer önermeniz vardı?
Tahsildar’ın Pionr tarafından satın alınması, fintech sektöründeki hızlı değişimlere adeta bir yanıt niteliğindeydi. Pionr olarak, işlem bazlı gelir modelleri ve yüksek ölçeklenebilirliğe sahip girişimleri yatırım yapma potansiyeli anlamında her zaman göz önünde bulunduruyorduk. Tahsildar’ın da bu potansiyeli dikkatimizi çekti.
Geleneksel satış yapan şirketler, artan ödeme geçidi ve satış zinciri yönetimi ihtiyacı içerisinde mevcut kaynak ve bütçe kısıtlarıyla adeta boğuşuyorlar. Bu işletmeler için tahsilat, çoğu zaman en karmaşık operasyonlardan biri ve farklı bankaların POS sistemleri, takip edilemeyen komisyon oranları, manuel mutabakatlar ve ödeme gecikmeleri derken, finansal akış hem zaman hem kaynak kaybına yol açıyor. Dolayısıyla burada tahsilat süreçlerini yöneten bir platformun kaçınılmaz bir potansiyel olduğunu gördük.
Tahsildar’ı devraldığımızda elimizde belirli bir kullanıcı kitlesine ulaşmış, güçlü bir fikir üzerine kurulmuş, çalışır bir yapı vardı. Bizim amacımız ise bu yapının üzerine daha ölçeklenebilir, sürdürülebilir ve kullanıcı deneyimini önceleyen bir yapı inşa etmekti.
Başlangıçtaki sabit ücret modeli tahsilat süreçlerine yönelikti ama bu, Tahsildar’ın büyümesini sınırlıyordu. Dinamik ve ölçeklenebilir bir modele geçiş yapmak, gelirlerimizi artırma potansiyeli sunuyordu. Biz de bu eksende iş modelimizi, bu ürettiğimiz değeri sürdürülebilir kılacak şekilde yeniden kurguladık.
Yıllık lisans modeliyle kullanıcılarımıza tam erişim sunarken, aynı zamanda oluşturduğumuz değeri iş ortaklarımızla paylaşarak büyümeyi birlikte mümkün kılan bir yapı inşa ettik. Bugün Tahsildar; sadece bir tahsilat aracı değil, işletmelerin finansal akışını daha sağlıklı, öngörülebilir ve yönetilebilir hâle getiren bir teknoloji ortağı. Bu da hem bizim hem kullanıcılarımız için güçlü ve kalıcı bir iş modelini beraberinde getiriyor.
Bu dönüşüm sürecinde ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Bunları aşabilmek adına ne gibi hamleler yaptınız?
Dönüşüm sürecinde elbette bazı zorluklarla karşılaştık, ancak bu zorlukları fırsatlar olarak değerlendirip ilerlemeyi başardığımızı düşünüyorum. Süreç boyunca bizi zorlayan pek çok şey oldu; teknik geliştirmelerden ekip direncine, adaptasyondan bu dönüşümün sahada karşılık bulmasını sağlamaya kadar birçok engelle karşılaştık. Müşteri gözünden gerçekten değer yaratan bir çözüm sunmak istiyorsanız, önce dinlemeli, sonra dönüştürmelisiniz. Biz de ilk adım olarak tam da bunu yaptık; müşterilerimizi birebir arayarak sadece memnuniyetlerini değil, beklentilerini ve geliştirme ihtiyaçlarını dinledik. Temel çıkardığımız bazı öğrenme ve geliştirme adımlarını şöyle özetleyebilirim:
Büyük işletmeler hızlı entegrasyon taleplerini dile getirirken, KOBİ’ler düşük maliyetli çözümlere odaklandılar. Bu durum bize, müşteri beklentilerine uyum sağlayarak düzenli pazar analizi yapıp ürün portföyünü optimize etmek gerektiğini öğretti.
Sezonsal dalgalanmaları tam anlamıyla kavrayabilmek, aylık takiplerle mümkün oldu. Bu durum, dinamik bütçe yönetiminin önemini netleştirdi. Ölçeklenebilir bir altyapı kurarken, ekosistem ortaklarının kapasitesine de stres testleri yapmanın gerekliliğini anladık.
