Yeni bir resmin şekillendiği iş dünyasında belirsizliği fırsata çevirmek ve yeni nesil yaklaşımların avantajını yakalamanın sırrı insan kaynağı ve inovasyon odaklı yapıyı dönüştürmekten geçiyor.
Uzun yıllardır kalıpların olduğu, alışkanlıkların olduğu, zamanın daha yavaş aktığı bir iş dünyası geleneğine alışığız. Bazı endüstrilerde on yıllardır hatta neredeyse yarım asırdır değişmeden uygulanan yöntemler olduğunu görüyoruz. Bazı alanlarda “bekle-gör” stratejisinin hâlâ ağırlıkta olduğuna şahit oluyoruz. Bir yandan gelişme ve yenilik konularının önemsendiği diğer yandan da geleneksel yaklaşımlar ve alışkanlıkların kolay terkedilmediği bir atmosfer içerisindeyiz. Tüm bu resme karşın son yıllarda iş dünyasının ciddi bir biçimde değişmeye başladığı da bir gerçek. Teknolojideki son değişimler hayat tarzımızı, müşteri beklentilerini ve iş yapış şeklimizi kökünden değiştirdi.
Hiçbir şeyin bitmiş halde olmadığı, her şeyin her an geliştiği, evrildiği bir dünyadayız. Bu dünyayı BETA olarak tamamlamak mümkün.
PEKİ NEDİR BETA?
Beta latin alfabesinden geliyor. Yazılım geliştirmede kullanılan kavramlardan biri. ALPHA, developer’ların yani yazılım geliştiren kişilerin oturup sıfırdan yazılımı kodlayıp projeyi geliştirip artık bu iş bizim kafamızda bitmiştir dediği hal. BETA ise onun farklı kullanıcılar veya gerçek kullanıcılar tarafından kullanılıp, o yazılımın artılarının eksilerinin, eksikliklerinin, fazlalıklarının belirlenip geliştirmelerin yapıldığı aşama. Bu geliştirme süreci hiçbir zaman bitmiyor.
Artık dünyamız sadece yazılımda değil, her üründe her hizmette her iş modelinde ve birçok alanda bir BETA fazında. İşte BETA bakış açısının ağırlık kazandığı bu dünyada başarılı olabilmek için dünyada İK ve inovasyon uygulamaları başarının kilit anahtarı olmaya başladı. Farkında olmamız gereken nokta şu: İnsan kaynaklarını ve inovasyon sürecini ne kadar iyi yönetirsek, dünyanın içinde bulunduğu bu sürece o kadar kolay adapte olup o kadar iyi yönetiriz.
BETA DÜNYA NASIL BİR YER?
BETA dünya, hiçbir şeyin gerçek anlamda tam olmadığı, tamamlanmadığı ve nihai bir sonuca ulaşmadığı bir dünya. Kulağa bilim kurgu gibi gelebilir ancak bugün şöyle bir kafamızı kaldırıp baktığımızda böylesine bir dünyaya adım attığımızı net olarak görebiliyoruz. Neredeyse hiçbir ürün son ürün değil artık, sürekli yenileniyor ve kullanım sırasında bile değişiyor. Hiçbir süreç “bitti artık geride kaldı” dememize imkan vermiyor. Ünlü grafik tasarımcısı Maurits Cornelis Escher’in çalışmalarındaki gibi birbirinin içine geçmiş, değişken ve görsel ve anlamsal açıdan düşündüğümüzde; hemen farklılaşan bir dünyada yaşıyoruz.
