Çizginin Üstü serimizin bu bölümünde Klinik ve Örgütsel Psikolog, Eğitmen Sibel Karamaraş ile organizasyon yapısında ve çalışanlarda çizginin üzerine çıkma noktasında cesaretlenmeye duyulan ihtiyacı, cesaretin ne olmadığını ve cesaretlendirme kavramının yarattığı farkları konuştuk.

Günümüzde hem bireylerin hem de organizasyonların çizginin üstüne çıkabilmesi noktasında yeniliklere açık, farklı deneyimler kazanma isteğine sahip ve her şeyi sorgulayan bir yapıya ulaşabileceklerini görüyoruz. Yapılan araştırmalara göre beyaz yakalı çalışanların en çok ihtiyaç duyduğu unsurların başında cesaretlendirilmenin geldiğini ve belirsizliğin artmasıyla buna duyulan ihtiyacın da arttığının farkındayız. Cesaretin at üstünde savaşa gitmek, büyük işler başarmak veya korkmamak olmadığını belirten Sibel Karamaraş, net bir tanımı olmamakla birlikte cesur olmayı bir süreç olarak gördüğünü ve bu doğrultuda cesareti ve kendimizi nasıl değerlendirdiğimizin gelecekle ilgili atacağımız adımları da etkileyeceğini söylüyor. Cesur adımlar atmamızı içinde bulunduğumuz toplum, kültür, yetiştiriliş tarzı, aldığımız eğitimler, sahip olduğumuz maddi ve manevi kaynaklar gibi faktörlerin etkilediği gerçeğinin farkındayız. Kurumların ve liderlerin yapılabilecek herhangi bir hatayı nasıl ele aldıklarıyla ilgili yapılan bir çalışmada burada önemli olanın sonuç değil süreç olduğunu vurgulayan Karamaraş, günümüz dünyasındaki iş insanlarında düşüncelerini özgürce paylaşabilme, hata yapabilme, risk alabilme ve esneklik gösterebilme gibi konularda cesarete çok fazla ihtiyaç duyulduğuna ve kurum kültürünün cesaretlendirme aşamasında çalışanlarına uygun bir zemin sağlamasının da süreci kolaylaştırabileceğine değiniyor. Yeni çözümler üretme, çalışma modelleri keşfetme veya değerler ortaya koymanın hem çalışanların hem de kurum kültürünün gelişimine katkıda bulunabileceğine ve burada çizginin üstüne çıkmayı hedefleyen organizasyonlara ve liderlere önemli sorumlulukların yüklendiğini görüyoruz. Bir kişiye veya kuruma cesareti aşılamadan önce o kişi veya kurumun bakış açısını, hedeflerini ve değerlerini anlamanın öncelikli olduğunu aktaran Karamaraş, sahip olduğumuz cesaret ve yeteneği sadece bir başkası görüp değer verdiğinde değil kendimize normal gözüken ve özel bir değer vermediğimiz zamanlarda da hissetmeyi bilmemiz gerektiğini ve bu anlamda çalışanların görülmesinin hem organizasyonlara hem de bireylere hata yapabilme esnekliği sağlayabileceğini paylaşıyor. Günümüzde çizginin üstüne çıkmayı hedefleyen liderler ve şirketlerin çalışanlarını cesaretlendirme konusunda onların ihtiyacını ve bulunduğu ortamı doğru bir şekilde analiz ederek samimiyetle onlara destek olmasının önemli bir başarı unsuru olduğu bizlere belirtiyor.

Sibel Karamaraş’ın iş dünyasının gündeminde olan cesaret ve cesaret kavramının gelişimi, organizasyonlarda çizginin üstüne çıkma aşamasında cesaretin önemini ve bu noktada organizasyonlara düşen sorumluluklarla ilgili açıklamalarını dinledik. Yeni yayın serilerimizle çizginin üstüne çıkabilmeye odaklanmaya ve bu noktada başarılı olan şirketleri mercek altına almaya devam edeceğiz.