Yeniden yapılanma sürecinde, eski ekip üyelerinin yeni yöntemlere direnç gösterdiğini gözlemledik. Özellikle bizdeki proje yönetimi ve insan kaynakları departmanlarının eşgüdümlü çalışması gerektiğine karar verdik.
Küçük bir satış ekibiyle yeni müşteri kanalları yaratmanın ve mevcut kanalları büyütmenin beklenenden zor olduğunu fark ettik. Bu süreçte, "talep tahmini" yaparak işe alım ve eğitim süreçlerini erkenden planlamanın önemini anladık.
Yeni anlaşmalar yapmak ve mevcut partnerleri yeniden organize etmek düşündüğümüzden fazla zaman aldı. Standart komisyon ve sözleşme çerçeveleri oluşturmanın müzakerelerin karmaşıklığını azaltmada büyük bir rol oynadığını öğrendik.
Fiyat artışını katma değer üzerinden temellendirmek kritik hale geldi. Kademeli fiyat yükseltme ve müşteri bilgilendirmesi direnci hafifletmeye yardımcı oldu.
Müşterilerin yeni altyapıya geçiş süreçleri bazen uzadı. Süreç izleme panelleri oluşturarak gecikmeleri erken tespit etmenin faydasını gördük.
Bazı müşterilerle sanal POS ve banka ilişkilerini yürütmenin zorluğunu yaşadık. Eğitim dokümanları ve programları, ekip üzerindeki yükü hafifletme konusunda önemli bir katkı sundu.
Bu stratejik hamleler, Tahsildar'ın operasyonel verimliliğini ve finansal performansını önemli ölçüde artırdı. Dönüşüm sürecinde elde edilen kazanımlar, genişleme ve yeni pazarlara açılma girişimlerine sağlam bir temel oluşturdu. Geleceğe daha güvenle bakmamızı sağlıyorlar ve bu süreçte yaşadığımız her zorluğun bizi nasıl daha güçlü bir yapıya dönüştürdüğünü görmek gerçekten heyecan verici!
Bu süreçte, daha güçlü bir ödeme ve tahsilat deneyimi sağlayabilmek adına bir dizi yeni ürün de geliştirdiniz. Bunlardan bahsedebilir misiniz?
Evet, Tahsildar olarak mevcut altyapımızı güçlendirirken, yeni ürün ve hizmetler geliştirerek farklı müşteri segmentlerine ulaşmayı hedefledik. Şu anda öne çıkan ürünlerimizle bu hedefe adım adım ilerliyoruz:
Tahsildar One: e-ticaret platformlarına yönelik hızlı kurulum ve düşük maliyetli bir ödeme orkestrasyon altyapısı sunarak, işletmelere kendi tahsilatlarını yönetmede kolaylık sağlıyoruz.
Tahsildar B2B: Bayi ve alt bayi tahsilat süreçlerini kolaylaştıran kurumsal odaklı çözümler ile iş yapış şekillerini modernize ediyoruz.
Tahsildar Connect: API tabanlı entegrasyon seçenekleri ile farklı platform ve uygulamalara ödeme yetenekleri kazandırarak, esnek çözümler sunuyoruz.
Tahsildar Zip: Vadeli ödeme, taksitlendirme ve esnek ödeme planları içeren katma değerli bir ürün ile kullanıcılarımıza finansal esneklik sağlıyoruz.
Bu çeşitlendirilmiş ürün portföyü, Tahsildar’ın gelir kaynaklarını güçlendirirken, rekabetçi konumunu da pekiştiriyor. Bugün, Tahsildar sadece bir tahsilat aracı olmanın ötesine geçerek, işletmelerin finansal akışını daha sağlıklı, öngörülebilir ve yönetilebilir hale getiren bir teknoloji ortağı konumundadır.
Tek bir platformda işlemleri en verimli şekilde yönlendirip bayiler arası tahsilatı dijitaleleştirirken, aynı zamanda ödeme yapan bayilere alternatif çözümler sunarak, kredi ile ödeme ve link ile tahsilat gibi esneklik sağlayan yapılar inşa ediyoruz. Böylece hem tahsilat yapanları hem de tahsilat yapamayanları destekleyen güçlü ve kalıcı bir iş modeli oluşturuyoruz.