1.Ürün ve hizmetler BETA’da. Günümüzde artık ürün ve hizmetlerden “nihai” olarak söz etmek pek mümkün olmuyor. Ürünler ve hizmetler, henüz finalize edilmeden kullanıma sunuluyor, kullanıcıların deneyimiyle sürekli gelişiyor ve hatta satıldıktan sonra bile kendini yenileyip farklılaşabiliyor. Örneğin otomobil… Son derece “nihai” bir ürün olagelmiştir. Bir model beğenir, alırsınız ve yeni özellikler eklemek için ya ciddi bir “tuning” yaptırırsınız ya da yeni modeli beklersiniz. Ancak bugünün BETA dünyasında durum çok farklı . Bir Tesla otomobil aldığınızda aslında tamamen bitmemiş bir ürün alıyorsunuz. Otomobilinizi satın aldıktan bir süre sonra otomatik pilot yani kendi kendini sürme özelliği istediğinizde bu size yazılım güncelleme ile sunuluyor ve otomobiliniz bir anda başka bir ürüne dönüşüyor. Sensör ve analitik temelli yaklaşımlar sayesinde otomobil kullanma biçiminiz ve kalıplarınıza göre ara sıra gelen güncellemelerle aracınızın hız limitinden menzil uzunluğuna dek birçok özellik değiştirilebiliyor. Kısacası otomobiliniz normalde birkaç yıl beklemek zorunda olduğunuz yeni modele anında geçiş yapabiliyor. Bu yaklaşım, birçok alanda kendini gösteriyor. Sensörler ve büyük veri ile birlikte ürünler ve hizmetler “akıllı, bağlantılı ve değişen” bir yapıya kavuşuyor.
2.Değer teklifleri ve iş modelleri BETA’da. Beta olma durumu sadece ürün ve hizmetler için geçerli değil, iş modellerinde hatta değer tekliflerinde de geçerli. Değer teklifi dediğimiz kavram aslında bir şirketin özüdür. Tüketicisine, kullanıcısına vaad ettiği temel faydadır.
Bunun büyük değişimler geçirmesi, sürekli devinmesi beklenen bir durum değildi. Ama artık dünya bu noktada da çok daha esnek ve hızlı olmamızı gerektiriyor. Şirketlerin değer teklifleri de, tüketicilerin beklentileri de sürekli değişiyor. Değer teklifleri de BETA aslında.
Bunun güzel örneklerinden biri Uber... Bu şirket sizi A noktasından B noktasına taşıyan bir ulaşım hizmeti olarak başladı, bugün dünyada şoförsüz araç endüstrisinin en önemli bir kaç oyuncusundan biri haline geldi. Ayrıca insansız hava aracı üzerine çalışıyor.
Şirket, değer teklifini sürekli değiştiriyor. Bakıyorsunuz Uber, İspanya’da regülasyona takılıyor, ardında İspanya’da yemek servis sektörünün çalışmadığını, çok yavaş olduğunu fark ediyor ve hemen değer teklifini değiştirip yemek teslimatına başlıyor: UBEREATS. Diğer taraftan yaşlıların yoğun olduğu şehirlerde, ülkelerde basit sağlık hizmetlerine ihtiyaç olduğunu ve iğne yaptırıp, şeker ölçtürmek gibi işlemler için hastaneye gitmenin zor olduğunu gözlemliyor ve ‘ben size sağlık teknisyenleri getirip, size evinizde hizmet vereyim’ diyor: UBERHEALTH.
Aslında sunduğunuz her değer teklifi tüketicinin bir derdini, bir işini çözmek üzere var. Dolayısıyla odaklanmamız gereken tüketicinin derdi ne? Çözmemizi beklediği ihtiyacı, sıkıntısı, sorunu ne?
Yeni dünyada mevcut iş modellerimize körü körüne bağlı olmak yerine müşterilerimizi derinlemesine anlayıp, gereken noktalarda iş modelimizi onlardan aldığımız geri bildirime göre değiştirmek de gerekiyor.
Çok da güzel bir örnek var. Amerika’da bir konut şirketi, yaşamını değiştirmek isteyen kişileri hedefliyor, ayrılan, sağlık sorunu yaşayan, artık çocuklarını evlendirmiş daha küçük bir eve çıkmak isteyen kişileri hedefliyor. Bu evler çok güzel ama bir türlü satmıyor. Araştırıyorlar, fiyat indiriyorlar ama satamıyorlar. Sonra bizim göremediğimiz tüketici derdi ne buna odaklanıyorlar, yaptıkları çok ciddi bağlam araştırmaları sonucunda gördükleri şu: İnsanlar eski düzenlerini değiştirirken kendisi için anısı olan, özel olan eşyalardan kopamıyorlar. İnsanlar yemek masasını istiyor, çünkü 40 yıl o yemek masası etrafına toplanmış. Bunları görünce şirket salon metrekarelerini büyütüp bu tarz eşyaların sığabileceği hale getiriyor, ayrıca 1 yıl bedava depo hizmeti veriyor. Depoya bütün eşyaları koyun diyor, 1 yıl sonunda insanlar yeni düzene alışıp, eski eşyalardan vazgeçebiliyorlar. Şirket bunu yapınCa satışları bir anda hareketleniyor.
