Clay Christensen’in tanımına göre yıkım, derme çatma bir yeni şirket, (genellikle ilk başta) daha ucuz ve bayağı bir ürünle yerleşik bir şirketi yerinden ettiğinde gerçekleşir. Mesela netbook’ları ve tabletleri ele alalım. Bunlar kişisel bilgisayarlardan daha üstün ürünler değildi ama yıkıcı olmalarının sebebi de zaten buydu. Dell ve HP gibi şirketler, temel ve en çok kâr getiren grup olan kişisel bilgisayar kullanıcılarını hedeflemediği gerekçesiyle bu yeni teknolojiyi görmezden geldi. Yani bilgisayar devleri endişeli değildi, ta ki gün gelip bu yeni teknolojiler endüstrilerini tehdit edene kadar... Yıkım, kısaca böyle bir şeydir. Ama bugün ‘yıkım’ kelimesi, iPhone’un Blackberry’ye baskın çıkması gibi, yerleşik bir şirketin en çok kâr getiren müşterilerine yönelik lüks ürünler de dahil olmak kaydıyla, her türlü inovasyonu kapsayacak şekilde özensizce kullanılıyor. Bu yıkım değil, bildiğimiz eski tip inovasyon.
Maxwell Wessel’in "Stop Reinventing Disruption" adlı yazısından uyarlandı.