Zeki insanlar, sosyal bilimler diplomasının iyi bir yatırım olup olmadığı konusunda fikir ayrılığına düşüyor. Kimilerine göre beşeri bilimler, öğrencileri “gerçek” dünyaya hazırlamıyor; kimilerine göreyse İngilizce diploması yapmak gibi uğraşlar, öğrencilere eleştirel düşünme yeteneği kazandırıyor. Eleştirel düşünme yeteneği, “gerçek dünyada” çok az çalışanın sahip olduğu bir özellik. Tartışmanın ne tarafında olursak olalım hepimizin hemfikir olacağı bir husus var: Üniversiteler, öğrencilere öğrendiklerini, iş dünyasının istediği pazarlanabilir yeteneklere dönüştürmeyi öğretmeli. Bunu sağlamanın bir yolu, kariyer gelişimi programlarını mezunlardan, fakülteden ve bütün alanlardan yöneticilerden tavsiyeler alarak zenginleştirmek.
David Delong’un “How Liberal Arts Colleges Can Stop Fueling the “Skills Gap” adlı yazısından uyarlandı.
Ayrıca Evrim Kuran’ın “Y Kuşağına Göre Türkiye’nin İdeal İşverenleri” isimli makalesi de ilginizi çekebilir.