Bu noktada inovasyon kültürünün önemi ortaya çıkıyor. İnovasyonun kurum içinde gerçekleşen kapalı devre bir süreçler bütünü olmadığını anlamak, müşteri beklenti ve içgörülerini sürece katıp ürünü sürekli gelişim çevriminde tutmak büyük önem kazanıyor. Zira bugün doğru olan yarın anlamsız olabiliyor ya da bugün iyi olan yarın yetersiz kalabiliyor. Bu sürekli çevrimi oluşturmak ve fikir ve uygulama bazında beslemek pazarlama ve ürün geliştirme bölümleri kadar insan kaynakları ve inovasyon bölümlerinin de sorumluluğu.
Biz de TEB’de bu tür beklentiler ve eğilimlerle karşı karşıyayız ve bu konuda aksiyon almanın yollarını sürekli araştırıyor ve uyguluyoruz. Ürün ve hizmet geliştirme sürecimizin BETA’da olmasını bir iş yapış şekli haline getiriyoruz. CEBTETEB böylesine bir yaklaşımla geliştiriliyor. Bir mobil bankacılık uygulaması olan CEPTETEB sürekli BETA’da. Bugüne kadar kullanıcıdan gelen geri bildirimlerle CEPTETEB’e bir çok özellik eklendi ve müşterilere sunulan fırsatlar, kampanyalar tamamen kullanıcıların tepkileri ile geliştiriliyor, yeniden şekilleniyor.
3.Kariyer BETA’da: Ömür boyu öğrenci… İş modelleri, değer teklifleri, ürün hizmetleri BETA’da iken kurumların içleri, iç süreçleri ve yaklaşımları da klasik yapılardan çıkıp daha deneysel, daha deneyimsel bir boyuta taşınıyor. İçinde bulunduğumuz dönem belki de yüz yılda bir gelen, büyük değişimlerin her birinin üst üste bindiği, ezber bozan bir çağı işaret ediyor. Bir yandan teknoloji inanılmaz bir ivmeyle gelişirken bir yandan da sosyal ve ekonomik dokunun hızla dönüştüğü bir dünya görüyoruz.
Bu değişim kurumlarda kariyer yaklaşımını da kökten etkiliyor ve BETA dünyayı burada da karşımıza çıkarıyor. Artık herkes kurumunda kariyer açısından bir öğrenci. Bundan böyle “student forever” kavramı, ömür boyu öğrenme var. Kimse ben oldum diyemiyor. Sürekli bir gelişim gerekiyor.
Eskiden kariyer lineer veya piramit şeklinde ilerlerken, artık çevrim haline gelen bir dönemdeyiz. Baktığımızda aslında kariyer böyle bir yolculuk haline geldi. Bir yerden başlıyoruz, öğreniyoruz, gelişip, değişiyoruz, sonra bunu kurumumuza yansıtmaya, katkı vermeye başlıyoruz. Sonra tekrar başlangıç noktasına geliyoruz. Burası önemli: Sonsuza kadar bu çevrimi yapıp, yaptığımız işi mükemmel mi yapalım? Yoksa yavaş yavaş ihtiyaçlarımız çerçevesinde bu çevrimi yeni yerlere mi taşıyalım. Kariyerdeki BETA mantığı bu şekilde işliyor. Artık bizim tek bir alanda tekbir şey yapıyor değil, farklı alanlarda değer yaratmamız gerekir. İçinde bulunduğumuz dünya rekabet ve yenilikçilik anlamında bunu mecbur kılıyor.
Bu döngü sürekli yaşanırken, kişinin de kendi kariyerinde dizginleri ele alması gerekiyor, burada tekrar başa mı dönecek, yoksa farklı bir döngüye mi geçecek?
Farklı bir döngüye geçelim, kendi konfor alanlarımızdan çıkalım, BETA’yı yaşayalım derken, dikkat edilmesi gereken konu kişilerin yetkinlik ve potansiyellerini doğru tespit etmeleri. Artık çalışma arkadaşlarımıza kendi kariyerleri ve gelişimleri için insiyatif almalarını ve bu anlamda hem yöneticilerini hem kurumlarını yönlendirmelerini tavsiye ediyoruz.
