Son yıllarda küresel makroekonomik değişimlerin, girişimcilik ekosisteminin yükselişinin ve dijitalleşmenin hızlanmasının etkisiyle pazar dinamikleri köklü bir dönüşüm geçiriyor. Bu yeni gerçeklik, şirketlerin stratejik yaklaşımlarını yeniden gözden geçirmelerini kaçınılmaz kılıyor. Geleneksel olarak finansal performansın mihenk taşları olarak görülen istikrar, büyüme ve rekabet gücü, artık tek boyutlu tanımlamalarla sınırlandırılamayacak kadar karmaşık bir yapıya kavuşuyor. İleri teknoloji çözümleri geliştirebilme ve inovasyon kapasitesini artırma yeteneği, bu kavramlara değer katan en kritik unsurlar arasında yer alıyor. Kurum kültüründen iş modeli sürdürülebilirliğine, kurumsal stratejilerden ürün ve hizmet geliştirme süreçlerine kadar uzanan bu değişim dalgası, şirketler üzerinde derin bir etki yaratıyor.
