Genellikle bir bağlantı, fotoğraf ya da hikaye paylaşırız çünkü bu içimizi olumlu duygularla doldurur. Bir köpek fotoğrafı, evsiz bir adama yeni ayakkabılar alan bir polis üzerine yazılmış bir yazı adını siz koyun, bu tür şeyler bize iyi hissettirir, yani bunları başkalarıyla paylaşmak isteriz. Ancak öfke ve endişe gibi bazı olumsuz duygular da paylaşım olasılığını artırır. Üzüntü? O kadar değil. O sadece içimizi karartır. Peki bunda abartacak ne var? Tüm duygular eşit yaratılmadı, ve mutluluk ve öfke, farklılıklarına rağmen, diğer duygulardan daha fazla tepki uyandırmaya eğilimli. Paylaştığımızda, bu genellikle bir veya birden fazla “çok uyarılmış” duygulardan dolayıdır.
Johan Berger ile "HBR Ideacast — The Science of Sharing (and Oversharing)" adlı podcast'ten uyarlandı.