Amerika’da nano-degree diye tabir ettiğimiz, yani mini üniversite diplomaları diyebileceğimiz: yetkinliklerinizin üzerine yeni yetkinlikler koyma trendi inanılmaz derecede yükseliyor. Bunlar birkaç ay süren maliyet anlamında da çok yüksek olmaya eğitimler ve tamamen on-line. Milyonlarca kişi bu eğitimleri alıyor, kariyer gelişimleri için bu ortamları kullanıyor. Hatta mevcut kariyerlerinde farklı yönlere doğru geçiş yapıyor, elde ettikleri yetkinliklerle yeni ve katma değeri daha yüksek bir kariyer noktasına doğru yol alabiliyorlar. Şirketler de bunu destekliyor. Bugün IBM, GE, General Motors gibi birçok büyük şirket çalışanlarını bu eğitimlere yönlendirip farklı alanlardaki yetkinlik açığını kapatmayı hedefliyorlar. Yetenek kıtlığı ciddi bir konu; Universum’un yaptığı araştırmaya göre dünyanın birçok gelişmiş ekonomisindeki şirketin yetenek arayışı sürüyor ve pozisyon kapatamama oranları yüzde 50’yi aşabiliyor.
Yetenekli iş işgücünü çekmek, tutmak ve geliştirmek insan kaynakları fonksiyonunun önündeki en zorlu denklemlerden biri. Bir yandan yetkinlikleri öngörmek ve bu alanda hazırlanmak bir yanda da mevcut yapınızı daha ileriye taşımak durumundasınız.
TEB olarak bu kariyer ve yetkinlik yolculuğunun bu değişen yapısını çok kendi içimizde de görüyor ve hissediyoruz. Bu konuda bir çok kurumla işbirliği yapıyor, çalışma arkadaşlarımızın 21. yüzyıl yetkinliklerini artırmak için çeşitli programlar ve eğitim fırsatları sunuyoruz. İnsan Kaynakları bölümünün liderliğinde gerçekleştirdiğimiz Değişim Yönetimi uygulamaları ile iş modellerinde ve ürün hizmet tarafında gerçekleştirdiğimiz transformasyonu çalışma arkadaşlarımızın en iyi şekilde benimsemelerini, içselleştirmelerini ve değişimin bir parçası olmalarını hatta değişim için insiyatif almalarını sağlıyoruz.
Burada çok önemli bir detay söz konusu. Her şeyin deneyime, denemeye ve iterasyona dayandığı bu yeni dünyada yetenekli işgücünü çekmek için de bu pencereden bakmak gerekiyor. Yani sizin çekmek ve elde tutmak istediğiniz yetenekli kişiler öncelikle sizi bir “denemek” tabir-i caiz ise kurum içinde bir “deneme sürüşüne” çıkmak ve kültürü anlamak istiyorlar. Bunun farkına vardığımızda böylesine bir etkileşimi nasıl sağlarız diye düşündük ve TEB’in farklı bakış açısına sahip staj programı Shortcut uygulaması doğdu.
Shortcut için yetenekler yenilikçi yöntemlerle seçiliyor. Genç yeteneklere sıradan bir staj dönemi yerine aynı bir TEBli gibi projelerde aktif rol alabilecekleri bir ortam sunuluyor. Aynı zamanda eğitim gelişim fırsatları ve kendilerini gösterebilecekleri platformlar sağlanıyor ve staj süresi sonunda başarılı olan gençlere mezun olduklarında TEB’de çalışma garantisi veriliyor.
4.Liderlik BETA’da: Her seviyede liderler. Aynı şekilde organizasyon içerisinde insiyatif almak konusunda da çok önemli bir değişim hissediyoruz. Bunun kendini gösterdiği yer liderlik.
Artık hiyerarşiler, çok tepeden inme yöntemler kendini iş dünyasında çok fazla kabul ettiremiyor. Bir uçta bu var, bir uçta da holakrasi var. Holakrasi de tamamen hayata geçebilmiş bir model değil ama hiyerarşinin gitgide çizgilerinin belirsizleştiği ve herkesin bulunduğu yerde liderlik yapabileceği bir dünyaya doğru gidiyoruz. Her seviyede liderlik önemli bir kavram haline geliyor.