Yakın gelecekte ne gibi yeni ürün ve hizmetler sunmayı hedefliyorsunuz?
Bu yıl, Tahsildar ve Norma’yı dijital odaklı bir ekosistem şeklinde farklı dikeylere taşıyıp anında kredi erişiminden ödeme çözümlerine kadar müşterilerimize geniş bir yelpazede ürün sunmayı hedefliyoruz.
Tahsildar ile son bir yıl içinde satın alma öncesine göre 14 kat büyüme kaydederek, kârlı bir iş modeli ve genişlemiş bir ekip ile kurumsal müşteri portföyümüzü güçlendirdik. Geleneksel ödeme yöntemleriyle sanal POS ve kredi kartı entegrasyonlarını başarıyla sunarak hem kendi pazarımızı hem de müşterilerimizin iş hacmini artırmayı başardık.
Önümüzdeki dönemde inovatif ürün stratejileri ve çok yönlü iş ortaklıkları ile fintech sektöründe iddialı bir oyuncu olma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Tahsildar’ı bir tahsilat platformundan, yapay zekâ destekli yeni nesil bir finansal yönetim sistemine dönüştürüyoruz. 12 ay içinde bu dönüşümün ilk fazlarını sahaya yansıtmaktan heyecan duyuyoruz.
Bayi ve alt bayi yapılarında klasik tahsilat ve ödeme modellerinin sınırlarını aşıyoruz. Yapay zekâ ile desteklenen akıllı POS yönlendirme, krediyle tahsilat altyapısı, risk skorlama, açık bankacılık entegrasyonu, anlık raporlama ve fraud tespiti gibi modülleri aşama aşama devreye alacağız. Bu modüllerin her biri ayrı bir değer sunarken, birleştiğinde Tahsildar’ı daha büyük bir vizyona taşıyacak.
Avrupa ve Orta Doğu’daki potansiyel pazarlar için hazırlıklarımız sürüyor; Türkiye'deki çözüm modelimizin uluslararası işletmelerde de karşılık bulacağına inanıyoruz.
Önümüzdeki yıl hem teknolojik derinleşme hem de coğrafi yayılma açısından bir sıçrama yılı olacak. Bu dönüşüm, sadece Tahsildar’ın ve Norma’nın değil, KOBİ’lerin, bayilerin, alt bayilerin ve bankaların iş yapış şekillerini de etkileyecek, bu da gerçekten heyecan verici!
Araştırmalar, tüketicilerin ödeme deneyimlerinden en büyük beklentilerinin hız ve güvenlik olduğunu gösteriyor. Güvenlikten ödün vermeden hızlı bir ödeme deneyimi sağlamak adına ne gibi önlemler alıyorsunuz?
Ödeme süreçlerinde müşterilerimizin hız beklentilerini karşılamak elbette en önemli değer önerilerimizden biri ancak “güvenlik” konusunda artan sahtekarlık vakaları ile birlikte üzerinde çok hassasiyetle durduğumuz bir konu. Bu nedenle teknik ekiplerimiz sürekli geliştirme, izleme ve testlerle sahtekarlığa karşı önlemler alıyor.
PCI-DSS uyumluluğu sayesinde, müşterilerimizin verilerini daima güvende tutuyoruz.
Tüm ödeme verilerini güçlü bir şifreleme ile iletiyoruz, böylece müşterilerimizin bilgileri her daim korunuyor. Gerçek zamanlı izleme ile sistemimizi 7/24 izleyerek, şüpheli aktiviteleri anında tespit ediyoruz.
Düzenli olarak yapılan sızma testleri ile güvenlik açıklarını önceden belirliyoruz. Kullanıcılarımızın hesapları için ek bir güvenlik katmanı sunarak koruma sağlıyoruz.
Gelişmiş firewall çözümleri ve makine öğrenimi kullanarak dolandırıcılık ve sahtekarlığı tespit ediyoruz.
Bu kapsamlı önlemlerle, müşterilerimizin ödeme deneyimlerini hem hızlı hem de güvenli hale getirmeye çalışıyoruz.
Size göre fintech ekosistemini nasıl bir gelecek bekliyor?