Liderlik anlayışında nereden nereye geldiğimize baktığımızda bunu çok net görüyoruz. 1950’lerde liderler zaten şirketin kurucusuydu. Gücü sorgulanmazdı. 1960-1980’lerde şirketten gücü alan lider yöneticiler dönemine geçildi. 1990’larda müşteri ön plana çıktı. Müşteri ne istiyorsa onu nasıl hayata geçiririm diye düşünen hizmetkar liderlik ön plana çıktı. Bugün ise liderlik tepe yöneticilerden gruplara, kümelere ve kişilere indirgenmiş durumda. Seviyeden bağımsız olarak herkesin lider sorumluluğu almasına yatkın olan açık kültürlerin değer kattığı bir dönemdeyiz. Artık “kendi hikayeni, izini, efsaneni” oluşturmak tepedeki yöneticinin lüksü değil, bulunduğunuz her yerde kendi hikayenizi kendi mirasınızı oluşturabiliyorsunuz. Bu bağlamda çok ciddi bir fırsatlar dünyasıyla karşı karşıyayız. Bugün Facebook’un Like özelliğinden tutun GMail’e dek birçok hayatımızın merkezindeki uygulama kendisine fırsat verilen ekipler tarafından oluşturuldu; bunları kurumların tepedeki liderleri belirleyip hayata geçirmedi. Yeniliklerin hiçbiri artık tepeden inme yaklaşımlarla olmuyor.
Hem yönetimler, hem şirketler bu tarz sinerjilerin ortaya çıkması için gereken ortamı sağlamak durumunda. Yani bunları düşünen ve başkalarına yaptıran değil, bunu düşünenlerin önünü açan, onların bu tarz faaliyetleri hayata geçirebilmeleri için onlara imkan, ortam ve atmosfer sağlayan bir yapıya gitmeleri gerekiyor. Burada İK’nın kritik bir rolü var : Çalışanların inisiyatif alması, liderlik göstermesi ve bu liderlik sonucunda ortaya çıkan yaklaşımların hayata geçirilmesi için öncü olmak.
TEB’de uzun yıllardır devam eden inovasyon çalışmalarının kalbinde İnsan Kaynakları var. 3 yıl önce İnovasyon çalışmalarını bir adım öteye taşıyan TEB sektöründeki en kapsamlı Kurum içi Girişimcilik Programını başlatarak yenilikçi, yaratıcı ve girişimci çalışma arkadaşlarına ‘kurum çatısı altında bir girişimci gibi çalışma fırsatı’ sunuyor.
Kurum içi girişimcilik TEB’in yönetim anlayışını değiştiren bir program: Kurum içi girişimciler aynı bir girişimci gibi kendi ekiplerini kurabiliyor ve unvanlarından bağımsız bir girişimci lider gibi davranabiliyorlar.
Bu programa katılan yenilikçi TEB’liler girişimci kaslarını güçlendiren bir çok eğitim, mentorluk ve koçluk alıyorlar. Aynı zamanda bu program ile çalışanlar farklı ekiplerle çalışıyor ve bu da siloların yıkılıp, işbirliğinin artmasını sağlıyor. TEB sürekli olarak iç girişimciler yetiştirmeye devam ederken iç girişimcilerine yurtdışında da bir çok öğrenme deneyimi sunuyor. Böylelikle yeteneklerin içindeki girişimcilik enerjisini ve yenilikçilik ateşini kuruma yayarak karşılıklı fayda yaratabiliyoruz.
5.Deneyim BETA’da. Deneyim, eski bir kavram olmasına karşın bugünkü algısı ve anlamı alışılagelmiş kavramsallığın dışında. Yaşı 30’dan fazla olanlar için deneyim, geçmişte edindiğiniz tecrübeler ve yaşanmışlıklar çerçevesinde şekillenen bir birikim bütünü anlamına gelirdi. Bugünse hem bu birikim hem de geleceği şekillendirecek yeni teknolojilere, yaklaşımlara yönelik ufuk açıklığı ve yatkınlık olarak da tanımlanabiliyor. Bugün 20 yaşlarında bir genç deneme-yanılma, iteratif yaklaşım ve algoritmik düşünme gibi alanlarda 30 yıllık kariyere sahip bir tepe yöneticiden daha yetkin ve “deneyimli” olabiliyor zira kendinin farkına vardığından beri böyle bir dünyada yaşıyor.