Fintech’in geleceği, “nişleşmiş ama ölçeklenebilir çözümler” ile şekillenecek. Özellikle gelişmekte olan pazarlarda, geleneksel finansın ulaşamadığı alanlarda derinleşen dikey fintech modelleri büyümenin asıl motoru olacak diye düşünüyorum. Pionr olarak biz, geleceğin şu dört eksen etrafında şekilleneceğine inanıyoruz:
Bağlantılı ve katmanlı yapılar. Artık sadece bir dijital cüzdan ya da kredi platformu olmak yetmez. Fintech’ler, birbirine entegre, API-first ve çok katmanlı hizmet sunabilen platformlar haline gelmek zorunda. Pionr’ın Tahsildar ve Norma gibi ürünleri, tam da bu çoklu katman anlayışıyla inşa edildi.
Finansal erişimden finansal yetkinliğe geçiş. Fintech’in amacı sadece finansal hizmetleri ulaşılabilir kılmak değil; aynı zamanda KOBİ‘lerin bu hizmetleri akıllıca kullanmasını sağlamak olmalı. Norma’da yaptığımız gibi muhasebe, nakit akışı yönetimi ve krediye erişimi entegre bir deneyim haline getiriyoruz.
Lisanssızdan lisanslıya evrim. Uzun süre “hızlı test et, gerekirse öldür” mantığıyla hareket eden fintech dünyası, artık regülasyonla barışmak zorunda. Pionr olarak ödeme ve finansman lisanslarımızı bu yüzden merkeze alıyoruz; sadece ürün değil, altyapı da inşa ediyoruz.
Dijitalden stratejik ekosisteme. Tek bir ürünle devrim yapmak dönemi bitti. Artık mesele, doğru birleşmeleri, entegrasyonları ve dikey uzmanlıkları birleştirip sürdürülebilir bir ekosistem kurmak. Biz buna “stratejik fintech orkestrasyonu” diyoruz. Ve Pionr’ın tüm yatırım, M&A ve venture builder stratejisi bu vizyon üzerine kurulu.
Fintech’in geleceği, ölçekli ama odaklı, hızlı ama derin, dijital ama anlamlı çözümleri üretebilenlerin olacak. O yüzden bizim için mesele “bir ürün yapmak” değil, “bir vizyonu kurmak”.
Etik ve sürdürülebilir büyümeye ayrı bir önem verdiğinizi biliyoruz. Bu konuda ne gibi girişimleriniz var?
Pionr ekosistemindeki Tahsildar ve Norma gibi platformlarımızla, etik ve sürdürülebilir büyümeyi yalnızca bir hedef değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak benimsiyoruz.
İlk olarak, iş modelimizin temel taşlarından biri, etik kurallara uygun olmayan faaliyetlere yatırım yapmamak. Bu yaklaşım, operasyonlarımızda yüksek bir etik standardı koruma amacımızla birebir örtüşüyor.
Müşteri güvenini artırmanın temel anahtarı olarak, veri gizliliğine büyük bir saygı gösteriyoruz. Müşterilerimizin verilerini korumak için en yüksek güvenlik önlemlerini alıyoruz ve bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalıyoruz.
Sürdürülebilir büyüme hedeflerimizin bir parçası olarak, finansal kapsayıcılığı destekliyor ve herkesin finansal hizmetlere erişimini sağlamaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bu sayede daha fazla insanın finansal sistemden faydalanmasını sağlıyoruz.
Toplum üzerindeki olumlu etkimizi artırmak için sosyal sorumluluk projelerine aktif katılım gösteriyoruz. Eğitim, sağlık ve çevre gibi alanlarda yürütülen projelere destek vererek, özellikle genç jenerasyona katkıda bulunmayı hedefliyoruz.
Aynı zamanda, çevresel sürdürülebilirliği göz önünde bulundurarak iş süreçlerimizde enerji verimliliği konusuna odaklanıyor ve iş yapma şeklimizin çevresel etkisini azaltmayı amaçlıyoruz.
Pionr olarak, etik ve sürdürülebilir büyümeyi şirket kültürümüzün ayrılmaz bir parçası haline getirmeye çalışıyoruz. Değerlerimize sadık kalarak, daha adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek için çalışmayı sürdüreceğiz.