İşte bu noktada klasik anlamda işe ve iş yapmaya yönelik yaşanmışlıkları yeni bakış açıları ve iş yapma biçimleriyle entegre ederek katma değer yaratmak ön plana çıkıyor. Burada mentorluk, tersine mentorluk gibi uygulamalarla çözüm aranıyor ancak bu mekanizmalar çoğu zaman zayıf kurgulandığı ve kurum ve kişilerce kabullenilmediği için yetersiz kalabiliyor.
Biz de bu denklemle karşı karşıya kaldığımızda çözümün göstermelik bir yaklaşımın ötesine geçip “ortak düşünme, birlikte yaratma” mekanizmaları kurmak olduğunu düşündük ve Fikirbazlar projesini geliştirdik. Fikirbazlar; genç yetenekler ile tecrübeleri yöneticilerimizin bir araya geldiği, ortak düşünüp ortak yarattıkları ve bu doğal ortamda karşılıklı fikirsel ve becerisel anlamda beslendikleri bir kurgu. TEBli liderler yani Usta Fikirbazlar, TEBli Genç Fikirbazlar ile bir araya gelerek birlikte karar verdikleri bir projeyi TEB Tasarım Atölyesinde ‘Tasarım Odaklı Düşünce Metodu ile hayata geçiriyorlar.
Usta Fikirbazlar ve Genç Fikirbazlar aynı eğitimlere birlikte katılıp sonrasında projelerini hayata geçirmek için farklı gruplardan çalışma arkadaşları ve yöneticilerle birlikte çalışma fırsatı buluyorlar.
6.İnovasyonda ekosistem yaklaşımı BETA’da. İş modellerinde ürün ve hizmet kadar ekosistem ve etkileşim öne çıkıyor.
İşletme sınırları belirsizleşiyor, paydaşlar stratejinin, sürecin bir parçası haline geliyor.
Artık herkes kendi gücünün ve erişiminin yetmediği yerde, bu güce ve erişime sahip iş ortağını yanına alarak yürüyor. Bugün Apple’ı Apple yapan, Apple’ın oluşturduğu ekosistem. Yani iTunes’a müzik üretenler olmadan, Appstore’a uygulama üretenler olmadan, Apple’ın gücü sadece bir cihaz üreticisi kadar. Ama yarattığı o ekosistem sayesinde Apple oluyor. Herkes kendi için çalıştığında aslında Apple’ın ekosistemini geliştirmek için de çalışıyor. Win-win yarattığınız için başkaları da sizin için çalışıyor, o yüzden de ekosisteminiz de BETA halinde, sürekli gelişiyor.
TEB İNOVASYON EKOSİSTEMİ
TEB 2007’den itibaren sürdürdüğü İnovasyon çalışmalarında sadece TEBlileri değil; müşterilerini, üniversite öğrencilerini, üniversite ve teknokentleri, girişimcileri, tedarikçilerini de ürün ve hizmet geliştirme sürecine dahil ediyor.
Son yıllarda TEB özellikle girişimcilerin çevik dünyasını bankanın bilgi birikimi ve uzmanlığı ile birleştirmek, girişimcilerin iş yapış şeklini bankaya taşımak amacıyla finansal yazılım yapan girişimcilerle işbirliklerinin yoğun olarak artırdı.
TEB her yıl gerçekleştirdiği International Hackathon’lar ile girişimcilerle buluşarak, onları banka içi ve banka dışından mentorlarla bir araya getirerek yenilikçi, yaratıcı finansal çözümler yaratmalarını sağlıyor. TEB başarılı girişimcileri TEB Girişim Evi aracılığı ile geliştirirken, uluslararası platformlarda da kendilerini tanıtabilecekleri fırsatlar sunuyor.
ÇIKARIMLAR VE ÖĞRENİMLER
Tüm bu içgörüler ve uygulamalar kendi başlarına değer vaat etse de aslında en büyük meydan okuma bu anlayışı kurumun DNA’sına entegre edebilmek. Çoğu zaman yapılmış olsun diye yapılan, modaya uymak açısından kurgulanan programların başarısız olduğuna şahit oluyoruz. Bu tuzağa düşmemek için kültür yapısında ciddi çalışmalar yapmak, bunları yeri geldiğinde sembolik adımlarla yeri geldiğinde yapısal ve stratejik hamlelerle pekiştirmek gerekiyor.
BETA kültürünü oturtun. Her şeyin BETA’da olduğu gerçeğini kabul etmek bazen yönetici ve çalışan seviyesinde kolay olmayabiliyor. Bu noktada dünyanın nereye gittiğini, rekabet avantajının ve değer vaatlerinin nasıl evrildiğini, iş yapma biçimlerinin ne yönde değiştiğini sürekli vurgulamak ve akılda soru işaretleri oluşturmak için planlı ve kapsamlı bir çaba göstermek gerekli. Bir aciliyet duygusu yaratılarak, bunun sağlıklı bir gelişim yol haritasını oluşturmak gerekiyor.
Üst yönetimin katkısı. Çok klişe gelse de hâlâ en önemli başarı unsuru üst yönetimin bu sürece inanması ve reel katkı vermesi. BETA yapılara yönelik bir uygulamanın tepe yöneticiler tarafından yarım gönülle yapılması mümkün değildir. Burası ya siyah ya da beyaz bir alandır. Tereddüt bir virüs gibi bu sürece sızar ve zehirler. TEB’de Fikirbazlar uygulamasında üst yöneticilerimizin gönülden katılımı süreci çok hızlı ve değerli bir hale getirdi. Oluşan paylaşımlar hem kıdemli yöneticilerimizi tatmin etti hem de genç yeteneklerin farklı bir bakış açısını görmelerini sağladı.
Sözünüzü tutun. Genellikle ışıltılı stratejiler ve havalı lansmanların sonrasında gri bir dönem yaşanır. BETA dünya kendisi özünde gri bir dünya olduğu için ekstra bir belirsizliği kaldıramaz. O nedenle kültür anlamında, değer teklifi ve vaat anlamında ne söylüyorsanız bunu yapın, eksiksiz hayata geçirin. Vaatler verip bunları havada bırakmak, gelişimi uzun ve belirsiz süreçlere yaymak ve açık iletişimden kaçınmak BETA dünyada sizi bataklığa çeken alışkanlıklar olur. Böylesi bir ortamda yetenekli kişilerin de uzun süre direnmeyeceklerini söylemek mümkün.
Kişiye insiyatif verin. BETA dünyanın en önemli özelliklerinden biri de yukarıdan aşağıcılığa, her şeyi kurumun belirlediği bir ortama izin vermemesidir. Bu dünyada hangi seviyede olursa olsun herkese inisiyatif vermek önünü açmak önemlidir. Özellikle kişisel gelişim ve kariyer, inovasyon ve girişimcilik ve risk alma anlamında bireylere inisiyatif verin. Onların akıllıca ve erken aşamada hata yapmalarını tolere edin, bundan karşılıklı öğrenimler çıkarın. Bu tolerans ve inisiyatif olmadan BETA dünyanın gerçek avantajı ortaya çıkmayacaktır.
BETA dünya hayatımızın bir gerçeği ve bugünün iş yapma modellerinde ağırlık kazanan bir gerçek. Bu gerçeği anlayıp, içselleştirip kucaklamaktan başka çaremiz yok. BETA dünyaya direnmek bir çözüm değil, aksine sonu hızlandıran bir hatadır. Gelecek, belirsizlik içindeki ışığı görenlerin olacak.
ÖZETLE
DURUM
Teknolojideki son değişimler hayat tarzımızı, müşteri beklentilerini ve iş yapış şeklimizi kökünden değiştirdi. Hiçbir şeyin bitmiş halde olmadığı, her şeyin her an geliştiği, evrildiği bu dünyayı BETA olarak tanımlayabiliriz.
YAKLAŞIM
Ürün ve hizmetler, değer teklifleri ve iş modelleri, kariyer, liderlik, deneyim ve ekosistem yaklaşımı BETA dünyanın başlıca bileşenleri.
BAKIŞ AÇISI
Hiçbir şeyin gerçek anlamda tam olmadığı, tamamlanmadığı ve nihai bir sonuca ulaşmadığı bu BETA dünya, bugünün iş yapma modellerinin bir gerçeği. Bu gerçeği anlayıp içselleştirmemiz gerekir.